Önce anayasa
.
AKP cenahından başkanlık sistemiyle ilgili “yüklenme” devam ediyor. Son öneri, “önce bir yarı başkanlık deneyelim sonra başkanlığa geçeriz” şeklindeydi.
Bu öneri bile, tartışmayı geliştirmek isteyenlerin kendi fikirlerini oluşturmada henüz olsa olsa başlangıç sayılabilecek bir noktada bulunduklarını gösteriyor.
Yarı başkanlık denildiğinde Fransa modelini, başkanlık denildiğinde de ABD modelini anlıyoruz.
İkisinin arasında önemli farklar var. Sadece kâğıt üzerinde farklar değil, teamüllerle oluşmuş ciddi anlayış farkları da var.
Bunlar kuşkusuz tartışılır da, tartışmayı başlatanlar mevcut parlamenter sistemde ne gibi eksikler gördüklerini hâlâ anlatmış değil. Ama şu anda uygulamakta olduğumuz sistemde bilinçli olarak koruduğumuz aksaklıkların neler olduğunu biliyoruz.
Siyasi partiler yasasının parlamenter yapıda yarattığı “otokratik” ağırlığı bilmemize rağmen değiştirme iradesini kimse göstermiyor.
Seçim yasasındaki yüzde 10 barajın yarattığı temsil eksikliğini de gidermiyoruz.
Her ikisi de mevcut sistemin gerektiği gibi işlemesinin önündeki açık engellerdir; ama yine her ikisi, hem parti yönetmeyi hem parlamento grubunu yönetmeyi kolaylaştırmakta, kuvvetli partinin de ağırlığını artırmaktadır.
Son seçim öncesinde siyasi gündemin en önemli maddesi, gerektiği gibi bir yeni anayasa olmuştu.
AKP lideri kampanya boyunca açık taahhütte bulundu. CHP lideri de aynı taahhütte bulundu. Kamuoyu ise bu konudaki beklentisi en açık yollarla ortaya koymaya devam ediyor.
Meclis’te siyasi partilerin eşit temsil edildikleri komisyonun, uzmanların katılımıyla yazım aşamasına gelmiş olması da ‘bu yıl içinde yeni anayasa’ hedefine ulaşma beklentisini artırdı.
Bu ortamda başkanlık, yarı başkanlık tartışmalarına dalmak, anayasa çalışmasına katkıda bulunacak değildir. Tam tersine, gündemde yeni anayasanın önüne bu tartışmanın geçmesi, yeni zorluklar anlamına geliyor.
Başkanlık sistemini isteyenler tartışsın. Ama öncelik, mevcut sistem üzerinden gerçekten demokratik sivil bir anayasının bir an önce halkın önüne konulmasıdır.
Önce medeni bir anayasamız olsun, mevcut sistemdeki aksaklıkları kendi demokratik mantığıyla düzeltelim, sonra daha köklü tartışmalara girelim.
Anayasa meselesi bütün diğer meselelerin üzerindedir ve bu yıl çözülmek zorundadır.