Mesele KCK değil
.
Vatan Haber
Başbakan Erdoğan, KCK operasyonlarıyla ilgili eleştirilere, “KCK’nın ne olduğunu anlamıyorsunuz” diye cevap vermeye devam ediyor.
Mesele KCK’nın ne olduğunu anlayıp anlamamak değildir. Mesele, Terörle Mücadele Kanunu’nun, sadece terörle ilgili eylemlere değil, terörle ilgisi olmayan fikri ve siyasi faaliyetlere de uygulanmasıdır.
1991 yılında çıkarılan bu kanun, on kez değiştirilmiştir.
Değişikliklerin dokuzu tam bir hukuki karmaşa doğmasına yol açmıştır. Geçen yıl yapılan son değişiklik ise, taş atan çocukların ağır terörist muamelesine uğramasını sona erdirecek tek olumlu gelişmeyi sağlamıştır.
Terörle Mücadele Kanunu’nun birçok maddesi, diğer yasalarla kurduğu bağlantılarla sadece terörü değil, çok farklı fikri faaliyetleri de terör kapsamına sokarak cezalandırıyor. Bu yüzden Büşra Ersanlı, Ragıp Zarakolu, Nedim Şener, Ahmet Şık gibi terörle hiçbir bağlantısı olmayan, haklarındaki iddianamelerde de böyle bir bağlantı kurulamayan kişiler tutuklanabilmektedir.
Bu yüzden insanlar yayın yaptıkları için, yazı yazdıkları için ya da aykırı bir fikir beyan ettikleri için tutuklanmakta, hüküm giymektedir.
KCK’nın ne olduğu ne olmadığı bellidir. KCK, Başbakan’ın bu konunun üzerinde durduğu birkaç aydan beri değil, yıllardır biliniyor.
Mesele KCK değil, Kürt siyaseti içinde yer alan herkesin Terörle Mücadele Kanunu’nun sağladığı imkânlarla bu örgütün üyesi olarak suçlanabilmesi ve bu uygulamanın yaygınlaştırılmasıyla bir tür siyaset yasağının fiilen getirilmiş olmasıdır.
Terörle Mücadele Kanunu, yasal olarak varolmayan bir olağanüstü hal durumunun fiilen uygulanmasını sağlayan bir kanundur. Bu, birçok hukukçu tarafından ortaya konulmuş ve Terörle Mücadele Kanunu’nun terörle hiçbir ilgisi olmayan her türlü siyasi faaliyete uygulanabileceği ve uygulandığı defalarca kanıtlanmıştır.
Başbakan Erdoğan, KCK’ya odaklanmış bir savunma halinde kaldıkça Terörle Mücadele Kanunu daha da geniş şekilde yorumlanmakta, uygulanmaktadır. Türk yargısının vatandaşını, vatandaşının özgürlüklerini değil, “müesses nizamı” koruma refleksi, siyaset karşıtı refleksi böylece daha da güçlenmektedir.
Bunları anlatmak ne KCK’yı ne PKK’yı ne de terörü savunmaktır. Ama ne yazık ki Başbakan da İçişleri Bakanı da bunu anlamaya çalışma eğilimi göstermemektedir.