IMF’e veda
.
Vatan Haber
Tam yarım yüzyıldır, ekonomide iflası duyuran, halk için durumun daha da kötüleşeceğinin habercisi olan,
kâbus gibi üç harfli bir kısaltma, IMF, hayatımızdan çıkmak üzere.
İlk kez 1958’de Demokrat Parti’nin, Menderes’in istediği mali desteği ABD yönetiminden alamamasıyla gidilen bir kapıya dört yıldır gitme ihtiyacı hissedilmedi. Uluslararası Para Fonu’na (IMF) olan borcun kalan son kısmı da önümüzdeki yıl ödenecek ve Türk ekonomisinin dünyadaki yerinin artık bir üst sınıf olduğu tescil edilmiş olacak.
Bir zamanlar sol hareketlerin toplantılarında sık sık IMF aleyhtarı sloganlar atılır, IMF ile ilişkinin büyük ekonomik güçlere bağımlılığı gösterdiği anlatılırdı.
AKP hükümeti 2002 seçiminin ardından iktidara geldiğinde, üçlü koalisyon döneminde yaşanan büyük krizle ilgili tavrı çok tartışma konusu oldu. Kemal Derviş’in ekonomi yönetiminin başına getirilmesiyle birlikte çok sıkı bir kemer sıkma politikası uygulanmaya başlanmıştı. AKP bu sıkı ekonomi politikasını devam ettirdi.
Sonuçta enflasyonun düşürülmesi, liradan altı sıfır atılması gibi operasyonlar gerçekleşti.
Böyle açık olarak ifade edince, “ama” ile başlayan çok sayıda itiraz yükselecektir. Bunlar ekonomi uzmanlarının alanına giren ve Batı’daki ekonomik krizle de bağlantılı olarak hep konuşulacak olan konulardır.
İtirazların bir kısmı ise, AKP’nin bütün icraatlarına sarsılmaz önyargılarla bakmaktan kaynaklanacaktır elbette.
Siyasi iktidarların her yaptığının doğru olması mümkün değildir. Konumuz yarım yüzyıl sonra IMF’ye borçlu olmaya veda edişimizdir ve bu veda, ekonomide gerçek bir gelişmeyi ifade ediyor.
On yıllık bir iktidar döneminin ardından AKP’nin oy oranının hâlâ yüzde 50’nin üzerinde olmasının, önümüzdeki yerel seçimden yine oyunu artırmış olarak çıkacağının belli oluşunun nedenini anlamak için IMF’ye vedanın da anlamını kavramak gerekiyor.
Ekonomide hep sorun olacaktır. Alt sınıfların, çalışan sınıfların sorunları olacaktır.
Bu sorunlar için de daha ileri çözümler üretmek siyasetin görevidir.
Daha ileri çözümler üretip teklif etmeden IMF’ye vedayı küçümsemek, o üç harfin bu ülke insanları için nasıl bir kâbus ifade ettiğini bilmemek, ülkenin son yarım yüzyılından bihaber yaşamış olmak demektir.