Herkes siyaset yapabilir, yapmalıdır
.
Vatan Haber
Zorunlu temel eğitimle ilgili değişiklik gündeme geldiğinde eleştirenler, kaygı belirtenler arasında TÜSİAD da yer aldı ve Başbakan’ın oldukça sert bir tepkisiyle karşılaştı.
TÜSİAD yeni düzende kız çocukların okumalarının zorlaşabileceğinden kaygılanıyordu.
Bu düzenlemeye gelen eleştiriler arasındaki, asıl amacın imam hatiplerin önünü açmak olduğuna ilişkin aşırı kuşku beyanlarından dolayı AKP’deki rahatsızlığın anlaşılır bir yanı var. Ancak TÜSİAD’ın konuya “laikçi” veya “komplocu” açılardan yaklaşmadığı da ortada.
Başbakan’ın sert tepkisi, zaman zaman öne çıkan bir üslubun örneği gibi görülüp geçiştirilebilirdi, ancak tepkinin devamı AKP tarafından oldukça yanlış bir açıdan devam etti.
AKP Genel Başkan Yardımcısı’nın “parti kurup karşımıza çıksınlar” sözü her açıdan geri bir siyaset anlayışının geçerli olduğunu gösteriyor. Siyaset sadece siyasi partiler içinde yapılacak ve sadece siyasi partiler içinde yapılması gereken bir faaliyet değildir. Sivil toplum kuruluşları içinde örgütlenmiş her kesimin, hiçbir örgüt içinde yer almayan tek tek her vatandaşın siyaset yapma, siyasete katkıda bulunma hakkı ve görevi tartışılamaz.
Siyasete katkıda bulunmak, görüş beyan etmek için bir siyasi parti örgütlenmesi içinde olmayı “şart” olarak görmek, “bunlar siyaset yapabilir, bunlar yapamaz” gibi son derece geri bir ayrımcılık mantığının tekrarından başka bir şey değildir.
Siyaset, çok partili düzene geçildiğinden bu yana bir kesim tarafından sürekli olarak “kötü bir şey” gibi sunulmuş, siyasetin ve siyasilerin saygınlığı sürekli tartışma konusu edilmiştir.
İyi siyasetçi olabilir, kötü siyasetçi olabilir.
Siyaset kurumunun tümüyle saygınlığını en aşağı seviyede tutmaya çalışan anlayış, siyaset adamı-devlet adamı ayrımını da başarıyla toplumun zihnine kaydetmiştir. “Devlet adamı” diye üst düzeyde yer alan kişiyle, onun altında yer alan “siyasetçi” ayrımı sürekli kullanılmıştır, hâlâ da kullanılıyor.
Sadece işveren örgütlerinin değil; toplumun bütün kesimlerini temsil eden örgütlerin sürekli olarak siyasete katıldığı, katkıda bulunduğu bir toplumda siyaset kavramı da gerçek anlamını bulur; hak ettiği saygın konumunda görülebilir. Siyasi partiler de böyle “herkesin katkıda bulunduğu bir siyasi ortam” için çaba gösterdikleri, siyaset hakkını kimseden esirgemeye kalkmadıkları zaman demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmuş olurlar.