Şampiy10
Magazin
Gündem

En kötü durumda olmak

.

ABONE OL
Vatan Haber

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıcı Işıl Karakaş’ın sözünü fazla ağır bulanlar olabilir. Ama kıyaslama alanı Avrupa kavramına dâhil ülkeler olduğunda tespit doğrudur: Türkiye ifade ve basın özgürlüğü alanında en kötü durumdaki devlettir.

Asıl kaygısı özgürlükler olmayanların bir tarafı, bu tespit için “görüyorsunuz AKP ülkeyi bu hale getirdi” diye sevinecektir. Ama sevinmesinler, çünkü Türkiye, demokrasi tarihinin en kötü döneminde değil.

Kitap yakmalardan, üç aylık sorgusuz sualsiz gözaltılardan, Diyarbakır cezaevlerinden, sürekli yasak kitap listelerinden geçildi; 141-142-146-163’üncü maddelerden geçildi.

Bunların hepsinden geçildi, hatta ülkede faşist yönetim olduğunu savunanlar tutuklu oldukları cezaevlerinden yazı yazıp her gün yayınlatabiliyorlar.

***


Bütün bunlardan geçildi ama birkaç noktada tıkanıldı.

Uzun tutukluluk konusunda tıkanıldı. Fikir, ifade ve basın özgürlüğünün sınırlarında tıkanıldı. Bu yüzden de kendi tarihimizin en kötü durumunda değiliz ama Avrupa standartlarını hedeflemiş, bu iddiaya sahip ülkeler arasında en kötü durumdayız.

Bu kötü durumdan çıkmak için yapılması gerekenler yeterince açık ve bellidir. Neler yapılması gerektiğini iktidar partisi de biliyor, diğer partiler de biliyor.

Üstelik yapılması gerekenler arasında bir tartışmaya yol açma ve tepki doğurma ihtimali olan tek bir konu vardır, o da Terörle Mücadele Kanunu‘dur. Bu kanunun, eylemle fikri ayrıştırmayan maddelerinin değişmesi gerektiği, kanunun ilk uygulanmasıyla birlikte, yirmi yıldan beri belirtiliyor. Bu yirmi yıl içinde iktidara gelen hiçbir siyasi partinin gerekli düzenlemeyi yapmamış olması bugünkü siyasi iktidar için bir gerekçe olamaz.

***


“En kötü durumda olmak”tan kurtulmak için Avrupa Birliği standartlarındaki eksiklikler giderildiği zaman Türkiye bölünmeyecek.

Askerlikle ilgili vicdani ret hakkı kabul edilirse ülke askersiz kalmayacak.

Ama bunların yapılabilmesi için Ankara’nın bir eşik daha atlaması gerekiyor.

Bunca eşik aşıldıktan sonra hâlâ Avrupa’nın “en kötüsü olmak” birkaç adım daha atılması, bu birkaç adımı atmak için de zihinleri kuşatmış duvarlardan birinin daha yıkılması gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Sertleşme mi normalleşme mi?
  2. 9 Temmuz, sonra 15 Temmuz, sonra da seçim mi?
  3. Yürüyüşün son gününden sonrası
  4. Şaşıracak bir şey yok, beklenen oldu
  5. Anlaşılan ekonomiden herkes memnun
  6. Negatif enerjiden kurtulmak
  7. Bundan sonra seçim hazırlığı
  8. Nazi krizinin devamı
  9. Yüz yıl önceki Kürdistan vaadi
  10. Bu yürüyüşün bir finali olacak

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.