Darbe başarılı olsaydı...
.
15 Temmuz darbe girişimini atlatmamızın gerçekten kıl payıyla mümkün olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.
Darbeciler, Tayyip Erdoğan’ı ele geçirebilseler veya uçağını vurabilseler bambaşka bir Türkiye olacaktı.
15 Temmuz gecesiyle ve öncesiyle ilgili yeni bilgiler pek hızlı çıkmıyor. Asker sanıkların FETÖ ile ilişkileri konusunda hala karanlık noktalar var.
Bunları öğrenmeye çalışırken, üzerinde düşünmemiz gereken bir konuyu ihmal etmemiz gerekiyor.
Darbe başarılı olsaydı, darbeciler iktidarı ele geçirebilseydi neler yapacaklarının üzerinde bugüne kadar fazla düşünmedik.
Şu ana kadar bilinen, bütün ülkede yerel yönetimlerin başına asker kişilerin atanacağı ve bunların hem belediye başkanı hem de vali yetkileriyle şehirleri yöneteceği. Bunun benzeri hem 27 Mayıs’ta hem 12 Eylül’de uygulanmıştı.
Ak Parti ve HDP’nin kapatılacağını, CHP ve MHP dahil diğer partilerin faaliyetlerinin durdurulacağını tahmin edebiliriz.
Hükümet üyeleri, Ak Parti ve HDP yöneticileri tutuklanacaktı.
Ak Parti’yi destekleyen gazete ve televizyonlar kapatılacak, yöneticileri, yazarları ve çalışanları tutuklanacaktı.
Ak Parti’yi desteklemese de darbeye karşı durma ihtimali olan gazete ve televizyonlardan da bazı tutuklamalar yapılması muhtemeldir. Bunun amacı kimsenin darbeye karşı çıkma cesareti göstermemesini sağlamaktır.
Ak Parti’yi desteklediğini bildiğimiz bazı kanaat önderleri bir gecede tavır değiştirecekti.
Askeri darbelere ilke olarak karşı olduklarını bildiğimiz bazı yazarlar, 12 Eylül’de de yaşadığımız gibi, darbeye gerekçe üretmeye çalışacaklardı. Bunların “ama” ile başlayan formülleri muhtemelen hazırdı.
Barış sürecini desteklemiş olan siyasiler, yazarlar ve akademisyenler “teröre destek, vatana ihanet” suçlamasıyla tutuklanacaktı.
İçeride milliyetçi bir hava yaratmak için büyük ihtimalle dışarıdaki operasyonlara kuvvet verilecek, halkın desteği sağlanmaya çalışılacaktı.
Batı’dan gelen tepkilere “bizim koşullarımızı bilmiyorsunuz” diye cevap verilecek ve Ak Parti’nin ülkeyi bölme icraatları anlatılacaktı. 12 Eylül’de Kenan Evren, bugün de Mısır’da Sisi ne söylediyse aynıları söylenecekti.
Büyük ihtimalle aşağı yukarı bunlar olacaktı. Bunlar olmadı, halk darbeye karşı çıkarken “bunlar olmasın” diye karşı çıktı.
Bunları aklımızda tutarsak bugünümüz ve yarınımızla ilgili bakış açılarımız da genişler.