Bunu da atlattık mı?
.
Vatan Haber
Fransa Anayasa Konseyi’nin “inkâr yasası”nı anayasaya aykırı bularak iptal etmesi bir sevinç dalgası yarattı. Büyük bir hukuk ve siyaset zaferi kazanılmış edasıyla verilen beyanatlar havada uçuşup duruyor.
Bu kararla Ermeni soykırımı tartışmalarında “soykırım yoktur” görüşünün kazanmış olduğunu düşünerek sevinç sesleri çıkaranlar fena halde yanılıyor.
Dünyada 22 ülke parlamento kararlarıyla; Fransa da hem parlamento kararı hem de bir yasayla 1915’te Osmanlı İmparatorluğu‘nu yönetenlerin yaptığı Ermeni tehcirini soykırım olarak kabul etmiştir.
Anayasa Konseyi’nin iptal kararı dolayısıyla görüş beyan edenlerin sandığı gibi, Ermeni soykırımını tanıyan ülke, kurum ve tarihçiler Türkiye’yi suçlamıyor.
Türkiye Cumhuriyeti bu tartışma ve tarih çalışmalarında, siyasi beyanlarda “soykırımın sorumlusu” olarak gösterilmiyor.
Türkiye bu kararla kazandı, ama bu tür beyanların sahiplerinin sandığı gibi bir kazanç değil bu.
1915 olaylarını öğrenirken biraz daha serinkanlı olabilmek, biraz daha öğrenebilmek için zaman kazandı Türkiye.
Hocalı katliamını protesto mitinginde “Hepiniz Ermenisiniz hepiniz piçsiniz” diye pankart açanların anlayabileceği bir kazanç değil bu. Başka insanlara, başka toplumlara yönelik kin ve nefretin artık bir insanlık suçu olduğunu bilmeyenlerin anlayabileceği bir kazanç hiç değil.
“Soykırım” kavramı üzerine yapılacak tartışmalar bir yana, dünya üzerinde konuyu bilmeyen kesimlerin birçoğu da 2015 yılında bu olayı duyacak. Tehcirin yüzüncü yılında dünyanın her tarafında yapılacak toplantı ve anmalara, yayınlara öfkeyle, iç kamuoyunun duygularını kışkırtarak karşı durmak mümkün değildir.
Bu meseleyi gerçekten “atlatabilmek“ için öncelikle yapılanların Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk halkına düşmanca bir saldırı olmadığını kavramak gerekiyor.
Kin ve nefret suçu işleyenlerin birkaç cümleyle kınanması değil, ciddi olarak teşhir edilmeleri, ayıplanmaları gerekiyor.
Medeni dünyanın bu suçları engellemek için getirdiği hukuki düzenlemelerin getirilmesi gerekiyor.
“Bunu da atlattık” duygusuyla sevinmek yerine, Fransa Anayasa Konseyi’nin kararının herkes için bir kazanç olduğunun görülmesi ve buna göre değerlendirilmesi gerekiyor...