Bir utanç daha
.
Vatan Haber
Neredeyse her gün bir “yargı vakası” ile karşılaşıyoruz. Bir gün önce iki gazetecinin hapisten çıkmasıyla bir iyimserlik dalgası yayıldı, dün ise Sivas katliamının sanıkları zaman aşımıyla kurtuldu.
Sivas’ta insanlar, askerin, polisin, bilumum yetkili kişilerin; Ankara’nın ve başkalarının gözleri önünde yakılmaya kalkışıldı.
Bütün yetkililerin, bütün ülkenin gözü önünde can verdi o insanlar.
Bundan daha açık bir insanlığa karşı suç olabilir mi?
Alevi örgütlerinin düzenlediği bir toplantı için Sivas’a gelenlere saldırılıyor, toplantı için gelip mahpus kaldıkları otel ateşe veriliyor. Bu insanlar diri diri yakılmak isteniyor!
Sivas katliamı 19 yıl önce yaşandı ve dün beş katliam sanığı zaman aşımından yararlandı, haklarındaki suçlamalar davanın düşmesiyle ortadan kalktı.
“Muasır medeniyet” iddiasındaki herhangi bir ülkede bir teki bile bütün ülkeyi sallayacak boyuttaki “yargı vaka”larıyla her gün karşılaşmanın utancını bu ülkeyi yönetme iddiasındaki herkes; öncekiler de bugünküler de taşımak, hissetmek zorundadır.
Türkiye’nin geçmişindeki lekelerle hesaplaşma aşamasına geldiğini sık sık tekrarlıyoruz, bunun medeniyet yolunda en önemli “bilinçlenme” olduğunu söylüyoruz. Ama “hukuk devleti” olmak yolunda atılan adımların küçüklüğü de her “yargı vaka”sında bir kez daha ortaya çıkıyor.
“Yargı reformu” lafı bu ülkede 60’lı yıllardan beri ediliyor.
Kimi yönetimler “reform” lafını edip durmuş, kimileriyse bir şeyler yapmaya kalkışınca yargıdaki “müesses nizam” ile çatışmak durumunda kalmış.
Her gün yargıyla ilgili bir sorun yaşayan toplumun yargıya güvenmesi asla mümkün olmadığı gibi, toplumdaki “adalet” duygusunun her vakada biraz daha yıprandığını yargının kendisinin görmemesine de artık şaşırmaz olduk.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türk devleti ve Türk yargısı sürekli yargılanıyor, sürekli mahkzm oluyor.
Yalnızca bugün değil, yıllardır bu “aşağılanma hali” devam ediyor.
Ve devam edecek. Çünkü medeni dünyaya, hukukun üstünlüğü ilkesiyle yaşayanlara Sivas olayını da açıklayamazsınız, tutuklu gazetecileri de açıklayamazsınız, Hrant Dink davasındaki rezaletleri de açıklayamazsınız.