Batı’ya küstük Çin’e gidelim
.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Şanghay Beşlisi” ile ilgili sözleri elli yıl önceki İsmet İnönü’nün sözlerini hatırlattı.
60’lı yıllarda Amerika ve İngiltere ile Kıbrıs konusunda anlaşmazlığa düşünce İnönü “Yeni bir dünya kurulur Türkiye de orada yerini alır” demişti.
İnönü, o dönemde yükselişte olan bağlantısız ülkeler hareketini kastediyordu. Erdoğan ise doğrudan adres verdi.
Şanghay Beşlisi’nin ne olduğunu kısaca tekrarlayalım. 1996’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, coğrafi, tarihi ve kültürel olarak Rusya ile Çin arasında kalmış olan üç ülkenin kalkınması ve kontrolü konusunda Moskova ile Pekin anlaştı. İkisiyle birlikte Beşli’yi Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan oluşturdu.
Şanghay Beşlisi’nde demokrasi önemli bir unsur ve toplumsal bir hedef değildir.
Avrupa Birliği ile Şanghay Beşlisi arasında yapılacak kıyaslama ve fayda hesapları da nafiledir.
Bu örgütün, tarihsel ve kültürel olarak epey uzağında olduğumuz ortadadır. Bu örgüte katılmanın Türk halkına nasıl yansıyacağı ile ilgili bilgi kırıntısı bile yoktur. Erdoğan Batı’ya küskünlüğümüzü anlatmaktan anlatıyor, ama Batı’ya alternatif bir siyasi hedef olarak Şanghay Beşlisi’ni zikretmiyor.
Şanghay Beşlisi lafının ortaya çıkması bile, Türkiye açısından alternatif yokluğunun ifadesinden başka bir şey değildir.
Avrupa ile Batı ve Ankara arasında şu anda var olan kriz Demokrasi tanımıyla ilgilidir. Terörle ilgili tartışmalar da aslında bu anlaşmazlığın çevresine döşenmiş polemiklerdir.
Erdoğan’ın birkaç gün önce söylediği “DEAŞ’ı Amerika ve Batı destekliyor” sözü de aynı çerçevedeki patlamalar olarak kayda geçmektedir.
Amerika ve Avrupa için Türkiye kolay eda edilebilir bir ülke değildir. Ama Batı başkentlerinde Ankara’ya ceza koymanın çeşitli şekilleri tartışılmaya devam etmektedir.
Amerika ve Avrupa ile ilişkilerimiz daha da kötüleşirse, bavulumuzu alıp Uzakdoğu’ya taşınacak halimiz olmadığına göre Ankara da Batı ile krizden çıkma arayışı aşamasına geçecektir.