22 Kasım’dı, 10 Kasım’a geldi
.
Bir gün önce bir haber: FETÖ’nün önemli bir mensubu eşine demiş ki, 22 Kasım’da dışarıdayız...
Dün yeni haber: Fethullah Gülen cemaate haber göndermiş, demiş ki, 10 Kasım’da her şey hallolacak...
FETÖ ile ilgili haberlerin hangisinin gerçeği yansıttığını, hangisinin manipülasyon amaçlı olduğunu ayırt etmemiz mümkün değil. Bazı haberler bir taraftan, bazıları diğer taraftan manipülasyon kokuyor. Bir de durumdan vazife çıkaranların ürettikleri haberler var.
22 Kasım ve 10 Kasım tarihleri telaffuz edildiği zaman da akla gelen tabii ki yeni bir darbe girişimidir. Ülkeyi yönetenlerin en yakınlarındaki isimlerin FETÖ’cü ve darbeci çıkmış olması, herkesin uykularını kaçıracak bir durumdur.
Orduda, emniyette ve yargı da yapılmış olan büyük temizliklerin ardından hâlâ darbe ihtimallerinden söz etmek hiç de normal değil. Ama biz normalmiş gibi konuşuyoruz.
İtirafçı cenahından gelmeye devam eden bilgi ve istihbaratların ortak özelliği FETÖ’nün örgütlenme düzeyinin ve kuvvetinin oldukça yüksek olmasıdır.
Ordu, emniyet ve yargı mensuplarının büyük kesiminin rahatsız olması, çoğunluğunun gergin olması şaşırtıcı bir durum değildir.
Bu gerginliğin sona erebilmesi için bu üç kurumdaki tasfiyelerin sona ermesi gerekir, ama bunun işareti henüz yoktur.
FETÖ’yü bu kadar yaygın ve kuvvetli gördüğümüz zaman da tasfiyelerin durdurulması kolay bir karar olmayacaktır.
Gerilimi en üst seviyede tutan bu sarmalın içinden çıkış için siyasetin adım atması gerekiyor.
Hep birlikte yeni bir darbe girişimi beklememiz sağlanıyor, bunun karşılığı da tasfiye, gözaltı ve tutuklamaların aynı hızla devam etmesi sağlanıyorsa siyaset bazı iplerin ucuna yönelmek zorundadır.
22 Kasım ve 10 Kasım’ı ortaya atanlar önümüzdeki bir ayı daha aynı gerilimle geçirmemizi sağlamış oldular
Bu bir aydan sonra yine gerilimi yukarda tutan yeni adımlar beklemeliyiz.
FETÖ de onun üst aklı veya henüz bulamadığımız “bir numaralar” da savaşı bırakmış değiller ve bütün manipülasyon imkanlarını kullanmaya devam ediyorlar.