Türk’e 345 yıl ceza
.
Yunanistan’a Türkiye’den kaçak göçmen taşıyan “insan tacirleri” yakalanmış ve mahkeme toplam 975 yıl hapis cezası vermiş.
Hürriyet ve Vatan’ın başlığı: “Yunanistan’dan Türklere 975 yıl hapis”
Dünyanın en aşağılık, en şerefsiz işini yapan birine verilmiş ceza haberini Hürriyet gazetesi (herhalde yılların alışkanlığıyla) bir milliyetçilik meselesiymiş gibi vermekte beis görmüyor. (bkz: Kardak Gazeteciliği)
Hayır! Başlık “İnsan tacirlerine 975 yıl ceza” olmalıydı. Çünkü işin esası budur. Ne insan tacirinin memleketi önemlidir ne de cezayı veren mahkemenin hangi ülkeye ait olduğu. İnsan tacirlerine verilen cezadır önemli olan. Zavallı insanları büyük vaatlerle soyup soğana çevirip sonra denizin ortasında kayalıklara bırakan insan müsveddelerine verilmiş cezalardır onlar. İsterseniz size o insanların korkunç öykülerini anlatabilirim bir gün. Kanınız donacaktır.
Nedir bu kendimizi durmadan müdafaa ve mağdur gösterme çabası? Beter olsun demiyoruz da “çok abartılmış, işin içinde bir hinlik var” havası veriyoruz. Avukatları hafifletici sebeplerimiz var demiş. Nedir? Türk olmak mı?
(Başlığı tek doğru veren Milliyet Gazetesi)
Hangi aileye tehdit?
İki ay önce, Türkiye’ye çizgi romanda ve mizahta yeni bir soluk getiren Harakiri isminde bir aylık mizah, çizgi roman dergisi çıkmaya başladı. Memleketin yetenekli çizerlerini topladı, çok da güzel başladı. Evlilik dışı ilişkiyi özendirdiği, aile hayatını tehdit ettiği gerekçesiyle, geçtiğimiz ay 150 bin lira cezaya çarptırıldı ve poşete konması gündeme geldi. Bunun üzerine dergi üçüncü sayısını çıkaramadan kapanma kararı aldı. Sanırsınız ki porno! Değil. Aylık çizgi roman mizah dergisi. Aileyi niçin tehdit ediyormuş? Cinsel görselliği öne çıkararak kadının cinsel meta olarak algılanmasına yol açtığı, evlilik dışı ilişkileri özendirir biçimde karikatürize çizimlere ve fotoromanlara yer verdiği içinmiş.
Hangi aile hayatını tehdit ediyor bakalım: Sadece bu yıl bu aya kadar 110 kadın EŞİ tarafından öldürüldü. Evde, sokak ortasına, arabada, çocuklarının gözü önünde hatta kendi öz çocuklarıyla beraber... Hiç fark etmez. Ayrımcılık yapmayalım kocasının babasını öldüren kadınlardan da çok var. Bu ülkede aile fertleri birbirini dövüyor, öldürüyor, hapsediyor, işkence ediyor, çalıştırıp parasına el koyuyor, başlık parasına satıyor, özetle her türlü fenalık mevcut ama günah keçisi kim? Harakiri.
Evlilik dışı ilişkinin kötü olduğuna kim, ne zaman karar verdi bu arada? Ben evlilik dışı ilişkinin şiddetli bir taraftarıyım. Ben böyle mutluyum, kimseye de bir zararım yok, yüzde yüz benim bileceğim iştir. Bizi evlilik dışı değil evlilik içi ilişkiler bitiriyor daha çok. Aile hayatına da zerre prim vermem. Yarısı iyiyse yarısı kötüdür. İyi olan da ne kadar iyidir tartışırım. Kötü bir aile hayatının korunması gerektiğini değil aksine yasa zoruyla bitirilmesini savunurum. Evlilik değil boşanma terapistleri olmalı. Zira sorunumuz boşanamamak veya boşanıp bunu hazmedememek.
Harakiri kapandı ve aile hayatımız pek güzel oldu öyle mi? Sokakta kocası tarafından üzerine benzin dökülerek yakılan Tuğba Özbek de “iyi ki Harakiri kapatıldı” mı diyordur acaba öteki dünyada, koynunda zavallı çocuğuyla?