Şampiy10
Magazin
Gündem

İskender hakkında samimi düşüncelerim

.

ABONE OL
Vatan Haber

- Kitabın yarısına geldim hâlâ çarpıcı bir kurgu, manyak bir hikaye bekliyorum ama umudum giderek azaltmakta.

- Umudum azaldığı gibi sıkıntım da artmakta. Hadi başladım bari bitireyim diye devam ediyorum.

- Profesyonel bir yazarın 12. kitabı gibi değil de amatör bir yazarın birinci kitabı gibi. Bu kitapla Doğan Yayınlarına Elif Şafak değil de Fatma Falanca gelseydi yine basarlar mıydı acaba derin şüpheler içindeyim.

- Nagehan Alçı “Kadına bakışı ve şiddeti özellikle erkeklerin gözünden anlatıyor ‘İskender’” demiş. Hayır, bu denenmiş ama anlatılamamış. Yapay kalmış. Sadece bol bol aile içi ve dışı şiddet, ensest, töre serpiştirilmiş..

- Bir Türkiyeli için sıradan tiplemeler. Binlerce kitapta, filmde gördük, hatta o kadarına bile gitmeye gerek yok etrafımızda, ailemizde onlardan bol miktarda var.

- Tipler sıkıcı, hikaye akmıyor, dil ahım şahım değil, zaten çeviri, mizah yok.. Ee? Ne kaldı geriye?

- Sonra düşündüm galiba bu kitap biz Türkiyeliler için yazılmamış, Kapıkule’den ötesi için yazılmış. Amerikalılar, İngilizler, Norveçliler veya Yeni Zelandalılar için bir nevi “yeni başlayanlar için Türkler ve Kürtler kitabı” olmuş. Türk ve Kürt gelenekleri, töreleri, batıl inançları, aile tarzları, ev hayatları, göçleri, yabancılık halleri, nasıl evlenirler, nasıl sünnet olurlar..

- Fakat yazık ki o da fena halde oryantalist ve basmakalıp. Gazete haberlerinden yola çıkılmış, tamam bunda bir beis yok ama açıkçası bir hikaye yaratılmamış de sanki haberin uzun versiyonu yapılmış gibi.

- Türkler ve Kürtler olsa olsa böyle düşünür, böyle hisseder diyerek karakterler son derece bildik hislerle donatılmış. Bir tanesi de beni şaşırtmadı şimdiye kadar.

- O zaman ne diyeyim, dünya yolun açık olsun İskender. Ben, bana “biz buyuz şuyuz” diye anlatılmaktan çok sıkıldım.

***


Hep temizlenmemiş bir leke kalacaktır

Dünyanın en ürkütücü yaratığı inşaat artığı temizleyen kadın olmalı.

Ölüm dışında onu durduracak herhangi bir gücün olduğunu sanmıyorum.

Manyak bir iddia inşaat artığı temizlemek. Günlük kirleri temizlemeye benzemiyor. Güç, malzeme, kararlılık, sebat ve ruh hastası kıvamı bir kişilik istiyor ki ben de hepsi fazlasıyla mevcut çok şükür.

Tırnaklarım kırıla kırıla neredeyse yok oldu. Hiç önemli değil. Bir eroin bağımlısı gibi durmadan köşe bucağı telliyorum, kazıyorum, zımparalıyorum.

Sildikçe daha çok silesim, telledikçe daha çok telleyesim geliyor. Girişteki taşlar bugün 12 kere tellenip silindi mesela. Tamam yeter artık diyorum, teli gidip yerine bırakıyorum sonra masa başına geçerken bir tane daha boya, silikon, çimento bulaşığı görüyor, az evvel bıraktığım o yeşil teli yeniden elime alıyorum.

Bitmek bilmeyen nefis bir meşgale. Telefonlara falan bakmamaya başladım. Hiç bir şey beni leke temizlemekten alıkoyamaz! Kim arıyorsa beklesin!

Yavaş yavaş obsesif kompülsif nasıl olunuyormuş anlıyorum. Sağ olsun ustalar! O kadar güzel iş çıkartmışlar ki en büyük eğlencem girişi 12 kere, eşiği 7 kere, pencere mermerlerini 9 kere telleyip silmek oldu.

Ancak yok etmeyi beceremediklerim var.

Ey okur yardım et!

- Pencere camı üzerindeki etiketler

- Pencere camı üzerinde asetatlı kalemle yazılmış yazılar

- Klozet içi katılaşmış çimento

- Karo çini taş üzerine dökülmüş çay. (Bu karo çinilere cila vurmak mümkün mü bu arada? Her şey leke yapıyor zira)

- Mermer üzerine dökülmüş reçine gibi bir şey

- Duvar üzerine sürülmüş silikon

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Memleketimden Soma manzaraları
  2. En güzel imkanlara sahip morg
  3. Girit’te Konya’yı aramak
  4. Girit’in kalbine doğru
  5. Hayatımızı ne şekillendirir?
  6. Selanik’te Türkçe propaganda!
  7. Günlüklerin acı şahitliği: Delila
  8. Söylemesem olmazdı
  9. Gezi’den sonra 1 Mayıs artık manalı değil
  10. Ermeni meselesi hallolunmuştur

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.