Faşizm iğnesiyle vicdan nasıl dumura uğratılır
.
50 bin kişi oradaydık. Hrant Dink’in vurulduğu Agos gazetesinin önünde. Tepemizde helikopterler uçuyordu. Arkadaşım tüm kuşkuculuğuyla “aman uçun tepemizde uçun! Tek tek fişleyin bizi!” diye havaya bir küfür salladı. Bense saf saf “bence bize gelebilecek saldırılara karşı önlem alabilmek için uçuyorlar tepemizde. Bu elli bin kişiyi taşlayıp yok etmek isteyecek ne çok insan var tahmin edebiliyor musun?” dedim. Der demek hala hıyarca bir iyimserlik içinde olduğumu fark ettim. Hangimiz haklıydı acaba? Galiba ikimiz de... Hem bizi (daha da büyük bir rezalet olmasın diye) azgın çoğunluktan korumak lazımdı hem de “eh madem gelmişler bakalım bakalım şunların şeceresine” demişlerdir. Hrant Dink davası kararını protesto eden elli bin kişiyi tükürükleriyle boğmak isteyen herhalde en az beş milyon insan vardır diye düşünüyorum. Belki de on milyon. Bak Facebook’a beş on dakika, anla memleketin faşizm overdozunu. Komaya girmek üzereyiz, yani öyle bir doz aşımı... Aslında nefis bir şey. Ver coşkuyu, daya milliyetçiliği, şırıngala faşizmi... Böyle tatlııı bir uyuşukluk içine girsin millet... Ondan sonra da istediğin kadar YE çocuklarını. Kendi özbeöz çocuklarını kurşunların önüne at, uçurumlardan yuvarla, anaları “bir tane daha oğlum var onu da yiyin lütfen” desin. Türkiye 1912 İttihat ve Terakki iktidarından beri faşizmle iğnesini yiyip duruyor. 1, 5 milyon Ermeni vatandaşını Nazi yöntem ve ideolojisiyle (bkz: halis muhlis ırkçılık) ölüme mahkûm eden İttihat Terakki bitti, yerine en az halefi kadar “başarılı” Türkiye Cumhuriyeti geldi. “Tüm dünya Türklerden üremiştir! Herkes Türktür” ideolojilemelerinden Desim’de zehirli gazlarla 13 bin insanı öldürmelere, ödenmesi imkânsız vergiler koyup Rumları ve Yahudileri tıktığımız “Aşkale Toplama Kampları”na, “karlarda yürürken kart kurt sesleri çıkaran dağ Türkleridir onlar!”a, 17 bin faili meçhul cinayete kadar eksiksiz, parlak bir CV! Nasıl yapılabildi bütün bunlar? Nasıl oldu da insanların vicdanı hiç acımadı? Nasıl oldu da sapasağlam geldik bugünlere? Faşizm iğnesiyle. Bakın bir Fatih Parçaoğlu isimli bir halis muhlis ırkçı bana şöyle yazmış: “Yazınızı okuyunca İttihat ve Terakki ve 3 paşasının bizleri ne büyük bir beladan kurtarmış olduklarını çok daha iyi anladım” Al işte buyrun! Faşizm iğnesiyle vicdan nasıl dumura uğratılır? Yüz yıl sonra manzarayı umumiye işte bu. Her tarafı kaplamış Küçük Prens’in baobap ağaçları. Artık sökemezsin. Tüm kökleri gezegeni kaplamış. Gezegen çatırdıyor. Eroin bağımlısı ırkçı daha çok kurban istiyor. Helikoptrerden bizim üzerimize de Uludere’de atılan bombalardan atılsaydı ne mutlu olurdu kim bilir..
BBP denilen partinin başkanı Destici şöyle demiş: “...bu hadiseden bahane ederek (Hrant Dink davası skandal sonucundan söz etmeye çalışıyor) kamuoyu üzerinde, medya üzerinde, siyaset üzerinde, hukuk üzerinde baskı kurarak ortamı germek, insanları birbirine düşürmek, farklı bir şekilde hedefler göstermek ve bu iş üzerinden Türkiye’yi zora düşürmek, Türk demokrasisini yaralamak için uğraşan çevreler var. Bunların da, sokağa inenlere baktığımız zaman kimler olduğunu görüyoruz. Burada da inanılmaz bir tezat var. Yani Ergenekon deniyor, çete deniyor, örgüt deniyor. Ama bakıyorsunuz ‘hepimiz Ermeniyiz’ diyenlerin içinde Ergenekoncu olduğu bilinenler var, PKK’lılar var, en aşırı sol örgütler var. Dolayısıyla bunlar nasıl bir araya geliyor. Yoksa bunların hepsi bir arada örgüt mü? Bunlar mı yoksa asıl Türkiye’yi karıştıran. Bu sorularda bizim aklımıza elbette ki geliyor. Bu hadisede Hrant Dink’in ölümü de maalesef Türkiye’nin düşmanları tarafından, Türkiye’yi karıştırmak isteyenler tarafından çok acımasızca istismar edilerek kullanılıyor.” Nasıl da mutlu değil mi? Çok uğraşmış saklamak için ama işte ek yerinden fırlayıvermiş memnuniyeti. Dink davasından beraat ve tahliye edilen ana BOMBA İMALATINDAN evet tekrar ediyorum Trabzon McDonals’a atılan bombanın imalatçısı olarak “tutuksuz” evet tekrar ediyorum tutuksuz yargılanması devam Erhan Tuncel’i bağırlarına basarlar artık faşo faşo. (bu arada bkz: Bazı kitaplar bombadan tehlikeli olabilir.
Bkz: Ahmet Şık. Bkz: Bombacı dışarıda yazıcı içeride. Bkz: Ha anladıııım! Bizim Erhan yaa.. Tanırım iyi çocuktur.) Ah biz ne fena insanlarız! İstismar ediyormuşuz. Türkiye düşmanlarıymışız. Nasıl bir araya gelebiliyormuşuz? Acaba “vicdan” yüzünden olabilir mi? Acaba içimizdeki ortak sızı olabilir mi?
Bkz: Faşizm iğnesiyle vicdan nasıl dumura uğratılır.
Bkz: Ben sana ne anlatayım.