Saraybosna yolunda AB gündemi
.
Saraybosna / Bosna-Hersek
“Ankara ve İstanbul’un dışında iki yeni Schengen vize ofisi açılması konusunda ilk adım atılıyor. Avrupa Birliği önümüzdeki hafta fizibilite çalışmalarına başlıyor. Bu iki yeni Schengen vize bürosundan biri Akdeniz, diğeri Karadeniz Bölgesi’nde olacak.”
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’ya giderken, uçakta işte bu son gelişmeyi haber verdi.
Bağış, AB İçişleri Komisyonu Komiseri Cecilia Malmström’den vize prosedüründe kolaylık sağlanması konusunda, üç ay içinde somut gelişme sözü almıştı.
Bakan Bağış, dün kendisine ulaşan bilgiyi şöyle özetledi:
“İstanbul ve Ankara dışında Schengen vizesi verilecek iki yeni büronun yerlerini belirlemek için gelecek hafta Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde fizibilite çalışmalarına başlayacaklar. Bu bölgelerdeki iki büyük şehirde büro kurulması için... Hangi kentler olacağı henüz belli değil. Ayrıca vize başvurusunun kolaylaştırılması, Schengen ülkelerinin hepsinin aynı evrakları istemesi, istenen belge sayısının azaltılması, öğrenciler, işadamları, sanatçılar gibi bazı meslek gruplarına daha kolay, uzun süreli ve çok giriş-çıkışlı vize verilmesi için de çalışmalara başlayacaklarını bildirdiler.”
Not: Egemen Bağış, ortak vize ofislerinin hangi şehirlerde kurulacağına dair bir bilgi vermedi ama düşününce, vatandaşların ülkenin dört bir yanından Ankara ve İstanbul’a gitmeleri mecburiyetini ortadan kaldıracak olan bu merkezlerin; güneyde Adana ya da Mersin, kuzeyde de Trabzon ya da Samsun’dan birinde kurulacağını tahmin edebiliriz.
Hedef vize muafiyeti, sorun güvensizlik
AB Bakanı, gökyüzündeki sohbetimizde vize konusunda yaşanan sorunların perde arkasında özellikle bazı Avrupa ülkelerinin endişelerinin yer aldığını anlattı:
“Türkiye olarak nihai hedefimiz elbette tam vize muafiyeti. Ancak bu konuda, başta Almanya, Avusturya ve Fransa’nın muhalefeti var. Bu noktada önümüze koydukları argüman, Türkiye üzerinden yaşanabilecek insan ve uyuşturucu kaçakçılığı. Bu trafik geçmişte, Kuzey Afrika ülkelerinden İspanya ve Portekiz üzerinden yaşanıyordu. Bu iki ülkenin AB üyesi olup sınır güvenliklerini sağlamalarının ardından bu yasa dışı geçişler Türkiye üzerine kayacak diye korkuyorlar.”
Bağış, AB Komisyonu’nun üye ülkelerden ‘vize muafiyeti müzakereleri’ne başlanması iznini almasının ardından Türkiye’nin de üzerine düşenleri yapacağını söyledi. Özellikle de ‘sınır güvenliği’ başlığında...
Türkiye eski Türkiye değil
Başmüzakereci Bağış, Avrupalı yetkililerin, “Türkiye’ye vize uygulanmazsa, bütün Türkler Avrupa’ya akın eder” düşüncesinde olduğunu hatırlatıp, “Bütün muhataplarıma bunun yanlış bir bakış olduğunu anlatıyorum ve şunu söylüyorum” dedi:
“Vize kalktığında daha çok Türk Avrupa’ya gidecek. Siz daha çok para kazanacaksınız. Ayrıca sizin vatandaşlarınız, bu gelen insanların iltica etmeyeceğini, etmediğini görüp rahatlayacak. Böylece karşılıklı güvensizlik ortamı ortadan kalkacak. Ve Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkler artık Avrupa’ya işçi olarak değil, yönetici olarak gitmek istiyor. Yönetmen olarak, sanatçı olarak, doktor, mühendis, işadamı olarak gitmek istiyor.”
Bağış son olarak, Saraybosna’ya hareketinden önce Ankara’da görüştüğü Fransa’nın İçişleri Bakanı Claude Gueant’a da aktardığı bir anket sonucunu bizimle de paylaştı:
“Üniversite öğrencileri arasında bir anket yaptırdık. Yüzde 70’i ‘Mezun olduktan sonra Avrupa’da çalışmak ister misiniz?’ sorusuna, ‘Hayır’ yanıtını veriyor. Gençler artık gitmek değil, Türkiye’de kalmak istiyor.”
Uzun tutukluluktan rahatsızız
Egemen Bağış ile uçaktaki sohbetimizin başlıklarından biri de AB’nin açıklayacağı ilerleme raporuydu. Raporda, ‘Türkiye’deki tutukluluk sürelerinin uzunluğu’nun eleştirileceğine dair çıkan haberleri hatırlattığımızda Bağış’tan gelen yanıt şu oldu:
“Raporu görmeden konuşmam ama Türkiye’de eleştirilecek hiçbir şey yok diyemeyiz elbette. Tutukluluk sürelerinin uzunluğundan ben de rahatsızım. Sayın Başbakanımız da rahatsız bu konudan. Ama bunu biz belirlemedik. Keşke geçen dönemde muhalefetten bize ‘kamera şartı’ konulmasaydı, keşke “Gelir çay içer, giderler” denmeseydi de bu gibi sorunlara çözüm olacak değişiklikleri gerçekleştirebilseydik. O zihniyet (CHP’de Baykal dönemini kastediyor) gitti ama inşallah gelen gideni aratmaz. Şu anda bakıldığında muhalefette Anayasa değişikliği konusunda olumlu bir yaklaşım var gibi görünüyor. Umarım böyle devam eder de, Türkiye’ye yakışan reform adımlarını hep beraber atarız.”