Şampiy10
Magazin
Gündem

Rusya’dan mektup var

.

ABONE OL
Vatan Haber

Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesinin ardından tüm dünyanın gözü kulağı iki ülkenin liderlerinde. Rusya’dan gelen haberler yaptırımların sadece ekonomik olmadığını gösteriyor. Ne yazık ki Rusya’da yaşayan Türk vatandaşları, öğrenciler ırkçı saldırılara, polisin akıl almaz tutumuna maruz kalıyorlar.

Türkler’e yönelik korkunç muameleye Rus vatandaşlarından hatta milletvekillerinden bile tepki gösterenler var.

Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma milletvekili Dmitriy Gudkov, facebook üzerinden yaptığı açıklamada bu saldırıları şu sözlerle eleştirdi, “Türk vatandaşlarını Rusya’ya almıyorlar. Havalimanında onlarca saat beklemeye zorlayarak geri gönderiyorlar. Söyleyin bana, uçağı Türk öğrenciler mi vurdu? Pilotu Türk inşaatçılar mı öldürdü?” Kırım’ın ilhakı, Ukrayna’daki iç savaş ve diğer olaylardan dolayı yurt dışındaki Rus vatandaşlarına ayrımcılık yapılmadığına işaret eden Gudkov, açıklamasında, “Peki Nazizm Ukrayna’da mı Rusya’da mı yeniden doğuyor? Sonradan yüzünüzün kızarmaması için durun ve düşünün. Dedelerimiz bunun için mi savaştı?” diye sordu.

Rusya’daki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının günlerdir yaşadıklarını aşağıda okuyacağınız bu mektup özetliyor aslında. Başına geleceklerden korktuğu için adını vermek istemeyen genç okurumuz, yaşadığı hayal kırıklığını şu cümleyle özetliyor, “Geçim derdine düşüp geldiğiniz, gelecek hayali kurduğunuz ve cok sevdiğiniz bir ülkeden düşman gibi kovulmak, darp edilmek kimsenin yaşamasını istemeyeceğiniz bir durum. Ne yazık ki biz bunu yaşıyoruz!”..

“Herkese merhaba... Günlerdir burada neler yaşadığımızı sizinle paylaşmak istiyorum. Ülkemde iş bulamadığım için bir fırsat diyerek dilini bile konuşamadığım Rusya’ya geldim. Moskova’da, bir inşaat firmasında personel ve idari işler şefi olarak çalışıyorum. Bu kentte büyük bir hoşgörü, dostluk gördüm ve beklediğimden kısa sürede burada yaşamayı benimsedim. Kendimi güvende hissederken ve hayatım düzene girmişken, borçlarım mazide kalmışken malum krizle her şey alt üst oldu.

Haberleri izleyince durumun ciddiyetini anladım. İlk başta neler olabileceğini kestiremedim, bana yöneltilen sorulara cevap vermekte de zorlandım. Kısa sürede provakasyonlar başladı. Büyükelçilik önünde başlayan gösteriler, küçük düşürücü laf atmalar, sataşmalar, dışlayıcı söylemler, eylem yapanların bizlere yönelik hakaretleri... ‘Dışarı çıkmayın, dikkat edin’ gibi uyarılar yapılsa da burada sahipsizdik. Her gün her şeyin daha da kötüye gittiğine tanık olduk.

Sadece benim tanık olduğum, 6 büyük iş yeri basıldı, evrakında hiçbir problem olmamasına rağmen çalışanları sınır dışı edildi. Öğrenci yurtlarına da baskınlar oldu. Sırayla tüm şantiyeler basılıyordu. Benim çalıştığım şirket de aynı şeyleri yaşadı. Soruşturmadan temiz çıktığımız ve işimize devam edebileceğimiz söylendi ama bize sorulan sorular durumun vahametini ortaya koyuyordu. Hepimiz tek tek sorgulandık. Hangi kitabı okuduğumuz, hangi tv kanalını izlediğimiz, ailemizin Türkiye’de hangi partiye oy verdiği bile soruldu bize.

Burada üç tür polis var. Aralarında en çok problem yaratansa ‘Amon’ adı verilen polisler. İnsanları pijamalarıyla dışarı çıkarıp 3 saat boyunca karda yüz üstü yatırmaya kadar her türlü şiddeti uygulayabiliyorlar ve onlar bunu yaparken ne soru sorabilirsiniz ne de yüzlerine bakabilirsiniz. Bütün bunlar olurken bize yardım eden yine Rus arkadaşlarımız oldu. Evlerini bize açtılar. Aklı başında insanlar bunun hükümetler arasındaki bir kriz olduğunu söylüyor. Ancak tanıdıklarımız arasında bile bizi suçlamaya çalışanlar var ne yazık ki.

Rusya’da evi, ailesi olan, yatırımları bulunan insanların kaybı çok büyük. Sadece işlerinden olmadılar, kimilerinin yuvası yıkıldı. Yıllarca harcadıkları emek bir çırpıda yok oldu. Baskılar, soruşturmalar arttıkça dönmek isteyenlerin sayısı da arttı. Konsolosluktan yardım almak isteyenlerse polis tarafından gözaltına alınıp sorgu odasında tutuldular, özel eşyasına, çantalarına el konulanlar oldu. Çoğu şirket işçilerini gönderdi ya da kapatıldı. Geriye az sayıda büyük firma kaldı. Dediğim gibi Rus halkı içinde bizlerin düşman gibi gösterilmesine tepki duyanlar olsa da, durum daha kötüye gitmese de biliyoruz ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Bütün bunlarla yaşamaya çalışırken bir yandan da acilen ülkeyi terk etmemiz gerekirse ne yapacağımızı düşünüyoruz. Havaalanı dışında bekleyen dazlaklar bir yanda polisler diğer yanda. İnanın kimse ama kimse bunlarla karşılaşmak istemez. Geçim derdine düşüp geldiğiniz, gelecek hayali kurduğunuz ve çok sevdiğiniz bir ülkeden düşman gibi kovulmak, darp edilmek kimsenin yaşamasını istemeyeceğiniz bir durum. Ne yazık ki biz bunu yaşıyoruz !”

Yazarın Diğer Yazıları

  1. ZIPIR
  2. Siyah-beyaz ölüm-yaşam
  3. Bahçeli’nin kararlılığı
  4. İttifak kulislerinden isimsiz demeçler
  5. Cumhur ittifakındaki bağ pamuk ipliği mi, çelik tel mi?
  6. Küresel liderin bölgesel temasları
  7. Tercih
  8. Siyaset, saygı, üslup
  9. Bu soru bütün Meclis’e
  10. İlk gün mesajları ve soruları

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.