Paris izlenimleri
Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı’nın düzenlediği toplantı için Paris’teydik hafta içinde...
Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı’nın düzenlediği toplantı için Paris’teydik hafta içinde...
Bakanlığın organize ettiği ‘Türkiye AB Sivil Toplum Buluşmaları’nın ‘Ortak Geleceğimiz Avrupa’ başlıklı oturumu için Fransa’nın başkentinde, bu ülkenin önde gelen gazetecileriyle bir araya geldik.
Meslektaşlar buluşmasında yaşananları dün bu sütundan aktarmıştım. ( http://www.gazetevatan.com/murat-celik-1128666-yazar-yazisi-paris-te-fransiz-meslektaslarla-/ )
Bugün de Paris’ten izlenimlerimi paylaşacağım.
Kafelerin manzarasında artık özel timler de var
Paris, kafeler şehri malum...
Kaldırımların üzerine sıralanan küçücük masalarında adeta omuz omuza oturan insanların doldurduğu kafeler, şehrin sembollerinden.
Fonda Edith Piaf’ın sesinden klasikleşmiş şarkılar; sokak kafelerinde şarabınızı ya da kahvenizi yudumlarken Fransız başkentinin o kendine özgü atmosferini solursunuz.
Şehrin merkezindeki hemen her kafeden, her restorandan benzer manzaralara tanıklık etmek mümkündür. Champs Elysee’de de, Saint Germain’de de... Opera’da da, Montparnasse’da da…
Tarihi dokuyu yansıtan mimari, Fransızların günlük koşuşturmanın içinde bile öne çıkan şık görünüm ve tavırları, Paris’i diğer Avrupa başkentlerinden ayırır.
Daha doğrusu, ayırır-dı !
Şimdi ise o manzaranın parçalarından biri çelik yelekli, otomatik tüfekli güvenlik güçleri.
Güvenlik alarmı
Noel arifesindeki Paris ışıl ışıldı.
Yılbaşı alışverişinin yarattığı hareketlilik hem araç hem yaya trafiğine fazlasıyla yansımıştı.
O kalabalığın içinde öne çıkansa, şehrin en turistik noktalarında görev yapan tam teçhizatlı özel timlerdi.
Sadece polis ya da jandarma değil, Fransız Ordusu’nun anti terör timleri de üniformalarıyla sokaklardaydı. Hem de her yerde…
Yakın geçmişte defalarca terör eylemleri yaşayan Fransa’da güvenlik tedbirleri, özellikle de Noel öncesi, en üst seviyeye çıkarılmıştı.
Polis, jandarma ve özel harekat timleri, üçer dörder kişilik ekipler halinde sokaklardaydı. Sokaklarda görev yapan sivil istihbarat ve güvenlik personeli sayısının, üniformalılardan kat be kat fazla olduğunu da öğrendik.
Terör endişesinin yanında, şehrin kalabalık bölgelerinde çok ciddi bir yankesicilik tehdidi de var Paris’te.
Otel çalışanlarından, mağazadaki tezgahtara kadar birçok kişi kapkaççılara dikkat etmemiz konusunda uyardı bizi.
Paris’te Fransızlar azınlıkta kalmış
Dediğim gibi, şehir çok canlıydı…
Fakat Paris’te Fransızlar azınlıkta kalmış artık.
Hep yabancı turistler…
Araplar, Kuzey Afrikalılar ve orta doğuluların oluşturduğu Müslüman turistler çoğunlukta. Sonra da uzak doğulular geliyor…
Bilmelerine rağmen İngilizce konuşmayı reddetmeleri ve ısrarla kendi dillerinde iletişim kurma alışkanlıklarıyla tanınan Fransızlar, bu geleneği de geride bırakmış artık.
Garsonundan taksi şoförüne, hemen herkes turistlerle doğrudan İngilizce konuşuyor artık.
Erdoğan’ı neden seviyoruz?
Taksi şoförü demişken…
Dün, Cezayir asıllı bir taksicinin verdiği ‘Zinedine Zidane örneği’ni aktarmıştım.
Bugün de bir başka yine Cezayir kökenli Fransız taksi sürücüsünün sözleriyle bitireyim yazıyı.
Türk olduğumuzu öğrenince daha bir içten sohbet eden şoförümüz, ikinci cümlede “Erdogan” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiklerinden söz etti. Sonra da biz sormadan devam etti:
“Neden seviyoruz biliyor musunuz Erdoğan’ı?”
“Neden” dedim.
“Çünkü, dünyada İsrail’e açık açık meydan okuyan, İsrail’e tepki gösteren tek Müslüman lider sizin cumhurbaşkanınız. İşte bu yüzden, bizim için yeri farklı” diye cevap verdi.
Son günlerde Kudüs merkezli yaşanan gündemi, dünyanın farklı coğrafyalarındaki Müslümanların yakından takip ettiğini, Paris’teki Cezayir asıllı Fransız taksici vesilesiyle bir kez daha, işte bu şekilde görmüş olduk.