Kızılca kıyamet 15-20 güne kopar
.
ŞİKE ve teşvik primi soruşturmasının adli yargı süreci ‘dalga, dalga’ genişleyerek devam ediyor. Şimdi önce soruşturma tamamlanacak. Ardından iddianame oluşturulacak. Dava süreci, iddianamenin mahkemece kabulüyle birlikte başlayacak. İlk duruşmanın yıl sonunu bulması hiç şaşırtıcı olmaz.
Yargının yükü ve Türkiye gerçekleri düşünüldüğünde, davanın da en az iki-üç yıl süreceğini tahmin etmek için kâhin olmak gerekmiyor. Hatta bunun iyimser bir tahmin olduğu bile söylenebilir. Yani şike yapıldı mı yapılmadı mı, kimler masum, kimler suçlu; bütün bunları öğrenmemize daha çok var.
ZAMAN DARALIYOR
ADLİ yargılamanın sona ermesine daha yıllar var ama liglerin başlamasına topu topu bir ay kaldı. Ve gelen bilgiler gösteriyor ki - tabiri caiz ise - dananın kuyruğu 15-20 gün içinde kopacak. Çünkü Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Etik Kurulu‘nun ‘kozmik oda’daki mesaisini bir hafta içinde tamamlaması bekleniyor.
Beş kişiden oluşan TFF Etik Kurulu, savcılığın gönderdiği bilgi ve belgeler üzerindeki incelemesini bitirince ‘kanaat’ini bir rapor halinde Federasyon Yönetim Kurulu’na sunacak. Etik Kurul’un vereceği, bir ‘bilirkişi‘ raporu niteliğinde ve bağlayıcı değil. Yani TFF Yönetimi’nin, kurulun raporunda belirtilen görüş doğrultusunda karar verme mecburiyeti yok. Ancak Başkan Mehmet Ali Aydınlar‘ın sürecin başından beri sergilediği tavır, yönetimin Etik Kurul’un görüşüne uyacağının işaretlerini taşıyor.
YALNIZ şu noktaya dikkat etmek lazım:
TFF Etik Kurulu’nun raporunda; “Şu maçta şike fiilinin gerçekleştiği kanaati oluşmuştur”, “Şu kişinin şike faaliyetinde bulunmadığı kanaatine varılmıştır” türünden ifadeler yer alacak ama kurul üyeleri bazı noktalarda görüş bildirmekten imtina etme hakkına da sahip. Yani kurul diyebilir ki, “Şu konuda, müspet ya da menfi bir kanaate varılamamış ve bu nokta TFF Yönetim Kurulu’nun takdirine bırakılmıştır.”
İŞTE böyle bir durumda, Aydınlar Yönetimi’nin karar alması iyiden iyiye zorlaşacaktır zira dosyayı inceleyenler bir karara varamamışken, o klasörleri hiç görmemiş bir heyetin alacağı kararın yeni tartışmaları da beraberinde getireceğine şüphe yok.
TARTIŞMA BİTMEZ!
SON sözü TFF Yönetimi söyleyecek. Nihai kararı da - gerekirse - Tahkim Kurulu verecek. Şimdi ihtimallere bir bakalım... Diyelim ki, soruşturmaya konu olan kulüplerin ‘tümünün küme düşürülmesi’ne karar verildi. Bunun yaratacağı tartışma ortamı zaten malum. Karar sadece ‘bazılarının düşürülmesi‘ şeklinde çıktı diyelim. Gerginliğin boyutu hem çeşitlenecek hem değişecek.
VARSAYALIM ki, ‘hiçbir kulüp bir alt lige düşürmedi‘. Bu durumda, “Bütün bunlar neden yaşandı, bu kadar insan neden cezaevinde tutuklu?” soruları bir yana, savcılığın icraatı sorgulanacak. Federasyonun “Nihai karar için adli yargılamanın sonucunun beklenmesine..“ dediğini varsayalım. O zaman da, “TFF tepkilerden çekindi” yorumu yapılacak. Hatta “Aydınlar korktu” denecek. Bir de, bu anlayışla Türkiye’de futbolun kirlilikten arınamayacağı görüşü ağırlık kazanacak.
SONUÇTA öyle ya da böyle, bir karar verildiği andan itibaren, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Sanırım futbol federasyonunun tek umudu, ülkede gündemin değişme hızı ve buna paralel, toplumsal hafızanın zayıflığı olacak.