Kimin fotoğrafı üzerinden tartışmalıyız?
.
Çocukların mağdur ve maalesef maktul olduğu olaylar gündemde yine.
Aslında “yine” diyor olmak bile başlı başına sorunun kronik olduğunun kanıtı.
Çocuk tacizleri, tecavüzleri ve cinayetleri ancak üst üste geldiğinde medyada yoğun şekilde yer buluyor.
Kamuoyunun konuya ilgisi, hassasiyeti de ancak böylece ortaya çıkan infial vesilesiyle oluşuyor. Ancak bir süre sonra haberler gündemden, konu da kamuoyunun ilgilendiği, duyarlılık gösterdiği konular listesinden düşüyor.
Kronik sorun yerli yerinde duruyor ama duyulmaz, görülmez, konuşulmaz oluyor. Ta ki, yeni vakalar art arda gelip bir kez daha gündemin üst sıralarına çıkıncaya dek.
Kısır döngü bu...
***
Çocuklar güçsüz... Savunmasız...
Sapkın hastalar, kendilerine onları hedef seçiyor.
Medya ve kamuoyu ise konuyu, o masum çocukların yürek burkan fotoğrafları üzerinden konuşup tartışıyor.
İnsanlar üzülüyor elbette. Kahroluyoruz hepimiz.
Hepimiz bu sorun çözülsün istiyoruz ama çözüm arama yöntemimizi sorgulamıyoruz.
***
Doğru yöntem, konuyu; o küçücük mağdurların, o güzeller güzeli çocukların fotoğraflarını yayınlayarak konuşmak mı?
Meseleyi tartışırken, özne o evlatlarımız mı olmalı yoksa onları vahşice yaşamdan koparıp alan caniler, sapıklar, katiller mi?
Neredeyse tamamen mağdur / maktul çocuklara odaklı bir yaklaşım var hem medyada hem sosyal medyada, yani kamuoyunda. Bu durum o çocukları daha da görünür, daha da kırılgan bir hâle sokuyor.
Yapanlarla ilgiliyse çok az haber, çok az detay var. İsimleri, fotoğrafları yok denecek kadar az zanlıların.
Oysa bu konulara kafa yoran, mesele üzerinde bilimsel çalışmalar yapanların hepsi, böyle durumlarda görünür olması gerekenin mağdurlar değil suçlular / zanlılar; maktuller değil katiller / katil zanlıları olması gerektiğinde hemfikir.
***
Bu arada unutmadan...
“Bu konulara kafa yoran, mesele üzerinde bilimsel çalışmalar yapanlar” dedim ya...
Uzmanlar ya da akademisyenlerden müteşekkil bir listesi bile yok elimizde çözüm üretmemize yardımcı olacak o insanların.
Sosyologlar, psikologlar, psikiyatrlar, çocuk doktorları vb uzmanların ilgili devlet birimleriyle koordineli şekilde aktif ve yönlendirici olmaları, medyada öne çıkmaları gerekiyor.
Tabii basının ve kamuoyunun da konunun uzmanlarının yönlendirmesine uygun şekilde davranması.
Aksi halde, yukarıda bahsettiğim kısır döngü içinde yaşamaya ve gözyaşı dökmeye devam edeceğimizi söylemek için kahin olmak gerekmiyor.