Kazan Vadisi’ndeki operasyonun perde arkası
.
19 Ekim 2011 Çarşamba gününün ilk saatinde saldırdı PKK Çukurca’ya.
Saat 01.00’de, sekiz ayrı noktaya eş zamanlı olarak başlayan ateş, güvenlik güçlerinin karşılık vermesiyle çatışmaya dönüştü.
24 şehidin verildiği çatışmalar sabaha karşı saat 05.00’e kadar sürdü.
Saat 09.00 civarında Ankara’dan iki uçak havalandı. Genelkurmay Başkanı, komutanlar ile birlikte bölgede komutayı bizzat devraldığında henüz öğlen olmamıştı.
İlk emir: Hedef Kazan Vadisi
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, önce birlik komutanlarından brifing aldı. Ardından da komandoların, Çukurca’ya saldıran teröristlerin muhtemel kaçış yönü olarak değerlendirilen bölgeye sevk edilmesi emrini verdi.
Bu bölge, sınır hattındaki Kazan Vadisi’ydi.
Çukurca baskınının intikam operasyonu olarak da adlandırılan kara harekatının bu en can alıcı hamlesi, sonradan Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden şu ifadelerle açıklanacaktı:
“19 Ekim 2011 saat 12.50’den itibaren çatışma bölgelerini takviye etmek maksadıyla dört Komd Tb, teröristlerin muhtemel kaçış bölgelerine helikopterlerle indirilerek bölgede temas araması faaliyetine başlanmıştır.”
Uçaksavar ve MK 19’lar
Skorsky helikopterleri, Kazan Vadisi’ne tam teçhizatlı komandolar ile birlikte ağır silahlar da indirdi. Mavi Bereliler’in operasyonda kullanmak üzere yanlarına verilen ağır silahlar arasında en önemlileri, uçaksavarlar ve 40 mm’lik MK 19 bombaatarlardı.
Uçaksavar ve MK 19’lar çok etkili olmalarına karşın, hareket halindeyken kullanılamayan, ancak zemine sabitlenerek ateşlenebilen ağır silahlardı.
Kısa süre içinde, operasyon bölgesinden, söz konusu ağır silahların komando timlerinin arazideki hareket kabiliyetlerini sınırladığı, askeri yavaşlattığı bilgileri ulaştı Çukurca ve Hakkari’ye.
İkinci emir: Birlikleri hafifletin
Bilgi Genelkurmay Başkanı’na iletildi ve Orgeneral Özel, “Birlikleri hafifletin” emrini verdi.
Kazan Vadisi’ndeki birliklerin ‘hafifletilmesi’ demek, ağır silahların bölgeden geri alınması demekti.
Skorsky’ler bir gün önce dört tabur askeri bıraktıkları noktalara, bu kez o komandolarla birlikte indirdikleri uçaksavar ve bombaatarları geri almak için indi.
Asker, ağır silah yükünden kurtuldu. Elinde artık sadece, piyade tüfeği, roketatar, Kanas (7.62 mm Rus yapımı keskin nişancı tüfeği), Accuracy (12.7 mm İngiliz yapımı AS50 keskin nişancı tüfeği) ve el bombası vardı.
Teröristlerin büyük yanılgısı
Skorsky’ler havalandıktan sonra, Kazan Vadisi’nde beklenmeyen bir gelişme oldu.
Bir gün önce helikopterlerin gelişiyle birlikte arazide saklanan PKK’lılar, aynı helikopterlerin bir gün sonra tekrar gelip ayrılmasının hemen ardından gizlendikleri yerlerden çıktılar. Çünkü teröristler, bölgeye inen Skorsky’lerin ‘askerleri aldığını’, yani komandoların bölgeden ayrıldığını zannetmişlerdi.
Oysa alınan asker değil, sadece timlere yük olan ağır silahlardı.
İşte bu yanılgının yarattığı rahatlama örgüte pahalıya patladı. Çevrede mevzilenmiş askerleri görmeyen örgüt üyeleri, açık araziye çıkmalarıyla birlikte sağlanan sıcak temaslarda büyük kayıp verdiler.
Savcı da mı çatışmanın içinde kaldı?
Bu arada, 23 Ekim Pazar günü, yine Kazan Vadisi’nde dikkat çekici bir gelişme yaşandı.
Bölgeye yönelik hava operasyonlarında ilk kez ‘lazer güdümlü bombalar’ kullanılmış ve örgüt üyeleri, mağaraların içinde de hedef olmuştu.
İşte öldürülen o PKK’lıların bulundukları mağaralardan alınıp, savcı tarafından gerekli işlemlerin yapılacağı güvenli noktaya taşınması aşamasında, bu görevi yapan Özel Kuvvetler timine ateş açıldı.
Bordo Bereliler’den bir astsubay şehit oldu, altısı da hafif yaralandı.
İlk ateşte bir şehit veren Özel Kuvvetler timi, girdiği çatışmanın sonunda, saldırıyı gerçekleştiren beş teröristi de öldürdü.
Bu çatışmaya dair gelen ilk haberler arasında, olay yeri inceleme ve tespitle görevli Cumhuriyet Savcısı’nın da bu çatışmanın içinde kaldığı bilgisi yer alıyordu.
Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüştüm.
Başsavcılık çatışmanın zamanını ve oluş şeklini aynen teyid etti ancak o sırada bir savcının da çatışma bölgesinde bulunduğu bilgisini doğrulamadı.