Gündemin gölgesinde kalan iki güzellik
.
Dördüncü Mardin Bienali’ni pas geçtik.
Pas geçtik derken gidip görmemezlik etmedik ama fırsat bulup üzerine konuşamadık, yazamadık...
Aynı şekilde, 12’ncisi yapılan Dinçer Özer Uluslar arası Vurmalı Çalgılar Festivali’nin tadına varamadık. Anlatamadık doyasıya...
***
Erken seçim elbette en önemli gündem maddesi ülkenin. Bu gerçeği tartışacak değilim.
Ama hafta sonunu fırsat bilip kaçıyorum bugün ağır siyasi gündemin gölgesinden.
Pırıl pırıl, ışıl ışıl, insanın yaşama sevincini canlandıran, geleceğe dair umutlarını artıran iki habere ayırıyorum bugün bu köşeyi.
Mardin bir
başka güzel
Mardin dünyanın en güzel, en etkileyici şehirlerinden biri. Eski Mardin tabii. Tarihi kent kısmı yani...
Bu coğrafyanın kadim medeniyetinin başkentlerinden biri olan Mardin’e bir kadın eli değdi aslında.
O kadının adı Döne Otyam.
Üç yıl önce kaybettiğimiz büyük sanatçı Fikret Otyam’ın kızı Döne Otyam.
Sanatla iç içe geçen bir hayatın olgunluk döneminde, Mardin Bienali için yıllardır nasıl çırpındığının şahidiyim.
Ve bienalin dördüncüsünde başardı Sevgili Döne.
Yıllardır adeta kardeş gibi birlikte çalıştığı Cansın Seyhan ve Mardin’in evladı Hakan Irmak, ortaya çıkan harika tabloda imzası bulunan diğer iki isim. Ve tabii daha onlarca isimsiz gönüllü sanat ve Mardin aşığı insan...
4 Mayıs’ta başlayan bienalin ilk günlerinde Ankara ve İstanbul’dan ek uçak seferleri yapıldı Mardin’e.
Mardin’e giderken ve oradan dönerken, o uçaklarda gördüğüm insanlardır mesela yukarıda bahsettiğim ülke adına ve geleceğe dair umudumu artıran.
Fahri hemşehrilik mi olur, şehrin altın anahtarı mı; bir sokağa adının verilmesi ya da bir heykel veya bir rölyef mi olur bilemem ama Mardin’in Döne Otyam’a bir teşekkür etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Çocuklara dokunan adam
Dinçer Özer’den bahsediyorum...
Adını verdiği uluslar arası vurmalı çalgılar festivalinin 12’ncisini de başarıyla gerçekleştirdi geçen hafta.
Özer, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) Vurmalı Sazlar Grup Şefi.
Mesleğine takıntı derecesinde bağlı, idealist bir sanatçı.
Yıllardır tek başına, uğraşıp didiniyor bu festival için.
12’nci yılında artık marka bir organizasyona dönüştürmeyi başardı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıklarının desteğini de alan festivali.
Türkiye’nin dört bir yanından çocuklar arasından seçilen 150 öğrenci sahne aldı Ankara’da, CSO Konser Salonu’nda. Gala konserinin biletleri satışa çıktığı gün tükendi. Ana okulundan üniversiteye kadar farklı yaş gruplarından öğrenciler, yabancı sanatçılar ve mesleğin önemli isimleriyle aynı sahneyi paylaştı.
Dinçer Özer, o çocuklara bu sene de yepyeni bir dünyanın kapılarını, pencerelerini açtı. Geleceğin perküsyonistleri, çok sesli müzik sanatçıları yaşıyor artık Adıyaman’da, Kastamonu’da, İzmir’de, Van’da ya da Anadolu’nun, Trakya’nın bir başka köşesinde...
O pırıl pırıl çocukların yüzlerindeki heyecanı, ışıl ışıl gözlerini görmeliydiniz.
Aynı Mardin uçağındaki gibi o gözlerdeki ışık da bu ülkenin geleceğini aydınlatıyordu.
Teşekkürler Döne Otyam, teşekkürler Dinçer Özer.