Evet saldırı altındayız ama…
.
“(…) Yapabileceğimiz ve bana göre asıl önemli olan husus siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Madem maruz kaldığımız saldırının ekonominin gerçek durumuyla ilgisi yoktur, işin arkasında başka niyetler vardır, öyleyse bizim de kendimizi buna göre konumlandırmamız gerekiyor. Bunları söylerken, ekonomi alanında, cari açık faizler enflasyon başta olmak üzere çözmemiz gereken bazı sorunlarımız olduğu gerçeğini gözden ırak tutmuyoruz. Ama aynı zamanda ülkemizin uzun süredir, gerçekten ekonomik gücüyle mütenasip olmayan bir konuma yerleştirmeye çalıştığını da biliyoruz.”
Albayrak’tan direkt temas adımı
Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak yarın yabancı yatırımcılarla doğrudan temas kurmaya karar vermesi de, Türkiye’nin uluslar arası piyasalara kendini anlatma ihtiyacının göstergesi. Perşembe günü Türkiye s aatiyle öğleden sonra 4, ABD Doğu saatiyle sabah 9’da telefon üzerinden yapılacak konferansa; ABD, Avrupa ve Ortadoğu’daki yatırımcılar başta olmak üzere dünya genelinde 750 - 1000 yabancı yatırım kurum / kuruluşunun katılması bekleniyor.
Cari açık mesaisi
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın 1.2 milyar TL’lik yeni destek programını devreye soktuklarını açıkladı.
Sanayicilere üç yıl içinde verilecek bu desteğin öncelikli hedeflerinden biri cari açığı azaltmak. Bakan Varank, “Bu yeni destek programının, cari açığın azaltılması başta olmak üzere yüksek katma değerli ürün, teknoloji ve projelere önemli katkı sağlayacağını düşünüyoruz” diyor ve ekliyor: Yeni fikri olanlar ve yeni ürün geliştirmek isteyenlere her türlü desteği vermeye hazırız.
Norveç ya da İsviçre aynı duruma düşer miydi?
Yani özetle…
Evet, ABD yönetimi Türkiye’den istediklerini almak için kur baskısı yaratma silahını çekti, bu doğru. Ankara’yı siyasi / diplomatik alanda diz çöktürmek için ekonomide dalgalanma yaratan sistematik saldırılar olduğu bir gerçek.
Ama bu gerçek, diğer gerçeği görmemizi engellememeli. O diğer gerçek, Türkiye ekonomisinin, yapısal manadaki sıkıntılarından kaynaklı kırılganlığı.
ABD, benzer bir siyasi / diplomatik gerginliği misal Norveç’le ya da İsviçre’yle yaşasa (özellikle AB üyesi olmayan ülkeleri örnek veriyorum) ve aynı ekonomik saldırılar bu iki ülkeden birini hedef alsa… İsviçre ya da Norveç, Türkiye ile aynı şekilde etkilenir miydi bu süreçten? Bu kadar sarsılır mıydı, bir düşünün.
İğneyi kendine batırmak iyidir
Ankara bu son kriz ortamı vesilesiyle, iğneyi biraz da kendine batırmak ve ona göre hareket etmek zorunda. Yukarıda aktardıklarım; yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri, Bakan Albayrak’ın atmaya hazırlandığı telekonferans adımı, Mustafa Varank’ın duyurduğu gibi cari açığı azaltmaya yönelik hamleler, işte bu anlayışın işaretleri.
NOT: Ben bu satırları yazarken (dün saat tam 16.29’da) Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, SETA konferansında, kürsüden “Bu süreç bize bazı eksik olduğumuz alanları da gösterdi” diyordu… Söylemeye çalıştığım tam da buydu işte.
İngilizce şayiası