Bataklığa okaliptüs ağacını dikemedikten sonra...
.
“1. 17 Ağustos 2011 günü akşam saatlerinden itibaren bölücü terör örgütüne ait Kandil Dağı, Hakurk, Avaşin-Basyan, Zap ve Metina Bölgesindeki 60 hedefe, Türk Hava Kuvvetleri uçakları tarafından başarılı bir taarruz harekatı icra edilmiştir.
2. Görevlerini başarıyla tamamlayan uçaklarımız emniyetle üslerine dönmüşlerdir.
3. Ayrıca, hava harekatı öncesinde; Zap, Avaşin-Basyan ve Hakurk Bölgelerinde tespit edilen 168 hedef, topçu silahları ile yoğun olarak ateş altına alınmıştır.
4. İcra edilen harekatta, her zaman olduğu gibi sadece bölücü terör örgütü hedef alınmış, sivil halkın olumsuz etkilenmemesi için gerekli hassasiyet gösterilmiştir.
5. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurt içi ve yurt dışındaki benzer faaliyetleri, Irak’ın kuzeyini güvenli bir yaşam alanı ve Türkiye’ye saldırı üssü olarak kullanan bölücü terör örgütü etkisiz hale getirilinceye kadar kararlılıkla sürdürülecektir.”
Genelkurmay Başkanlığı’ndan dün sabah yapılan açıklama aynen böyle.
Yukarıdaki metinde yer alan tarihi değiştirin. 2011‘in yerine 1992 koyun. Ya da 1993. Veya 1995, 96, 97, 98; 1999.
2007 ya da 2008 de olur.
Ve hedefler...
Avaşin - Basyan, Zap, Metina, Hakurk...
Bunların yanında, son harekâtın hedef listesinde yoklar ama hemen aklıma geliveren Haftanin, Mezi, Keryaderi, Basyan, Şive, Sinat, Sindi mesela...
Çoğuna bizzat gittiğim, yıllar boyu sadece biz habercilerin değil, bütün Türkiye’nin ezberlediği adresler bunlar.
Sınırın hemen öte yanında, Irak’ın kuzeyinde yer alan PKK kamplarının bulunduğu bölgeler (hatta noktalar) yaklaşık 20 yıldır aynı.
Bir ‘Kandil‘ hedefi farklı geçmişten.
Yani...
Bataklıkların yerleri belli. Sivrisineklerin öldürerek bitirilemediği de öyle.
Gidip okaliptüs (*) ağacını dikeceksiniz doğrudan. O zaman kurutabilirsiniz bataklıkları.
Tabii komşununkinden önce, kendi bahçenizdeki bataklık ile başlayacaksınız işe.
(*) Mersingillerden, asıl yurdu Avustralya olan, boyu 100 metreyi aşabilen, toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen bir ağaç (Eucalyptus globulus).
‘JET YANIT’ YİNE DE ÖNEMLİ
‘Okaliptüs şerhi‘ni düştükten sonra bir de yapılanın, yani Kuzey Irak’a yönelik hava ve topçu taarruzunun ‘kısa vade‘deki sonuçlarına bakalım...
İster ‘tokat‘ deyin, ister ‘yumruk‘; Hakkâri’de verilen şehitlerin ardından terör örgütüne böylesi kapsamlı ve güçlü bir darbe vurmak kesinlikle önemli.
Hava taarruzları ve uzaktan yapılan topçu atışları, örgüte belki büyük bir insan kaybı yaşatmaz ama kamplardaki mevcut kurulu düzenini ciddi ölçüde bozar.
Örgütün silah, mühimmat, yiyecek, içecek gibi lojistik gücünü zayıflatmanın yanında, hava bombardımanları ve topçu taarruzları, örgüt üyelerinin psikolojik dengesini de etkiler.
PKK, “Buraların hâkimi benim, asker burada bana ulaşamaz” rahatlığını kaybeder, her an bomba ve mermilere hedef olabileceğini hisseder.
Terör örgütü üzerindeki etkilerinin yanı sıra bu operasyon;
1. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ‘ani reaksiyon‘ güç ve kabiliyetini göstermesi açısından,
2. Devletin terörle mücadele konusunda sahip olduğu kararlılığı sergilemesi boyutuyla,
3. Kamuoyunun moral ve güvenini tazelesi işleviyle de önemlidir.
HAMAL 2
‘Hamal 2’ başlıklı bir elektronik posta mesajı aldım dün.
Cezayirli Mustafa‘yı yazmıştım ya...
Dört dil bilen, bilgisayar mühendisi; ülkesinde iş bulamadığı için Türkiye’ye gelen ve hamallık yapan...
Beyin değil kas gücüyle, ayda yaklaşık 800 TL kazanan Mustafa’yı.
İşte o yazıya istinaden gelen bir e-mail...
“Siz yoksa Türkiye’de üniversite mezunlarının kolayca iş bulduğunu mu zannediyorsunuz?” diye soruyordu mesajın sahibi Soner.
İçimden, “Hayır” diyerek okudum... “Hayır öyle zannetmiyorum. Türkiye’deki durumun vahametini de gayet iyi biliyorum” diyerek.
Buyurun, siz de okuyun:
“Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Mesleğin duayenleri hocamızdı. İngilizce ve Fransızca bilirim. Altı yıldır işsizim.
Kadıköy bitpazarında altı yıldır hamallık yapıyorum. Arkadaşlarımın çoğu faal gazeteci, televizyoncu. Belediye başkanı tanıdıklarım var. Hiçbiri iş vermez, ilgilenmez. Üç kapılı buzdolabını bir kilometre sırtımda taşıyorum 10 TL veriyorlar.”