Başbakan’ın tercihi barajsız dar bölge
.
“(...) Seçim sistemini değiştirmek için önemli bir adım atıyor, tartışmaya açıyoruz. (...) Tüm öneri, tavsiye, eleştirileri gözden geçirdik. Bir adım atıyoruz. Yeni seçim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda biz üç farklı alternatifi tartışmaya açıyoruz. Yüzde 10 barajıyla devam edebiliriz. İki, barajı yüzde 5’e çekip, beşli gruplandırmayla daraltılmış bölge seçim sistemi. Üçüncü olarak da, ülke barajını tamamen kaldırarak, dar bölge seçim sistemini getirebiliriz.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘Demokratikleşme Paketi’nin ‘seçim sistemi’ başlığını bu sözlerle açıkladı, biliyorsunuz.
Konu da şimdi bu çerçevede tartışılıyor.
Muhalefet partilerinin bu seçim sistemi alternatifleri hakkındaki ‘kurumsal’ tavrı henüz netleşmiş değil. Sadece bazı parti yetkililerinden gelen ‘ilk işaretler’ var.
Hangi muhalefet partisi, bu üç seçeneğin (daha doğrusu mevcut sistemin dışındaki diğer iki seçeneğin) hangisinden yana, daha kesin olarak bilmiyoruz.
Partiler konuyu kendi içlerinde değerlendirme aşamasında. Doğal olarak her parti, hangi sistemin kendisi açısından daha avantajlı sonuç vereceğini hesaplayarak, buna göre pozisyon belirliyor.
İktidar partisindeki durum ise şöyle:
AK Parti’de ağırlıklı olarak, ‘yüzde 5’lik ülke barajıyla daraltılmış bölge sistemi’ne sıcak bakılıyor.
Meclis grubu, parti yönetimi, hatta bakanlar arasında çoğunluk bu seçenekten yana. Bu formülü tercih ettiğini daha ilk günden açıklayan isimler bile var.
Ama...
Başbakan Erdoğan’ın tercihi diğer seçenek. Yani ‘ülke barajı olmaksızın, dar bölge sistemi’.
Pekiyi Tayyip Erdoğan, neden ‘barajsız dar bölge’yi istiyor?
Çünkü Başbakan, dar bölge sisteminin;
1) Seçmen iradesinin Parlamento’ya doğrudan yansımasını sağlayacağını,
2) Siyaseti ve demokrasiyi konsolide edeceğini,
3) Seçmenin vekilini tanıması demek olduğunu ve böylece ‘güçlü milletvekili’ modelini ortaya çıkaracağını düşünüyor.
Başbakan Erdoğan ‘barajsız dar bölge sistemi’ ile birlikte aynı zamanda;
1) Mevcut parlamenter sistemin, doğacak ‘güçlü milletvekili’ yapısını taşıyamayacağını,
2) Oluşacak bu yeni siyaset gerçeğinin, bir dönem sonra ‘başkanlık sistemi’ni zorunlu kılacağını,
3) Böylece, başkanlık sisteminin de, altyapısı oluşmuş şekilde hayata geçeceğini ve sağlıklı işleyeceğini öngörüyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin nihai kararı, söz konusu iki seçim sistemi üzerindeki çalışmaların ve yetkili kurullarda yapılacak görüşmelerin ardından şekillenecek.
Ancak...
Kendi içindeki bu durum, iktidar partisinin şu anda öncelikli meselesi olarak görünmüyor.
Başbakan Erdoğan da, kurmayları da, öncelikle muhalefetin tavrının netleşmesini bekliyor.
Diğer partilerin, gündemdeki seçeneklerden herhangi biri üzerinde konsensüs sağlaması hâlinde, AK Parti diğerlerinin üzerinde uzlaşacağı o formüle “Tamam” diyecek.
Tabii bunun için CHP, MHP ve BDP’nin aynı seçim sistemine “Evet” demesi gerekiyor.
DÜZELTME VE ÖZÜR
Dün bu köşede Kara Kuvvetleri Komutanı Sayın Org. Hulusi Akar yerine Jandarma Genel Komutanı Sayın Org. Servet Yörük’ün fotoğrafı sehven yer aldı. Özür dileriz.