Amerikan rüyası mı, kabusu mu?
.
Vatan Haber
“Amerikan rüyanız gerçek oluyor.”
Slogan bu. Çok cazip... Hele de 19-20 yaşlarındaki bir genç için.
Work and Travel sisteminin hedef kitlesi üniversite öğrencileri.
Türkçesi ‘Çalış ve Gez’. Acenteler, “Bu yaz Amerika’da hem çalışın hem gezin” diyor gençlere.
Fotoğrafçılıktan bulaşıkçılığa, kasiyerlikten garsonluğa birçok iş seçeneği sunuluyor.
S. K. (Aile deşifre olmak istemiyor. Annesi rica etti, isimlerini yazmıyorum.) 19 yaşında. 1992 doğumlu. Malatya İnönü Üniversitesi Makine Mühendisliği’ni kazandı. Bu yıl İngilizce Hazırlık Sınıfı’nı bitirdi. Bölüm birincisi olarak.
Work and Travel sistemi ile ABD’ye gitti 11 Haziran’da.
Dönüş bileti 6 Eylül’e...
Ve şu anda New York’ta bir hastane odasında! Kurtarılmayı bekliyor. Hastaneden çıkarılmayı...
“Anneciğim, biliyorum, paramız yok, biraz masraf olacak ama hem dilimi geliştireceğim, hem de çalışarak o masrafı çıkartabileceğim dedi bana” diye anlatıyor S. K.’nın annesi S. K.
“Ben çalışmıyorum. Babası da işsiz. Buldukça, geçici işlerde çalışıyor. Sigortası yok. Benim de yok. Yeşil Kartlıyız . S’nin bir kardeşi daha var. Yani maddi durumumuz kötü. Ama ben okuyamadım. Evlatlarım okusun istedim ” diyor anne S .
Devam ediyor: “3 bin lira kredi çektik bankadan. 2 bin 350 lirasıyla uçak biletini aldık.”
Sonrası eş dosttan borç...
“Bin 200 dolar şirket aldı (Acenteyi kastediyor). 300 dolar pasaport, 140 dolar da vize için aldılar. 800 dolar da yine borç alıp verdim yanına.”
“Florida’da bir oyuncakçıda, helikopter maketleri satacaksın...” demişler S’ye. “Tamam” demiş, gitmiş.
Geçici olarak çalışmak için ihtiyacı olan sigorta numarasının çıkmasını beklerken, ilk 10 gün otelde kalmış. Parası bitmiş. Annesini aramış hemen.
Anne de acente yetkilisini... “Sigorta numarası çıkmış. İşe koyacaktınız, niye ilgilenmiyorsunuz?”
Yetkili durumu anlatmış, “S’nin İngilizcesi yetersiz. İşveren kabul etmiyor. İsterse dönüp gelsin, parasını da iade edelim”.
Anne anlatıyor:
“S kalmak istedi. Yeniden aradım acenteyi. Çocuk kalacak ama paramız yok dedim. Firma yetkilisi 275 dolar karşılığı Türk parası gönderdi bana. 45 TL havale ücretini de cebinden verip yolladım parayı S’ye. O arada, eşimin arkadaşının bir yeğeni vardı New York’ta. O’nu buldum. Durumu anlattım, yardım et dedim. Sağ olsun ilgilendi. Uçak biletini almış, New York’a getirtmiş. Bir eve yerleştirmiş. Kirasını da peşin ödemiş.”
Sonra...
S. K. iş aramaya başlamış. İlk deneme bir günde başarısızlıkla sonuçlanmış. Kazan yıkama işini başaramamış.
Ardından, bakmış, birçok Türk genci yapıyor, ehliyeti de var; Manhattan’da turistleri gezdiren, ‘çek çek’ (arkasına iki kişilik oturma yeri bağlı bisikletler) kullanmak için başvurmuş. Lisansının çıkmasını bekliyormuş.
Annesiyle konuşurken bunları anlatmış. Bir de midesinin ağrıdığını söylemiş.
“Oğlum, ılık süt iyi gelir, süt iç dedim” diyor anne S. K.
“Ertesi gün aramadı. Sonra, bir gün sonra, bizim saatle sabaha karşı 4’te telefon çaldı. S’nin annesiyle mi görüşüyoruz dediler. Evet dedim. Biz New York , bilmem ne hastanesinden arıyoruz, oğlunuz hastanede dediler. Gerisini duymadım bile. Bayılmışım. ”
Evdekiler kendine getirmiş S. K.’yı. Telefon tekrar çalmış.
“Bu defa S’di telefondaki. ‘Anne üzülme’ dedi. ‘Merak etme, iyiyim’ dedi. Ama ben nasıl iyi olayım? O gün konuştuğumuzda, ben süt iç deyince, süt almaya markete gitmiş. Meğer, midesi ağrıyınca ilaç almış o gün. S’nin bünyesi alerjiktir. Bazı ilaçlar alerji yapar. Ağrı kesici alerji yapmış. Sokakta düşüp bayılmış, hastaneye götürmüşler. Şimdi de hastane müsaade vermiyormuş çıkmasına. ”
“Mey çalar benim oğlum. Kavalın kısası... Çocukken mey çalıp, harçlığını çıkarırdı...” diye devam ediyor anne S. K. gözyaşları içinde.
“Yaşadıklarınızı yazacağım” diyorum.
Önce, “Yazmayın” diyor, “Eşe dosta ne deriz?”
Sonra ikna oluyor. “Peki” diyor, “Ama isimlerimizi vermeyin”.
“Tamam” diyorum. “Söz.”
“Söz veriyorsanız yazın. Yazın ki, okuyanlara da ders olsun...”
Bu arada, S. K .’yı ABD’ye yollayan acentenin yetkilisiyle de konuştum.
İyi niyetli bir yaklaşıma sahip. Ancak, K. ailesi ile ciddi bir iletişim sorunu yaşıyorlar ve sorun devam ediyor.
J1 Mağdurları
J1 , S. K. ve onun gibi yüzlerce mağdurun aldığı Amerikan vizesinin türü.
Dışişleri Bakanlığı geçen yıl YÖK ’e gönderdiği resmi yazıda, “Sadece New York ve Los Angeles Başkonsolosluklarımız’a yapılan şikayet başvurusu sayısı 120’nin üzerinde” diyor. Yazıda, Work and Travel sistemini istismar eden acentelerin isimleri bile var. Sektörün önde gelenleri, “Bu işi yapan 100 firma varsa, sadece 10’u doğru, düzgün ve dürüstçe çalışıyor, yüzde 90’ı maalesef işte böyle mağduriyetlere sebep oluyor ” diyor. New York Belediye Başkanı’nın Türk Danışmanı Erhan Yıldırım da aynı soruna dikkat çekiyor. Yıldırım, “Konuyla bizzat ilgilenen Başkonsolosumuz Mehmet Samsar ile birlikte S. K.’yı hastaneden çıkarmaya çalışıyoruz. Ama S.K. sadece bir örnek. Cebinde sadece 30-40 dolar ile sokakta kalan birçok Türk genci var ABD’de. J1 vizesiyle buraya gelecek olan öğrenciler lütfen iyi araştırsın ve çok dikkatli olsunlar ” diyor.