Şampiy10
Magazin
Gündem

Türkiye’nin İdlib alarmı

Üçüncü Dünya Savaşı Suriye’den mi çıkar?

Bu soru, Suriye’de kan akmaya başladığı günden beri farklı aşamalarda soruldu.

Bugün de aynı soru yine Suriye’nin bu defa İdlib merkezli gündemde.

Kritik randevu Cuma,Tahran’da

Cuma günü (7 Eylül 2018) Tahran’da kritik bir buluşma gerçekleşecek.

Türkiye İran Rusya üçlü zirvesine bu defa İran ev sahipliği yapacak.

Tayyip Erdoğan, Hasan Ruhani ve Vladimir Putin, Suriye gündemiyle bir kez daha aynı masada buluşacak. Cuma günkü üçlü zirvede Suriye dosyasının en sıcak başlığıysa İdlib olacak.

Ankara’ya göre İdlib bir dinamit

Türkiye, uluslar arası muhataplarına İdlib ’in en kritik bölge olduğunu söylüyor .

Ankara, İdlib için ‘dinamit’ benzetmesini yapıyor. Patlamaması gereken bir dinamit… Patlarsa, çok büyük hasar yaratacak bir dinamit.

Hatta, Üçüncü Dünya Savaşı’nın bile fitilini ateşleyebilecek kadar tehlikeli bir dinamit.

Üç milyondan fazla sivilin yaşadığı İdlib’de farklı terörist gruplar, kentsel alanda yani meskun mahalde konuşlanmış durumda.

Türkiye, bu durumdaki bir merkeze yapılacak bir müdahalenin, Suriye’de bugüne kadar elde edilmiş tüm kazanımları ortadan kaldıracağı görüşünde.

Ankara hem Rusya’ya hem de ABD’ye şunları en net şekilde söylüyor:

- İdlib’deki mevcut durum ve yapı herhangi bir askeri harekâtı kaldırmaz.

- Olası bir İdlib operasyonu bölgeyi bir ateş topuna çevirir.

- Bu kente yapılacak sert bir askeri müdahale, Üçüncü Dünya Savaşı’nın bile önünü açabilir.

Peki ne yapılabilir?

Ankara, İ dlib’e yapılacak bir operasyonun, Türkiye’nin tüm kazanımları nı da ortadan kaldıracağı tespitini yapıyor.

Türkiye, böyle bir durumda Fırat Kalkanı ve El Bab operasyon larıyla temizlenen ve risklerden arındırılan tüm alanlar ın tekrar tehlikeye gireceğini, Afrin’deki normalleşmenin de ortadan kalkacağını değerlendiriyor.

İdlib, Türkiye s ınırı na yakın çok büyük bir tehlike nin adı şu anda.

Ankara’nın önerisi, İdlib’deki terör gruplarını bölgeden çıkmaya ikna etmek. En azından bu yönde çaba sarf edilecek süreci başlatmak.

Türkiye, bu girişimin başarısız olması yani terörist gruplar ın kenti terk etmeye ikna olmaması hâlinde bile harcanacak enerji ve zamanın boşa gitmeyeceğini düşünüyor.

Ankara’ya göre, bu süre içinde sahada fizibilite çalışması ve bölgede durum tespiti yapılmış olur, bu da gerektiğinde nokta operasyonlar yapılmasına imkân sağlar.

Diplomasi ve güvenlik kulislerinde, Türkiye’nin İdlib hakkındaki bu tespit, değerlendirme ve önerilerini Rusya’ya ilettiği ve Moskova’dan, Esad yönetiminin de bölgeye müdahale etme fikrinden vazgeçirilmesini istediği konuşuluyor.

***

Türkiye Rusya İran üçgeninde konuyla ilgili yetkililer görüşmeye devam ediyorlar. Temaslar, Cuma günü Tahran’da üç ülke liderinin bir araya geleceği zirveye kadar da sürecek.

Ankara, İdlib konusunda alarm veriyor. Neredeyse kırmızı alarm…

Gelinen noktadaki tehlikenin boyutlarını Moskova üzerinden Şam’a da iletiyor, diplomatik ve askeri kanallar üzerinden ABD’ye de.

Bölgedeki durum anlık olarak takip ediliyor. İdlib raporları her gün güncelleniyor ve şimdi Cuma günü Tahran’da oturulacak masadan çıkacak sonuçlar bekleniyor.

Yazının devamı...

S-400’ler bahane, tek sorun Trump!

İsrail ve Norveç’in hem F-35’lerinin hem S-400’lerinin olduğuna dikkat çeken İsmail Demir: ‘Plana uygun devam ediyoruz. Alt düzeyde her şey yoluda. Mattis de destekliyor. Konu, Trump’ın tavrından ibaret’

ABD-Türkiye ilişkilerindeki gergin gündemin en önemli başlıklarından biri F-35 savaş uçağı projesiyle ilgili tartışmalar.

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir ile önceki akşam 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu’nda bu konunun ayrıntılarını konuştuk.

İşte Demir’in ağzından mevcut duruma ve teknik detaylara ilişkin aydınlatıcı bilgiler...

‘Dost düşman sistemi’ garantisi

ABD Başkanı Donald Trump, F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye teslim sürecini geçici olarak durdurulmasına onay verdi.

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, ABD’nin bu karara ‘Türkiye’nin Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın alması’nı gerekçe göstermesinin bir bahane olduğunu iki örnekle anlattı:

- S-400’lerin 600 kilometre menzili var. Amerikalılar, sinyallerin F- 35’lerin en önemli özelliği olan radar görünmezliği konusunda endişe ediyorlar. İyi ama bakın İsrail’de F-35 uçuyor. Suriye’de S-400 var. Aynı şekilde Norveç’te F-35’ler uçuyor, hemen karşısında Rusya var. Yani bu bizim karşımıza çıkarılan bir bahane.

Ayrıca, ‘dost düşman tanıma sistemi’ konusunda da biz garanti veriyoruz. Bunu Ruslarla da konuştuk, Amerikalılarla da. ‘Dost düşman tanıma sistemi’ni bir kendimiz yapacağız. Rusya ya da bir başkasıyla paylaşılmaz bu sistem. Bu milli bir mesele. Milli bir güvenlik meselesi ve kimseyle paylaşılmaz. Böyle bir durum söz konusu olmaz. Yani ABD’nin kaygılanması yersiz. Onların kaygısı olsun ya da olmasın bu bizim açımızdan zaten bir ön şart. Ruslar da biliyor. S-400 alımındaki ön şartlarımızdan biri bu gizlilik.

Plana uygun çalışmaya devam

Savunma Sanayii Başkanı Demir, yaşanan tartışmaların süreci olumsuz etkilemesine izin vermediklerini söyledi ve şu önemli bilgileri paylaştı:

Biz üretimimizi de, uçak alım sürecini de baştan yapılan plana sadık şekilde yürütüyoruz. Ödemelerimizi zamanında yapıyoruz. Bakın haftaya bir ödememiz daha var mesela. Şu ana kadar 800 milyon Dolar’ın üzerinde ödemeyi, taahhüt ettiğimiz şekilde ve takvime uygun olarak yaptık. Bu sadece uçak alımı değil. Ortaklık payları da var içinde.

Pilotlarımız eğitimlerine devam ediyorlar. Biz burada, Malatya’da üs inşaatına yine takvime uygun şekilde devam ediyoruz. Yani her aşamada, hiçbir sorun yokmuşçasına devam ediyoruz.

Alt düzeydeki ilişkiler gayet iyi. Teknik kadrolar arasında hiçbir sorun yok. Her şey planlandığı şekilde yürüyor. Hatta daha üst seviyede de... Mesela ABD Savunma Bakanı Mattis de Türkiye’nin F-35 projesiyle ilgili olumlu görüşe sahip. Destekliyor.

- Biz zaten Amerikalı dostlarımıza “Gelin, birlikte çalışalım” diyoruz. Türkiye, NATO ittifakı içinde müttefiklerini rahat ettirmeye hazır. Bu noktada endişelerini gidermeye, kafalarındaki soru işaretlerini silmeye hazır olduğumuzu her vesileyle söylüyoruz.

Sonuç olarak gelinen noktada konu Trump’ın tavrından ibaret.

Yazının devamı...

AB yolundaki güncel sorunlar

Ankara, Avrupa Birliği (AB) mesaisine yeniden hız veriyor.

Başkentte dün önemli bir toplantı vardı. Reform Eylem Grubu, üç yıl aranın ardından ilk kez toplandı dün.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ev sahipliğinde, Adalet, İçişleri, Hazine ve Maliye Bakanlarıyla TBMM’den Dışişleri ve AB Uyum Komisyonu başkanları bir araya geldi.

Bu önemli toplantı öncesi, masadaki isimlerden, TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı Kasım Gülpınar ile mevcut sorunları ve yeni dönemi konuştuk.

Darbe girişimi sürece de darbe vurdu

İşte Gülpınar’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

- Bu süreci ikiye ayırmak lâzım. İlişkiler, 15 Temmuz darbe girişiminden önce de iyi değildi ama darbeden sonra bizim bu süreç de tamamen darbe aldı. Artık bizim tam üyelik hedefinden uzaklaştığımızı nerdeyse her yerde telaffuz ediyorlar. İmtiyazlı ortaklık en iyi şey onların gözünde.

- Eskiden hiç olmazsa tam üyelik hedefi üzerinden konuşuyorduk fakat bu darbe girişiminden sonra onlara bir fırsat doğmuş gibi bunu aleyhimizde bu şekilde kullanmaya başladılar. Biz tabii geri adım atmıyoruz fakat onlar ısrarla bunu vurgulamaya devam ediyorlar. Görünen o ki, devam da edecekler.

ABD ile gerginlik AB ile ilişkilere nasıl yansır?

- ABD ile ilişkilerde yaşanan sürecin AB ile ilişkilerimize olumlu bir tesiri olacak gibi görünüyor. Sonuçta ABD karşısında AB ile asgari müşterekte birleşiyoruz. Trump’ın Amerikası onların da çok da rahat olduğu bir ortam yaratmıyor. Burada en azından bu konuda işbirliği yapılabilecek bir çıkış noktası olabilir çünkü belki bu olmasaydı belki yine eski durum aynı şekilde devam edecekti.

AB yeni sisteme önyargılı

- Avrupalı muhataplarımız Türkiye’nin geçtiği yeni sitemi eleştiriyor. Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçmemizden sonra ilişkiler daha da gerilemeye başladı. Bize, “Bu sistemle tam üyeliği düşünmeyin” tarzında ifadeleri oluyor. Öyle bir ön yargıları oluşmuş durumda. Sistemi iyi anlatmak lâzım. Bunu bizim karşımıza yeni bir argüman olarak koyuyorlar. Bu konunun üzerinde özellikle durmamız, yeni yönetim sistemimize dair endişeleri bertaraf etmek için çalışmamız lâzım.

- Darbe girişiminden sonra OHAL uygulamasını çok eleştiriyorlardı. Açığa alınanları, işten çıkarmaları vs sürekli gündeme getiriyorlardı. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu da yavaş da olsa çalıyor ve bunun olumlu sonuçlarını biz görüyoruz. Bu komisyonun kararları tabii ki bizim için çok olumlu. Onların argümanlarına karşı kendimizi savunmak, eleştirilerine cevap vermek açısından olumlu gelişmeler.

Dost eli karşılığını bulur

- Biz bu süreçten kopmadığımızı, Avrupa Birliği’nin stratejik hedefimiz olduğunu hep söylüyorduk tabii ama bu darbe girişiminden sonra iş çok farklı bir noktaya geldi. Onların söylemleri, tavır ve tutumları, bizim içeride kendi iç sorunlarımızla uğraşmamız vs mesafeyi çok açtı. Sanki bu iş bitti gibi bir hava doğdu. Ama şimdi geldiğimiz nokta tabii ki memnuniyet verici. Biz en baştan beri AB ile ilişkilerin kötü olmasının kimseye faydası olmadığını söylüyoruz. Onlar bazı gerçekleri görecek, biz bazı şeyleri anlatacağız, anlatmak zorundayız.

- İç kamuoyunda da, özellikle 15 Temmuz’dan sonraki tavırları sebebiyle, haklı olarak batıya karşı bir antipati oluştu. Ama Türkiye bunu çabuk bertaraf eder. Sonuçta bu bir dost eli uzatıldığı zaman Türkiye artık geçmiş defterleri açmadan yoluna devam edebilir. Yeter ki o el uzatılsın. İlk adım atıldığında biz üç adım, beş adım atarız bunda hiçbir sıkıntı olmaz.

Yazının devamı...

Metin Temel’e rütbesini kim takacak?

Aldığım bilgiye göre, başlıktaki sorunun yanıtı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan değil, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar.

***

Dün öğleden sonra Ankara gündemine düşen haberde orgeneralliğe terfi eden İsmail Metin Temel’in rütbesini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın takacağı bilgisi yer alıyordu.

Haber şöyleydi:

“Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararıyla orgeneralliğe terfi eden 2’nci Ordu Komutanı İsmail Metin Temel ve oramiralliğe yükselen Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbal’a rütbelerini, yarın (bugün) düzenlenecek törenle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan takacak.”

Çoğu yayın organı aynen kullandı bu haberi.

Muhtemelen bugünkü gazetelerin çoğunda da yer alacak aynı haber.

Ancak dün akşam saatleri itibariyle bu haber gerçeği yansıtmıyordu.

Apolet sökme polemiğine konu olan komutan

2’nci Ordu Komutanı olarak önce Fırat Kalkanı, ardından da Zeytin Dalı harekatlarını sevk ve idare eden İsmail Metin Temel, 24 Haziran seçim kampanyasında yaşanan ‘apolet sökme’ tartışmasının konusu olmuştu .

Temel’in, 31 Mayıs 2018 tarihinde Malatya’daki iftar programında Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını alkışladığı anların görüntüleri objektiflere yansımıştı.

Erdoğan konuşmasının o bölümünde, seçim yarışındaki rakibi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi eleştiriyordu.

İnce de bu duruma çok sert tepki göstermiş ve Cumhurbaşkanı seçilmesi hâlinde Metin Temel’i emekliye sevk edeceğini söyleyip şu ifadeleri kullanmıştı:

“Türk ordusunun generali misin, Ak Parti’nin il başkanı mısın? Herkes haddini bilecek, herkes kurallara uyacak. Herkes anayasaya, yasaya uyacak. Bir general öyle bir şey yapamaz. Onun apoletlerini sökeceğim” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan’ın yanıtı

İnce’nin “Apoletlerini sökeceğim” sözlerine, Tayyip Erdoğan, 2 Haziran 2018 tarihinde düzenlediği Konya mitinginde şöyle cevap vermişti:

“ Bizim Metin Temel Paşamızla terörle mücadeleden, Zeytin Dalı Harekatı’ndan gelen yakın da bir hukukumuz var. Muharrem İnce, millet sana Metin Temel Paşa’nın apoletlerini sökecek fırsatı hiçbir zaman vermez ama seni sandığa öyle bir gömer ki, çok hevesli olduğun CHP Genel Başkanlığı yarışına katılacak yüzün dahi kalmaz. ”

Seçim meydanlarında yaşanan bu polemiğin ardından, 2 Ağustos 2018’de yapılan YAŞ toplantısında alınan kararla Metin Temel, orgeneral rütbesine terfi ettirildi.

Rütbe töreni bugün

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) komuta kademesinde, en üst rütbeye yükselen iki general var bu sene.

İlki, orgeneralliğe terfi eden Metin Temel, diğeri de oramiral rütbesine çıkartılan Deniz Kuvvetleri Komutanı Adnan Özbal.

Bu iki komutan için bugün saat 16.00’da Genelkurmay Karargâhı’nda rütbe takma töreni düzenlenecek.

Cumhurbaşkanı’nın katılması öngörülmeyen törende Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile birlikte Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yer alacak.

Aldığım bilgiye göre, İsmail Metin Temel’e orgeneral rütbesini Bakan Akar takacak.

Dün bu yazının kaleme alındığı saat 18.30 itibariyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın taslak programında, Genelkurmay Karargâhı’ndaki o törene katılım yer almıyordu.

Erdoğan’ın günlük programları genellikle gece geç saatlerde son hâlini alıyor. Program kesinleştiğinde aksi yönde bir değişiklik olmazsa ki olacağına pek ihtimâl verilmiyor - Erdoğan bugün Ak Parti MYK toplantısına başkanlık edecek.

Yazının devamı...

Erdoğan kaldığı yerden devam

Önce seçim kampanyası, ardından 24 Haziran seçimi, sonrasında hükümetin kurulması, döviz kurları üzerinden yaşanan ekonomik kriz mesaisi, Ak Parti kongresi, parti yönetimin yeniden oluşturulması ve nihayet bayram tatili derken; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yurt dışı resmi ziyaretlerine uzunca bir süredir ara verdi.

Erdoğan Perşembe akşamı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna ev sahipliği yapacak ve Eylül başı itibariyle de dış gezilerine yeniden başlayacak.

***

Eylül’ün hemen başında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk durağı Kırgızistan olacak.

İkili temasların yanı sıra, Erdoğan Bişkek’te, hem Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Zirvesi’ne katılacak hem de Dünya Göçebe Oyunları’nın üçüncüsüne.

***

7 Eylül’deyse İran’a gidecek Cumhurbaşkanı.

Türkiye, Rusya ve İran yine Suriye gündemiyle, bu defa İran’da aynı masada buluşacak.

Tayyip Erdoğan, Vladimir Putin ve Hasan Ruhani’nin buluşacağı üçlü zirvede, hem öncelikli olarak - İdlib dosyasının detayları konuşulacak hem de ABD ile ilişkilerde gelinen nokta.

***

Erdoğan’ın Eylül ayı içindeki üçüncü seyahati ABD’nin New York kentine olacak. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul çalışmalarına katılacak olan Erdoğan burada bir de konuşma yapacak.

Cumhurbaşkanı’nın New York’ta ABD Başkanı Trump ile görüşüp görüşmeyeceğiyse henüz bilinmiyor. Bu sorunun yanıtı, iki ülke ve iki lider arasındaki ilişkilerde devam eden gerginliğin o tarihlere (Eylül’ün üçüncü haftasına) kadar nasıl şekilleneceğine bağlı.

***

Ve Eylül sonundaki önemli ziyaret…

Erdoğan, 28 -29 Eylül tarihlerinde Almanya’ya gidecek.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu resmi gezisinde Alman mevkidaşı Frank Walter Steinmeier ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir araya gelecek.

Dört yıllık aranın ardından gerçekleşecek olan bu ziyaret hem iki ülke arasında sıkıntı yaratan konuların çözümü hem de Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri açısından büyük önem taşıyor.

Kör olası çöpçüler değil, böyle tatilciler

Yazının devamı...

Dolar da tatile çıktı mı?

Başlıktaki soruyu, ODTÜ İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Can Pamir’e sordum dün.

Piyasaların kapalı olacağı uzun bayram tatilinde, döviz kuru spekülasyonu yoluyla ekonomiye yeni bir saldırı olur mu?

27 Ağustos Pazartesi sabahı piyasalar nasıl açılır?

Yakın ve orta vadede Dolar kuru ne olur?

***

İşte Dr. Pamir’in bu sorulara verdiği cevaplar ve öngörüleri:

- Bayramda şöyle bir risk var tabii… Bizim piyasalar kapalı ama yurt dışı piyasalar açık. Bu da demek oluyor ki, olası bir sıkıntıda, Türkiye’den bir müdahalede bulunma şansımız yok. Ne Merkez Bankası, ne bizim bankalarımız, ne başka kaynaklarımız açısından böyle bir imkânımız var. Dolayısıyla, Türk Lirası’ndaki likiditenin az olduğu ve bu nedenle spekülasyona daha fazla açık olduğumuz bir zaman dilimi. Bizde piyasalar kapalı ama dünya piyasalarında 24 saat kapanmıyor Forex piyasaları. Dolayısıyla böyle bir riskimiz var ama bunu öyle çok fazla istismar edeceklerini zannetmiyorum çünkü eğer öyle bir şey yaparlarsa açılışta çok ters bir reaksiyonla karşılaşıp gerçek fiyata dönme riski var her zaman. Tabii bu çok yüklü bir cevap olur.

- Dolar bugün (dün) 6.10 civarında açıldı. Benim beklentim bunu, önümüzdeki üç – dört gün içinde, kademeli olarak bir miktar daha yukarıya çekecekleri yönünde. Ama yine öyle 7.10’lar seviyesi gibi bir yerler olacağını zannetmiyorum. 6.20 – 6.25’lerden söz ediyorum. Belki biraz daha üstü. Zaten şu andaki fiyatlamalarla oralar da mümkün görünüyor.

- Tabii şöyle bir durum da var… Her ne kadar – az önce söylediğim gibi – biz piyasaya müdahale edemesek de, Türk oyuncuların da yurt dışındaki finansal kuruluşlar üzerinden işlem yapma imkânı var. Yani koyarsınız 1 milyon Doları, 100 milyon Dolara, hatta 400 milyon Dolar’a kadar işlem yaparsınız. Dolayısıyla öyle ciddi bir operasyon yapmaları çok kolay değil.

- Benim nihai yorumumu soracak olursanız; kur, bayram sonunda buranın daha üstüne gelecek ve maalesef önümüzdeki dönemde de daha yukarıya doğru gidecek. Kurun daha aşağıya, mesela 5 Lira seviyelerine düşebilmesi ancak örneğin bir IMF anlaşması gibi bir yolla mümkün olabilir.

- Şu ana kadar alınan önlemler maalesef yeterli değil. Zaten elimizde çok fazla enstrüman yok. Olanlar da yapılabilecekler yapıldı ama biraz fazla geç kalındı bu önlemleri almakta.

***

Özetle, evet Dolar da tatile çıktı demek mümkün. Kontrollü, daha doğrusu mütereddit bir tatil olsa da…

Ama belli ki tatil dönüşü, hikaye kaldığı yerden devam edecek.

***

Bayram

Dertsiz – tasasız, kavgasız – gürültüsüz, çatışmasız – patlamasız; şöyle sakin, huzurlu, sağlıklı, yüzlerimizin güldüğü bir bayram dileğiyle…

Gönlünüze göre bayramlar olsun.

Yazının devamı...

Yeni kadronun ilk sınavı yerel seçim

Ankara’nın yarısı boşalmıştı dün sabah saatlerinde...

İmkânı olan başkentliler dokuz günlük bayram tatili için şehirden ayrılmış ya da ayrılmaktaydı.

Ulus semtindeyse binlerce insan vardı. Yurdun farklı köşelerinden gelen Ak Partililer...

İktidar partisinin 6’ncı Olağan Büyük Kongresi için gelenler Ankara Spor Salonu’nun çevresindeydi. Büyük çoğunluğu da Gençlik Parkı’nda...

***

Ve salon...

Tribünlerindeki coşkulu kalabalık Erdoğan’a şu zor ve yorucu dönemde bir moral aşısı niteliğindeydi.

Yarışlı bir kongre değildi dün Ankara’da toplanan. Tek genel başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Ve onun hazırladığı tek MKYK listesi vardı.

Erdoğan uzun süre önce teşhisi koymuş, parti kadrolarında, bazılarında metal yorgunluğu olduğunu söylemişti. O günden bu yana da, metal yorgunluğu gördüğü bazı isimleri koltuklarından kaldırmıştı.

Büyük kongrede dün yapılan seçimle parti yönetimi büyük oranda değişti. Kadro yenilenmesi böylece tamamlanmış oldu.

Detaylarını VATAN’ın haber sayfalarında bulabileceğiniz bu yeni kadronun önündeki ilk önemli sınav yedi ay sonraki yerel seçimler.

***

Tayyip Erdoğan, partisinin 50 kişilik Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun (MKYK) büyük kısmını (42’si) milletvekillerinden oluşturdu ama listede kabineden hiç kimseye yer vermedi.

Cumhurbaşkanı böylece, yeni yönetim sisteminde partiyle ‘yasama’yı yakınlaştırırken, ‘yürütme’yi tamamen ayırmış oldu. Bu arada MKYK’da geçmiş dönemden 10 eski bakan da kendine yer buldu.

***

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kongre konuşmasından öne çıkan başlıklar da yine haberlerimizde yer alıyor. O yüzden konuşmanın ayrıntılarına da girmiyor ve son bir notla noktayı koyuyorum.

Kongrede öne çıkan şarkı, “Dönmem Geri Senin Yolundan” oldu.

Erdoğan’ın gelişinden önce birkaç kez salondaki dev ekrana sözleri yansıtılarak çalındı bu parça. Partililere bir tür karaoke yaptırıldı yani. Tribünler, ekrandan sözlerini okuyarak eşlik etti şarkıya.

Genel Başkan’ın, eşi Emine Erdoğan ile birlikte salona girişinde de bu parça çalındı.

Şarkının nakarat kısmı şöyleydi:

“ Zor olsa da ah zor olsa da, dağlar duman kar kış olsa da, yolun sonu bir sır olsa da dönmem geri senin yolundan.“

"DÖNMEM GERİ SENİN YOLUNDAN" ŞARKISINI DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZI

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.