“Ödülü iade et” demek ‘antisemitizm’dir
- İsrail’in uyguladığı Gazze ablukasının hukuki zemini de yok, ahlaki zemini de.
- Palmer Komisyonu’nun raporunun içine gizlenmiş kodlar önemli.
- Seyrüsefer serbestisini garantiye almak Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi savaş gemisi göndermek demek değil.
- Kılıçdaroğlu’nun sorunu, eksik bilgi sonucu eksik algılama üzerine radikal yorum.
- “Ödülü iade et” demek, ‘antisemitizm’dir.
- Bizim derdimiz ne İsrail devleti ile, ne İsrail halkıyla. Sorunumuz, İsrail hükümetinin saldırganlığı.
Bunlar, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in ‘sıcak gündem’e ilişkin açıklamalarının satır başları.
İktidar partisinin ‘Dış İlişkiler’ Başkanı da olan Çelik ile yola çıkmadan hemen önce konuştuk. Ömer Çelik, her zamanki gibi, Mısır seyahatinde de Başbakan Erdoğan’ın yanında.
Abluka hukuki de değil, ahlaki de
Ömer Çelik’in yaşanan ‘gergin gündem’e dair dikkat çektiği ilk konu, bizatihi Gazze ablukası.
Çelik, “İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ablukayı meşru kılan ne bir karar var, ne de bir teamül. Yani bu ablukanın hukuki olarak da zemini yok, ahlaki olarak da zemini yok. İsrail hükümeti kendince İngiltere’nin geçmişteki bir uygulamasından söz ediyor ama ablukayı geçerli kılacak, dünya kamuoyunun önüne koyabildikleri makul bir örnek yok” dedi.
Raporun gizli kodları
Ömer Çelik ile Palmer Komisyonu’nun ‘Mavi Marmara raporu’nu da konuştuk.
“Bu rapor, Gazze ablukasını meşrulaştırıyor” diyen Çelik şunları söyledi:
“Ama ablukayı meşrulaştırmanın da ötesinde raporun içine gizlenen çok önemli bir takım kodlar var. Rapor aynı zamanda Gazze ablukasını devam ettirmek için İsrail’in yapabileceği müdahaleleri de meşrulaştırıyor. Bu, Akdeniz’i bir ‘İsrail gölü’ne çevrimek anlamına gelir ki hem çok tehlikeli hem de kabul edilemez olan budur.”
- Sayın Çelik, bu noktayı biraz daha açalım...
- Şöyle... İsrail, bu rapordan aldığı cesaret ile “Abluka madem ki meşru, Gazze’ye yönelen yardım gemilerine, kendi karasularıma ulaşmadan müdahale ederim” demek hakkını kendinde görecek, görebilir. Örnek vermek gerekirse... Mesela, İspanya veya İtalya’dan bir yardım gemisi demir alsa, gemi bu ülkenin karasularından çıktığı anda, İsrail’in müdahalesiyle karşılaşabilir.
Seyrüsefer serbestisi
Ömer Çelik’e göre İsrail, şüphelendiği her gemiye, Akdeniz’in uluslararası sularında müdahale etmeye kalkışabilir.
İsrail’in Akdeniz’i kendi gölü gibi görmesinin seyrüsefer serbestisini ortadan kaldıracağını vurgulayan Ömer Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böyle bir durumda, seyrüsefer serbestisi kalmaz. Üstelik buna bir de neo-conların ‘önleyici güvenlik doktrini’ni de eklerseniz durum daha da tehlikeli ve kabul edilemez bir hal alacaktır. İşte bu yüzden, Türkiye olarak biz seyrüsefer serbestisini güvence altına almak durumundayız. Ve bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun anladığı gibi Gazze’ye savaş gemisi göndermek demek değil.”
CHP eksik bilgiyle radikal yorum yapıyor
Bu sözleri üzerine, ana muhalefetin İsrail gündemindeki çıkışlarını sordum Ömer Çelik’e.
Çelik, “Cevap verecek, eleştirecek bir derinlik, bir ciddiyet göremiyorum Kılıçdaroğlu’nun sözlerinde” diye başladı ve devam etti:
“Kendisini kim, nasıl bilgilendiriliyor bilemiyorum ama Kılıçdaroğlu’nun sorunu, bir konunun detaylarını tam olarak bilmeden, eksik bilgi ve eksik algılama ile radikal yorumlar yapmak.”
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ‘antisemitizm’
Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı’nın “Başbakan İsrail’den aldığı ödülü iade etsin” şeklindeki yaklaşımına da tepki gösterdi:
“Sayın Başbakan bu ödülü İsrail hükümetinden almadı ki. Kılıçdaroğlu bunu bile karıştırıyor. Üstün cesaret ödülünü veren, Anti Defamation League (ADL) yani Türkçesi Ayrımcılığa Karşı Birlik. Bir Musevi sivil toplum kuruluşu... Böyle bir ödülünün iadesini istemek başlı başına ‘antisemitizm’dir. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ‘antisemitizm’.
Sorun İsrail hükümeti
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kurmay heyetindeki önemli beyinlerden biri olan Ömer Çelik’in, görüşmenin sonunda söyledikleri de dikkate değer:
“Bakın, biz İsrail devletinin meşruiyetini tartışmıyoruz. İsrail halkının dostluğunu da tartışmıyoruz. Sorun İsrail hükümetinin saldırganlıkları ve biz işte buna karşı duruyoruz. Kılıçdaroğlu işte bu ayrımın bile farkında değil.”