Ortak geleceğimiz Avrupa... mı gerçekten?
"Avusturya’da koalisyon hükümeti Muhafazakâr Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile sağ popülist Avusturya Özgürlükçü Partisi (FPÖ) arasında kuruldu.
31 yaşındaki Sebastian Kurz’u Başbakanlık koltuğuna taşıyan yeni hükümetin programında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) katılmasına Viyana’nın izin vermeyeceği yönünde bir taahhüt yer alıyor. Programda ayrıca Türkiye ile üyelik müzakerelerine son verilmesini sağlamak için müttefikler aranacağı belirtiliyor.”
Bu cümleler Deutche Welle’nin iki gün önceki haberinden...
Viyana bir kez daha Haider’in ruhunu kutsuyor
Şimdi size yine Deutche Welle’nin - ancak bu defa - yaklaşık 12 sene öncesinden bir haberini daha aktaracağım. Tarih 7 Mart 2006...
“Avusturya’daki aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Türkiye’nin AB üyeliğine k arşı referandum yapılması için ‘Avusturya Özgür kalsın’ sloganıyla bir kampanya başlattı. Parti, 13 Mart’a kadar bir hafta sürecek kampanya boyunca Türkiye’nin Avrupa Birl iği üyeliğine karşı imza toplay acak.
Jörg Haider’den sonra Heinz-Christian Strache liderliğindeki Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), Türkiye’nin AB üyeliğine karşı başlattığı kampanyasında kullandığı poster ve broşü rlerde ‘Avrupa çılgınlığına son’ ve Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı sloganlar tercih ediliyor.
Neredeyse 12 yıla yakın vakit geçmiş bu haberin üzerinden. Bunca zaman sonra, yine Avusturya ve işte durum bu.
12 yıl aradan sonra, adeta Haider’in ruhunu kutsayan bir siyasi anlayış hakim şimdi yeniden Avusturya’ya.
Viyana’da kurulan yeni hükümetin programında ‘Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkma’ ve Ankara ile müzakerelere son verilmesi yönünde birlik içinden müttefik arayışı’ kararları yer alıyor.
Yarın Paris’te bunları konuşacağız
Avusturya son örnek...
AB’nin önde gelen birçok başkentinin nabzı da benzer atıyor son yıllarda.
İslam karşıtı ve yabancı düşmanı söylemlerle prim yapan faşizan siyaset, Avrupa’da geçer akçe vaziyette. Bu durum, Avrupa’yı Avrupa yapan değerlerle çok açık şekilde çelişiyor ama gerçek bu maalesef.
İşte bu ortamda; Türkiye’den bir grup gazeteci, bugün Fransa’ya gidiyoruz.
Paris’te, ‘Türkiye AB Sivil Toplum Buluşmaları’ kapsamında ‘Ortak Geleceğimiz Avrupa’ başlıklı toplantıya katılacağız.
Fransız meslektaşlarımızla bir masanın etrafında buluşup görüşlerimizi paylaşacağız.
“Ortak Geleceğimiz Avrupa”...
Oturumun başlığı bu.
An itibariyle sadece şunu söylemek bile yeterli geliyor bana:
“Bizim için öyle de... Avrupa, sizin için de gerçekten ‘ortak geleceğimiz’ mi? Türkiye ile ortak bir geleceği gerçekten istiyor musunuz? Ama gerçekten. Samimi olarak...”