Öykü mü, roman mı?
.
Kanadalı yazar Alice Munro’nun bu seneki Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanması, son yıllarda tartışılıp duran ‘Öykünün neden bir işlevi yok?’ sorusuna güzel bir yanıt oldu. Nobel ödülünü bir öykü yazarının alması belki dünyada dönüp duran bu tuhaf soruyu bir süre alıkoyar da gerçekte tartışılması gerekenin edebiyat olduğunu hep birlikte hatırlarız!
Munro’yu okurken, tıpkı diğer iyi öykücüleri okurken duyduğunuz bir lezzet dolaşır ruhunuzda. İyi bir edebiyat metni karşısında bedeninizin ve ruhunuzun verdiği tepkidir bu. Ona kilitlenirsiniz. Hatta bir aşamadan sonra ona kendinizi bırakırsınız. O sizi alır ve götürür. Bilirsiniz ki yola çıktığınız yer asla vardığınız yer olmayacaktır. İyi metinler bunu yapar insana. Sizi değiştirir. Koşul ise bellidir: Onunla tanışmaya yelteniyorsanız değişmeyi de göze alacaksınız. Çehov metinleri, bu ‘dolaşım’a belki de bu anlamda verilebilecek en güzel örneklerden biridir. Zaten Munro’nun edebiyatı da Çehov’a bakar, kısaca iyi edebiyata.
İyi edebiyat!
İyi edebiyat sizi değiştirendir. Kısacası muazzam bir serüvendir. İster öykü, ister roman olsun bu böyledir, değişmez. Kimileri, son yıllarda kastedilenin ‘okunmayan metinler’ anlamına geldiğini ileri sürse de buna paye vermemek faydalıdır. İyi edebiyat dediğimiz, insanı insana anlatandır. Ve böylesi metinlerin etrafındaki hale de ‘elitizm’ falan değil ‘yaşamdır’, sadece yaşam ve yaşamın katmanlılığı.
Munro’nun edebiyatında da bunu yakalarsınız. ‘Allah’ın Kanadalı yazarı’ demez, bu kadının anlattıklarında gezinenlerin aslında tanıdığınız insanlar ve duygular olduğunu fark edersiniz. Ancak göze almanız gereken şu hususu da atlamamanız gerekir: Sizi katmanların arasına sokacaktır bu metinler; kimi kez kaybolacak, kimi kezse tutunacak bir dal bile bulamayacaksınızdır. İyi haberse şudur: Ancak böylelikle iyi bir edebiyat okuru olabilirsiniz!
Pek çok öykü kitabının (ve evet bir romanın da!) yazarı olan Alice Munro’nun dilimize çevrilen kitapları arasında Bazı Kadınlar’ı (Can Yayınları) öncelikle okuma listenize almanızı öneririm. Hemen hemen tüm kahramanları kadınlardan oluşur bu kitabın. Ve kitaptaki bu kadınların neredeyse tümü genel geçer algıları reddeden ve onlara çizilen, öngörülen dünyaları kabul etmeyen kadınlar, güzel ve cesur kadınlardır...
Hemen ardından da yine Can Yayınları’ndan çıkan Çocuklar Kalıyor’u okuyun derim. Oradaki taşra ikiyüzlülüğünü gördüğünüzde Kanada’nın çok da uzakta olmadığını bir kez daha keşfedeceksiniz!
Alice Munro’nun Nobel ödülünü kazanması, sadece iyi edebiyatın değil, öyküye ve kadın kalemine verilen değerin de dünya çapındaki onaylanışı oldu. İyi oldu, iyi.