Berfo Ana’nın sonsuzluğu
Bir anne düşünün. Tam 33 yıldır oğlunun kemiklerini arıyordu. Onun 33 yıl boyunca aradığı kemikler Türkiye’nin atlattığı ya da atlatamadığı badireleri gözler önüne sermesi anlamında da çok kıymetliydi.
12 Eylül’de evden alınan ve bir daha geri dönmeyen oğlu Cemil Kırbayır için yarım asra yakın mücadele etti bu kadın. Onun mücadelesi Türkiye’de faili meçhul cinayetlerin aydınlığa çıkartılması için bir umut, bir mihenk taşı oldu.
Umut oldu olmasına ama devamını görmeye ömrü yetmedi Berfo Ana’nın; aramızdan ayrıldı.
Ayrılışı, evladının kemiklerini bulamadan sonsuzluğa uzanan sağlam bir iradenin de adı oldu.
Başta Kırbayır Ailesi ve Cumartesi Anneleri olmak üzere, bu ülkede adaletin bir gün bütün yaşayanlar ve yaşanmışlıklar için tuz değil merhem olacağına inanan herkesin başı sağolsun.
O gencecik insanlara demokrasi borcumuz var
Hiç tesadüf değil: Berfo Ana’yla birlikte evlatlarının kemiklerini arayanların izi, bizleri askeri darbeler ve bu darbeler aracılığıyla ülkede medet umulan sözde barış ortamlarına kadar taşıyor.
O sözde ‘barış’ ortamı uğruna bu ülkede ne kadar çok genç insanın heba edildiğini, yaşamlarına son verildiğini hatırda tutmamız, bugün aynı yanlışların bir kez daha yaşanmaması için insani bir borç, yaşamsal bir sorumluluktur.
Kim ne derse desin, o gencecik insanlara bir demokrasi borcumuz var. Evlerinden alınan ve bir daha geri dönmeyen bu insanlar, bu ülkedeki şiddetin, sertliğin ve umursamazlığın kurbanı oldu.
Onlara bu şiddeti uygulayanların bugün ‘o dönem öyleydi ben sadece işimi yaptım’ demesi ve o işkence ortamına bir biçimde göz yummuş olması, bugün ülkemizin demokrasi konusunda hâlâ yaşamakta olduğu açmazların en önemli nedenlerinden birisidir.
Ne yazık ki bireysel hak ve özgürlükler anlamında ileri demokrasi ülkesi filan değiliz.
Sansürü sever, ifade özgürlüğünü alınacak ihaleler ve dikilen gökdelenlerle karıştırır bir hâldeyiz.
Ülkemizde şiddet hâlâ meşruiyetini sürdürüyor ve iktidar sahipleri için hâlâ o söz geçerliliğini koruyor:
‘Ben sadece işimi yapıyorum.’
Berfo Ana’nın ruhuna kulak verelim
Bu ülkede bunların bir daha yaşanmaması en büyük dileğimizdir. Eğer Türkiye kendine demokrasiyi hedef seçmiş, kimilerine göre ileri demokrasinin beşiği bir ülkeyse, bir daha asla faili meçhullere ev sahipliği yapmaması gerekiyor.
Bunun için de ilk etapta Berfo Ana’nın ruhuna kulak vermeli ve bu anaların evlatları için istediklerini onlara çok görmemeliyiz. Bu insanlar evlatlarının bu coğrafyaya gömülmüş kemiklerini istiyor!
Bunu sahiden anlayabiliyor muyuz?
Berfo Ana, önceki gün seni Karacaahmet’ten uğurlarken bu dünyanın adaleti sana yetmedi diye düşündüm. Umarım öteki dünyada evladına kavuşmuşsundur.