Şampiy10
Magazin
Gündem

Geleceğin araçları çevreci ve bağlantılı olacak

Kullanıcı beklentilerinin değiştiğini, tüketim güçlerinin farkında olan Z kuşağının da gezegene karşı sorumluluk sahibi olduğunu söyleyen Ford Otosan Genel Müdürü Güven Özyurt şunları kaydetti:

“Araştırmalar, dünyada 2030’da araçların yüzde 30’unun elektrikli ve bağlantılı olacağını söylüyor. Bir sonraki araçlarında benzin-dizel hariç daha çevreci yakıtlara yöneleceklerin ve elektrikli/hibrit modelleri seçeceklerin oranı da yüzde 47 olacak. En son Dünya Ekonomik Forumu’na katılan kuruluşlar da araç filolarını elektrikliye çevirme planları olduğunu açıklamışlardı. Türkiye de bu anlamda alternatif araç yatırımlarını seçebilir. Muazzam bir potansiyel var ve daha çevre dostu teknolojilerle geleceği yaratabiliriz”.

Yeşil mutabakat hızlandı

Son birkaç yıldır otomotiv sektörünün tanımı ve beklentilerinin değiştiğini vurgulayan

Özyurt şöyle devam etti:

“Sürdürülebilirlik, dijital dönüşüm, değişen müşteri beklentileri, elektrikli ve bağlantılı araçlar ve mobilite, sektörde öne çıkan başlıklar. Ürettiği araçların çoğunu AB’ye ihraç eden Türkiye için de Avrupa Yeşil Mutabakatı sayesinde bu dönüşüm kaçınılmaz. Birleşik Krallık 2050’de, Çin 2060’ta karbon nötr olma sözü verdi ve böylece şehirde trafik kirliliğini azaltacaklar”


Araçların artık mobiliteye uygun üretildiğini aktaran Özyurt “Yeşil ve dijital dönüşüm, birbirini destekleyecek şekilde ilerliyor. Üretim sistemlerindeki dijital dönüşüm, üretim süreçlerinin daha en başından itibaren planlanmasını sağlıyor. Elektrikli araçlar, bağlantılı ve otonom sürüş teknolojileri ile bu dönüşüm sayesinde, insan kaynaklı hatalar en aza indiriliyor, verimlilik ve tasarruf sağlanıyor” dedi.

Türk otomotiv sanayi dönüşüm sürecine hazır

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik sıfır karbon hedeflerine ulaşmak için yapılan girişimlerin yeşil bir devrim başlattığını söyledi. Çelik,” Bu girişimler, otonom sürüş, paylaşımlı araç gibi teknolojilere doğru evrilmekte olan otomotiv endüstrimizin dönüşümünü hızlandırıyor. Ulaşım araçlarına yönelik algılarımız yakın gelecekte kökten değişime uğrayacak. Türk otomotiv sektörü, otonom araçlara geçişle yaşanan dönüşüm sürecinde yenilikçi teknolojileri ile sektördeki değişime aktif olarak katkıda bulunabilecek bir yapıya sahip. Yenilikçi gücümüzle, dinamik iç pazarımız ve eğitimli çalışanlarımızla endüstrinin geleceğinde yer almaya hazırız” dedi.

Yazının devamı...

Doğru lastik seçimi maliyetleri azaltıyor

Enerji verimliliği ve düşük karbondioksit emisyonunun yanı sıra artan maliyetler de sürücülerin yakıt tüketimini azaltma konusunda daha bilinçli olmasına neden oluyor. Uluslararası Enerji Ajansına göre; otoyollarda hız sınırlarını 10 km/saniye azaltmak, özel araçlarda ve özellikle yük kamyonlarında fazla ağırlığı azaltmak ve aniden hızlanmamak gibi ‘eko-sürüş’ olarak adlandırılan yöntemlerle daha verimli bir sürüş sağlanabilir. Continental’in 2020 yılında binden fazla sürücü ile geleceğin lastiği üzerine yaptığı araştırmanın sonuçları da, sürücülerin yüzde 40’tan fazlası için en önemli konunun lastiklerin daha fazla yakıt tasarrufu sağlaması olduğunu ortaya koyuyor. Ulaşımda maliyetlerin gittikçe arttığı günümüzde tasarruf yapmak için uzmanlar çeşitli yöntemler öneriyor. Bunlardan biri de lastik seçimi. Lastikler döndükçe yol yüzeyine yakınlaşıp uzaklaşarak enerji kaybına neden oluyor. Enerji kaybının miktarı lastiğin yuvarlanma direnci ile doğru orantıl. Düşük yuvarlanma direncine sahip lastiklerin enerji verimliliği en yüksek seviyede.. Bu da aracı hareket ettirmek için daha az güç ve dolayısıyla daha az yakıt ihtiyacı demek.

Çevre bilinci etkisi

Çevre bilinciyle trafiğe çıkmanın yakıt tüketimini önemli ölçüde azalttığını kaydeden Continental uzmanları lastiklerinizin basıncının düzenli olarak kontrol edilmesi gerektiğini söylüyor. Uzlanlardüşük basıncın yakıt tüketimini artıran ve fren performansını etkileyen faktörlerden birisi olduğunu belirtiyorlar. Conti uzmanları şu tavsiyelerde bulunuyor:“Öndeki araçla aranızda her zaman güvenli bir mesafe bırakın. Lastiklerde, özellikle ön lastiklerin kenarlarında, düzensiz aşınma işaretlerini kontrol edin. Düzensiz aşınma, yakıt tüketimini artırabilecek ve lastiklerinizin daha hızlı aşınmasına neden olabilecek bir rot balans veya süspansiyon sorununa işaret edebilir. Ani hızlanma ve frenden kaçının. Bu durum bu hem yakıt tüketimini artırır hem de lastiklerin aşınmasına neden olur. Araç üreticilerinin bakım tavsiyelerine mutlaka uyun.Fazladan ağırlık da yakıt tüketimini artırır. Gerekli olmayan eşyaları aracınızda bulundurmayın. Mevsim geçişlerinde lastik değiştirmek de hayati önem taşıyor. Yaz mevsiminde kış lastiği ile yola çıkıldığında lastikler aşırı ısınma nedeni ile çabuk yıpranıyor ve yol tutuşu da zayıf oluyor. Ayrıca yakıt tüketimini de artırıyor.”

Yazının devamı...

Satış sonrası sektörü, ikinci çeyrekten daha da umutlu!

Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), bu yılın ilk çeyreğini, üyelerinin katılımıyla düzenlediği bir anket çalışmasıyla mercek altına aldı. Yılın ilk çeyreğini hem satış hem ihracat hem de istihdamdaki artışlarla geride bırakan sektör, ikinci çeyrekten daha da umutlu. Çalışmada; bu yılın ilk çeyreğinde 2021’in son çeyreğine göre yurt içi satışlarda ortalama yüzde 19’a yakın artış yaşandığı belirlendi. Yılın ilk çeyreğinde geçen senenin aynı dönemine göre cirosal bazda ortalama yüzde 50’ye yakın artış oldu. Ayrıca katılımcıların 2022’nin ikinci çeyreğinde yurt içi satışlarda ortalama yüzde 12 oranında artış beklediği ortaya çıktı. Üyeler ayrıca bu yılın ikinci çeyreğinde geçen senenin aynı dönemine göre yurt içi satışlarda ortalama yüzde 43 oranında artış öngördüklerini açıkladı. Çalışmada tahsilat süreçleri de ele alındı. Katılımcıların yüzde 70 gibi büyük bir çoğunluğu, geçen yılın son çeyreğine göre bu senenin ilk çeyreğinde tahsilat süreçlerinde herhangi bir değişiklik yaşanmadığını belirtti. Bu durumun sektörde oturmuş bir tahsilat politikasından kaynaklandığı gözlemlendi.

 

İstihdam arttı

Ankette sektördeki istihdam konusu da mercek altına alındı. Katılımcıların yarısı istihdamının arttığını söylerken, “değişiklik yok” yanıtını verenlerin oranı yaklaşık yüzde 44, “azaldı” diyenlerin oranı ise yüzde 6 oldu. İstihdamında artış yaşanan üyelerin yarısından fazlasını üretici üyeler oluşturdu. Geçen senenin aynı dönemi ile karşılaştırıldığında da sektördeki istihdamın yükselişe geçtiği ortaya çıktı. 2021’in ilk çeyreğinde katılımcıların yüzde 44’e yakını istihdamlarında artış olduğunu açıklamıştı.

Tedarik problemleri yine ilk sırada yer aldı

Sektörde bu yılın ilk çeyreğinde yaşanan sorunların başında tedarik problemleri ile döviz kurlarındaki hareketlilik yer aldı. Maliyetlerdeki artış konusu da dikkat çeken başlıklara girdi. Bu kapsamda katılımcıların yüzde 86’ya yakını yaşadıkları öncelikli sorunu “tedarik problemleri”, yüzde 70’i “döviz kuru / kur artışı” olarak tanımladı. Üyelerin yüzde 69’a yakını bu soruya “kargo maliyet & teslimat problemleri”, yüzde 48’i “gümrüklerde yaşanan problemler”, yüzde 36’ya yakını “nakit akışında yaşanan problemler”, yüzde 23’ü “iş ve ciro kaybı”, yüzde 9’u “pandemi sebepli çalışan motivasyon kaybı” ve yüzde 6’sı da “diğer” yanıtını verdi.

Yatırım planları yükselişe geçti!

Ankette sektörün yatırım planları da incelendi. Bu yılın ikinci çeyreğinde yatırım planlayan üyelerin oranı yüzde 45’i buldu. Özellikle üretici üyelerin yatırım planlarında bir önceki döneme göre artış yaşandığı gözlemlendi. Bir önceki ankette üretici üyelerin yüzde 45’e yakını yatırım planlarken, bu oran son ankette yüzde 60’a yükseldi. Dağıtıcı üyelerde ise yüzde 34 olan bu oran, yine son ankette yaklaşık yüzde 36’ya çıktı.

İşletme giderlerinde en çok artan üç kalem…

Katılımcılardan ilk kez, son bir yılda işletme giderleri içerisinde en çok artan üç kalemi sıralamaları istendi. Bu kapsamda üyelerin “yakıt – nakliye” başta olmak üzere, “personel”, “ambalaj” ve “enerji (elektrik-doğalgaz)” giderlerinde artış yaşadığı belirlendi. Katılımcıların yüzde 81’i “yakıt – nakliye”, yüzde 64’ü “personel”, yüzde 62’si “ambalaj”, yüzde 62’si enerji “(elektrik-doğalgaz)”, yaklaşık yüzde 44’ü “kargo”, yüzde 23’ü “kira” ve yüzde 19’a yakını da “finansman” yanıtını verdi. Üyelere “Son bir yılda üye firmaların işletme giderlerinin tüm giderler içerisindeki değişim oranı” da soruldu. Yüzde 72 gibi büyük bir çoğunluk, yüzde 5 oranında artış yaşandığını söyledi.

İç pazarda ürün bulma

“İhracat merkezli büyüme, üretim kapasitesindeki doluluk üreticileri ihracata yönlendiriyor, bu durum da beraberinde düşen iş potansiyeline karşın ürün bulunabilirliğinde sıkıntılar oluşturuyor. Bu tür sıkıntılar devam edecek gibi duruyor” ifadelerini kullanan OSS Başkanı Ali Özçete, “Dolaysıyla üretim tarafında pozitif bir ambiyans var. Özellikle Çin’deki konteyner krizi, üretim krizi Türkiye’ye pozitif yansıdı. Ama üreticilerin ihracata yoğunlaşmasının iç pazarda ürün bulma noktasında sıkıntılara sebebiyet verdiği gözlemleniyor. Sektördeki firmalar ikinci çeyrekte ciroda artış bekliyor. Bu, enflasyonun üzerinde bir artış beklentisi… Sektör, mevsim normallerinden dolayı da ikinci çeyrekten daha umutlu” diye konuştu,

Yazının devamı...

Bayilerin yüzde 23’ü markalarından “memnun” değil

 Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) tarafından yaptırılan “Yetkili Satıcı Memnuniyet” araştırmasının sonuçları açıklandı. Araştırmaya; 20 farklı otomobil markasını Türkiye’nin tüm bölgelerinde yetkili satıcı olarak temsil eden 202 şirketin sahibi, ortağı ve profesyonel yöneticisi katıldı. Araştırma sonucunda yetkili satıcıların yüzde 52’sinin, bayiliğini yaptıkları markalardan memnun olduğu, yüzde 23’lük bölümünün ise memnun olmadığı ortaya çıktı. Yetkili satıcıların yüzde 17’sinin, otomotiv sektörünün bugünkü mevcut durumundan memnun olduğu, yüzde 41’lik bölümünün ise memnun olmadığı da araştırma sonuçlarına yansıdı.

Aynı markaya devam

OYDER Başkanı Turgay Mersin etkili satıcıların, markaları ile olan ilişkilerinde, profesyonellik ve sürdürülebilirlik kavramlarına da çok önem verdiklerini kaydederek “Tüketiciye sunulan hizmetin kaynağında marka ile olan ilişkinin sağlıklı olmasının çok değerli olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, OYDER olarak bu araştırmayı her yıl yenileyerek gelişmeleri takip etmeyi ve sektöre yol gösterecek bir rehber olmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.Araştırmada bayilere sorulan bir başka soru ise gelecekte aynı markayla çalışmaya devam edip etmeyeceği yönünde oldu. Yetkili satıcıların yüzde 75’i gelecekte aynı markayla devam etmeyi düşünürken, yüzde 14’lik bir kesim ise devam etme konusunda olumsuz görüş bildirdi.

 Yeni nesil sektörü karlı bulmuyor

Yapılan araştırmada sektörün gelecekte daha iyi olması eğilimine bakıldığında ise, yetkili satıcıların yüzde 26’sı sektörün daha iyi olacağını belirtirken, yüzde 44’ü daha iyi olmayacağını belirtti. Yetkili satıcıların yüzde 40’ı, gelecek neslin, sektörü karlı bulmadığını, mevcut durumu koruyup, farklı sektörlere de yönelmeye sıcak baktığını düşünüyor. Bayilerin yüzde 32’si sektörü karlı bulduklarını ve bu alanda yatırıma devam etmeyi planladıklarını, yüzde 21’i ise karlı bulmakla birlikte yeni yatırıma sıcak bakmadıkları yönünde söylemde bulunuyor. Bunlar arasında sadece yüzde 3’lük bir kesim sektörü karlı bulmadıklarını ve sektörden ayrılıp farklı sektörlere geçmeyi düşündüğünü belirtiyor.

“Online bayilik 5-10 yıl içinde”


Yetkili satıcıların yüzde 24’ü, online bayiliklerin ülkemizde 5 yıl içinde yaygınlaşacağını düşünürken, yüzde 42’si 5-10 yıl içinde, yüzde 26’sı ise 10 yıldan uzun bir süre içinde yer alacağını düşünüyor. Hayata geçeceğinden emin değilim diyenlerin oranı ise yüzde 7. Markalardan teklif ve destek gelmesi durumunda yetkili satıcıların yüzde 46’sı, online bayiliği tercih edeceğini yansıtırken, tercih etmeyeceğini belirtenlerin oranı ise yüzde 23.

“Satışlar artacak”

Yetkili satıcıların yüzde 82’si, Türkiye’deki otomobil satışlarının gelecekte dünyaya oranla daha çok artacağını ancak sektör karlılığının ise daha düşük olacağını düşünüyor. Karlılık konusunu da değerlendiren yetkili satıcıların yüzde 49’u karlılığın azalacağını öngörürken, yüzde 36’sı aynı kalacağını, yüzde 16’sı ise artacağını kaydediyor.Yetkili satıcıların büyük çoğunluğu, dizel ve benzinli motorların ortalama 15 yıldan daha uzun bir sürede satıştan kalkacağını düşünüyor. Yüzde 7’lik bir kesim ise geleneksel motorların satıştan hiç kalkmayacağı görüşünü taşıyor.Katılımcıların yüzde 23’ü internete bağlı sürüş teknolojilerinin ülkemizde 5 yıl içinde yaygınlaşacağını düşünürken, yüzde 33’ü 5-10 yıl içinde, yüzde 37’si ise 10 yıldan daha uzun bir süre içinde hayatta yer alacağı fikrini taşıyor. Bayilerin yüzde 11’i, otonom araçların ülkemizde 5 yıl içinde yer alacağını öngörürken, yüzde 31’i 5-10 yıl içinde, yüzde 47’si ise 10 yıldan uzun bir süre içinde yer almasını beklediklerini dile getiriyor.

 

 

Yazının devamı...

Ticari araca talep büyüyor   

 Türkiye toplam araç satışları 2022 ilk iki aylık döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre %14,1 azalarak 87.7 bin adet oldu. Hafif ticari araç pazarı ise sadece %4,5 azalarak 21.1 binler seviyesinde tamamlandı. Hafif ticaride son 10 yıllık ortalamalara bakıldığında iki ayda pazar büyüklüğünün 10 yıl ortalamasının %12 üstünde olduğu görülüyor. Bunun önemli nedenleri arasında i otomobil bulunurluğunun azalması ile hafif ticariye geçiş, BDDK’nın yeni kredi kararları ve kiralama olanaklarının hayata geçmesi olarak sıralanıyor. 

 Hafif ticaride 175 binler öngörüsü 

 Birçok hafif ticari araç markasının son 2 yıldır üretim sorunları nedeniyle talebe yanıt veremediğini söyleyen VW Ticari Araç ve Scania Genel Müdürü Tolga Senyücel özellikle filo taleplerine yanıt verilemeyen bir sürecin yaşandığını söyledi. Senyücel şöyle devam etti: “Tedarik sıkıntılarının bu yıl da devam edeceğini öngörmekle birlikte geçen yıllarda karşılanamayan filo taleplerine daha olumlu yanıtlar verebilecek. Bu sayede toplam hafif ticari araç pazarının geçen yılki 175 bin adetler seviyelerde kapanacağını tahmin ediyoruz. Pandemi nedeniyle artan online ticaretin kargo taşımacılığını büyüttüğünü, aynı zamanda KOBİ ve küçük esnaf sayısının yüksek olduğu ülkemizde son dönemlerde artan araç kullanım maliyetleri nedeniyle tüketicilerin hem ticari hem de bireysel kullanıma uygun hafif ticari araçlara yöneldiğini gözlemliyoruz.” Yeni Caddy’nin de içinde bulunduğu segmentin en hızlı büyüdüğünü kaydeden Senyücel,”2021’de bu segment toplam pazar içinde %38,6 idi. Bu yıl %39,1 seviyesine kadar yükseldi” dedi.

 Ağır ticari baharı beklemede

 Türkiye’de 16 ton üstü ağır ticari araç satışları geçen yılı %63 artışla 26.6 bin adet oldu. Böylece 2019’dan bu yana yükseliş devam etti. Bu yıl pazarın 30 bin adetlere gittiğini kaydeden Ford Trucks Genel Müdür Yardımcısı Serhan Turfan 2022 ilk 2 ayında satışların %15 civarında düşüşle başladığını belirtti.Turfan şöyle devam etti:  “Ocak-Şubat yılın en düşük hacimli ayları olduğundan dolayı, genel pazarın trendini anlayabilmek için bahar aylarını görmemiz gerekiyor.Özellikle tedarik zincirindeki problemlerin devam ettiği ve bulunurluğun oldukça düşük olduğu 2 ay yaşadık. Bu nedenle yılın kalan aylarında pazarın ivmelenerek geçen senenin üzerinde rakamlara ulaşılabileceğini tahmin ediyoruz. İlk 2 ayda çekici segmenti tüm satışların %75’i ile en yüksek pazar payını aldı.Ayrıca 2016-19 yıllarında alınan çekicilerin eskiyerek pazarda değişim yapıldığını gözlemliyoruz. Biz de pazar payımızı %33,4 yükselttik

 Yaşlı kamyonlara bakım fırsatı

 Renault Trucks 4 yaş ve üstü araçları için yetkili servislerinde yapılacak işlemlerde yüzde 30’a varan servis indirimi sağlayacak. Uygulama uzun yol, yurtiçi nakliye, şehir içi dağıtım, inşaat gibi pek çok uygulamada kullanılan bütün araç modellerini kapsıyor. Dört yaşındaki araçlarda belirlenen kampanya indirimi yüzde 20, beş yaşındaki araçlarda yüzde 25, altı yaş ve üzeri araçlarda ise maksimum yüzde 30 olarak belirlendi.  Renault Trucks Türkiye Direktörü Özgür Fırat “Renault Trucks olarak müşterilerimizin sorunsuz ve kesintisiz operasyonlarına devam etmesi, kârlılıklarını arttırmaları ve araçlarının yüksek 2.el değerlerini korumaları için satış sonrası hizmetlerimizde beklentileri karşılayan hatta aşan çözümler sunmaya çalışıyoruz. Ticari araçlar sektöründe yatırım kararlarında satış sonrası hizmetler büyük önem taşıyor. Bu nedenle Türkiye’de gerek gelişen yetkili servis ağımız gerekse hizmetlerimiz ile müşterilerimizi destekliyoruz. Renault Trucks kullanıcılarının yetkili servislerden hizmet alma penetrasyonu her geçen gün artıyor. Yaş Kampanya’mız da kullanıcılarımızın çok tercih ettiği bir uygulama.” dedi.

Yazının devamı...

Kiralama “ticari” ile büyüme yolunda

 Mevzuatta yapılan değişikliklerin ardından ticari araçların uzun dönem kiralama araç parkı içindeki payının artması öngörülüyor. Uzun dönem kiralamada ticari araç payının 3-4 yıl içinde yüzde 25’e yükselmesinin beklendiğini vurgulayan TOKKDER (Tüm Oto Kiralama Kuruluşları Derneği) Başkanı İnan Ekici, “Engeller büyük ölçüde kalktı. Tek bir araç olsa bile kiralanabiliyor artık. Hızlı bir artış trendine girdik” dedi.

Yüzde 3 büyüme beklentisi

Uzun dönem kiralama sektörünün araç parkındaki hafif ticari araç payının geçen yıl yüzde 5’i aştığını belirten Ekici sektörünün araç parkının geçen yılı yaklaşık yüzde 10 daralma ile 238 binde tamamladığını hatırlattı. Ekici bu yıl ise tedarik sorunu, ekonomik araç bulunurluğunun azalması, artan araç ve fonlama maliyetleri gibi nedenlerle sektörün araç parkının sınırlı bir büyüme ile 245 bin adede ulaşmasının beklendiğini söyledi. Büyümenin önemli kısmının ticari araçlardan oluşması beklenirken sektör 8 bin TL olan aylık kira gider tavanının güncellenmesini bekliyor.

Günlük kiralamada artış beklentisi

Ekici, bu yıl turizmde beklenen hareketliliğin günlük araç kiralamada yüzde 30’a yakın büyüme olarak yansıyabileceğini açıkladı. Ukrayna’da süren savaşın uzaması halinde büyümenin yüzde 20’lere düşebileceğini kaydeden Ekici geçen yıl günlük araç kiralama parkının 35 bin adetlerde olduğunu 2022’de 40 bin adetler seviyesine çıkabileceğini belirtti.En çok tercih edilenler. TOKKDER raporuna göre 2021 sonu itibarıyla Renault yüzde 22,9 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 14,9 ile Fiat, yüzde 10,7 ile Ford ve yüzde 10,6 ile VW takip etti. Araç parkının yüzde 50,4’ü kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 26,8 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 17,5 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki payı yüzde 2,9 olan hafif ticari araçların payı ise 2021 yılı sonunda yüzde 5,3’e yükseldi. Sektörün araç parkının büyük bölümünü yüzde 72 ile dizel yakıtlı araçlar oluşturmayı sürdürürken, benzinli araçların payı yüzde 21,4’e çıktı. Hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 6,5’e ulaştı. Sektördeki sedan gövde tipi araçların payı yüzde 66,7 oldu.

2.el araçlar direkt tüketiciye

Öte yandan kiralama firmalarının yatırımlarını artıyor. Geçen yıl net karını yüzde 232 artıran Escar 2022’de yeni yatırımlara yöneldi. Firmanın Genel Müdürü Nora Karakaş ,”Bir teknoloji startup yatırımı planlamaktayız. “varmıarttıran.com” online platformumuzu daha da geliştiriyoruz. Biz Escar olarak bugüne kadar kendi 2.el araçlarımızı web sitemiz üzerinden genelde galerilere satıyorduk. Bundan sonrası için planladığımız C2C (tüketiciden tüketiciye) modeli ile aracını satmak isteyen kişilerden araçlarını en iyi fiyatla satın alarak yine web sitemiz üzerinden ihaleyle en güvenli sekilde nihai kullanıcıya satacağımız bir iş kolu planlıyoruz. Ayrıca Türkiye'nin her noktasına ekspertiz merkezleri kuruyoruz” dedi.

Yazının devamı...

Ağır vasıta lastiklerine talep artıyor!

Ağır vasıta lastik pazarı pandemiye rağmen lastik pazarı içindeki konumunu artırıyor. Ağır vasıta lastik pazarı Türkiye’de 2021 yılında 2 milyon adetlik satış rakamına ulaşırken pazarın 2022 yılında da yüzde 3 civarında büyümesi bekleniyor. Uzmanlar uluslararası taşımacılıktaki hareketlilik, lojistik sektöründeki büyüme ve inşaat sektöründeki gelişmelere paralel olarak talebin artacağını öngörüyor.

Türkiye ilk üçte

İtalya ve Almanya ile birlikte Avrupa’daki pazar büyüklüğü ve potansiyeli açısından ilk 3’te yer alan Türkiye ağır vasıta pazarı, pandemi döneminde Avrupa ve Türkiye arasında artan dış ticaret ivmesiyle birlikte güçlenmeye sürdürdü. Michelin Türkiye Ağır Vasıta Satış Direktörü Erol Şimşir Avrupa’nın en dinamik pazarlarından biri olan Türkiye’nin devam eden inşaat ve kentsel dönüşüm projelerinin yanı sıra stratejik konumunun olumlu etkisiyle ağır vasıta pazarında her geçen gün daha güçlendiğini belirtti. Şimşir ,” Özellikle jeopolitik konumu itibariyle uluslararası taşımacılıkta son derece stratejik bir konuma sahip olan Türkiye, İstanbul 3. Havalimanı, 1915 Çanakkale Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu ve önümüzdeki dönemde yapılması planlanan birçok projeyle de ağır vasıta sektörünün gelişimi açısından dikkat çekmeye devam edecek” dedi.

Taşımacılık daha da büyür

2022 pazar öngörüsünde özellikle yüzde 21 büyüme beklentisiyle inşaat ve yüzde 13 büyüme ile uluslararası taşımacılık segmentlerinin büyümesi öngörülüyor. Pazarda yaşanan bu gelişmeler doğrultusunda ağır vasıta segmentinde yeniden yapılandıklarını kaydeden Şimşir, “ Vites yükselterek önümüzdeki dönemde ağır vasıta lastik segmentinde pazar payını iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Özellikle hayata geçirilen filo çözümleri ile sunulan 360 derecelik lastik yönetimi sektörde dikkat çekiyor. Bu hizmetle; kilometre başına faturalandırma, yol yardımı, raporlama, stok yönetimi, lastik bakım yönetimi, filo yönetimi ve çözüme bağlı hizmetleri bir arada sunuluyor. Yakıttan sonra en büyük maliyet kalemi olan lastiğin yönetimine dair sunulan bu hizmetler filoların operasyonel maliyetlerinin düşürülmesine katkı sağlamayı hedefliyor” dedi.

Yazının devamı...

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.