UNESCO’da büyük buluşma
.
Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Darhan Hıdırali’nin daveti üzerine çok önemli bir organizasyonu izlemek için Fransa’nın başkenti Paris’e yola koyulduk. “Manevi Yenilenme ve Kültürel Miras: Geçmişten Geleceğe Türk Dili” başlıklı uluslararası bir toplantı ilk kez UNESCO Genel Merkezinde düzenleniyordu. 16 ülkeden Türkoloji alanında çalışan bilim adamlarının ve kaybolma tehlikesindeki Türk lehçelerinin böyle önemli bir merkezde kendisini gösterecek olması gerçekten büyük bir buluşma olarak değerlendirilmeli. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Taşkent ziyaretinde Özbekistan’ın Türk Konseyi’ne katılma kararı alması (ilk biz duyurmuştuk) Paris’teki buluşmayı daha da önemli hale getiriyordu. Artık Türk Dünyası daha geniş, daha güçlü ve daha özgüvenli biçimde yoluna devam edecek.
Paris Neden Önemli?
Paris’e Ankara’dan doğrudan uçuş olması bir avantaj. Vardığımız ilk gün serbest zaman geçirme fırsatımız oldu. Yağmurlu ve soğuk bir havaya rağmen Eyfel Kulesi, Versay Sarayı, meşhur Şanzelize caddesi hıncahınç doluydu. Özellikle 19.yüzyılın ikinci yarısından sonra Türkçülük akımının önemli merkezlerinden biri olan Paris’te katıldığımız bu toplantı geçmişin sayfalarını da aralıyordu. Çünkü organizasyon 5 yıldönümüne denk getirilmişti. Orhun Yazıtlarının Thomsen tarafından okunmasının 125.yıldönümü, Azerbaycan Cumhuriyetinin 100.yıldönümü, Kazakistan’ın milli şairi Mağcan Cumabay’ın 125.doğumgünü, Kırgızistan’ın dünyaca ünlü yazarı Cengiz Aytmatov’un 90.doğumgünü ve Atabetül-Hakayık adlı eserini basılışının 100.yıldönüm... Her birisi ayrı bir anlam taşıyan ve Türkiye başta olmak üzere tüm Türk Dünyasının kültürel mirasına dahil olan ortaklıklar. Bir de bunların dışında Paris’te çok kimsenin bilmediği iki detay var. Osmanlının son döneminde Paris’e gelerek modern Türkçülük hareketinin öncüleri arasında yer alan Mustafa Çokay (Kazakistan) ve Ali Merdan Topçubaşı (Azerbaycan). Her ikisinin de öyküsü o günlerde nasıl zor koşullarda bağımsızlığın elde edildiğini anlatıyor. Topçubaşı’nın mezarını ziyaret ettiğimizde yüzyıl önce anayasasında “dili Türkçe’dir” yazan Azerbaycan’ın önemini anlıyoruz. Buradaki belediye Mustafa Çokay’ın yaşadığı evin hemen yanında onun adıyla küçük bir park yapmış.
Ortak Türk Dili Vurgusu
Forumun ilk bölümünde organizasyona katkı sağlayan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye’nin diplomatik temsilcilerinin konuşmaları vardı. Türkiye dışında üç ülkenin Cumhurbaşkanlarının gönderdiği mesajlar okundu. Nazarbayev “geleceğimizi inşa etmeye devam edeceğiz” diyordu. Türkiye Büyükelçisinin hemen ardından konuşmasını Türkçe yapan Türk Akademisi Başkanı Darhan Hıdırali büyük alkış aldı. İki tatil günü arasına denk gelmesine rağmen salon doluydu. Asıl önemlisi yok olma tehlikesi bulunan Türk lehçeleri sırayla bu tarihi buluşmaya ses ve sözlerini kaydediyordu.
Tehlikedeki Türk Dilleri
Dünyada 1720 dili 10 Binden daha az kişi konuşurken, 31 dili 1 milyondan fazla kişi konuşuyor. Prof. Dr. Chao Gajin’e göre dünyadaki yaklaşık 7 Bin dilin önemli bir bölümü bu yüzyılın sonunu göremeyecek.
Polanya’dan katılan Prof. Dr. Henryk Jankowski Türk dilini üç duruma ayırıyor. Birinci durumda olan diller Türkiye, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkmenistan Türkçeleri... İkinci durumdakiler Kazakistan ve Kırgızistan Türkçeleri. Özerk statüde olanlar ise Altay, Başkır, Çuvaş, Gagavuz, Karaçay-Balkar, Karakalpak, Hakas, Kumuk, Tatar, Uygur, Tuvan, Saha-Yakut. Bunların içinde çeşitliliğini en çok sağlayan lehçenin Yakut olduğunu ifade ediyor. Devleti olmayan Türk dilleri aslında tehlike altında. Litvanya’dan Karay’ları temsilen gelen Diana Lavroniç ülkede sayılarının 150-200 kişi olduğunu söylüyor. Bir diğeri İran’da Kaşgay ve Tacikistan’da Karluk Lehçesi kayboluyor. Nesiller arası iletkenliğin durması büyük sorun.
Almanya’dan Türkolog Marcel Erdal’e göre bunun önemli sebeplerinden biri gençlerin bu dilde kariyer yapamayacağına inanması. Bir diğer sebep de Türkçe’nin baskın bir hale gelmesi. Bu aslında kötü değil. Türkiye Türkçesinde bir ortaklık zaten pek çok uzmanın “böyle olmalı” dediği bir gelişme. Bu arada Michigan Üniversitesinden Prof.Dr.Timur Kocaoğlu çok özel bir insan. Buhara Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu’nun oğlu. Cumabay’ın şiirlerini İngilizce’ye çevirmiş.
Uzaylılar Şiirimizle Karşılanacak
Forumda son konuşmacı Altay’dan halk yazarı B.Borantay’dı. “Bizim bir kaç kez yok olduğumuzu düşündüler ama biz Altaylarda varız. Cengizhan’a da boyun eğmedik. Kim diyebilir Türkler yok olacak. Uzaylılar bu dünyaya indiğinde bile Altay ailesi onları şiirleriyle karşılayacak.”
Bu organizasyonla her platformda kendisini kanıtlayan Türk Akademisi’ni ve Başkanı Hıdırali’yi kutluyorum.