Hazar’ın kıyısında yeni bir güç mücadelesi
.
Türkiye erken seçim gündemiyle yoğrulurken seçim sonrasını ilgilendiren önemli uluslararası gelişmeler yaşanıyor. Daha önce ifade ettiğimiz gibi ABD ile Rusya/Çin eksenindeki mücadele, sıkışan Ortadoğu denkleminden yukarı doğru, özellikle Afganistan üzerinden Orta Asya ve hatta Kafkaslara yöneliyor. Son 2 yıldır yumuşak güç unsurlarıyla devam eden süreç bugünlerde sivil/askeri üs girişimlerinin sınanması yoluyla şekilleniyor.
Bunlardan birisi de petrol yataklarıyla zengin Hazar kıyısında kendisini gösteriyor.
Şöyle ki Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev Ocak 2018’de Washington’a bir ziyaret düzenlemiş ve ilişkilerin “yeni bir stratejik ortaklık” seviyesine taşındığı belirtilmişti. Bu gezide Afganistan’ın yeniden imarı ve güvenliği de konuşulmuş ve Hazarın kıyısındaki Aktau ile Kurik limanlarının bu amaçla kullanılabileceği prensip olarak kabul edilmişti. Mart ayında Kazakistan Senatosu bu yönde bir karar aldı. Cumhurbaşkanı Nazarbayev ise ikin gün önce yasayı imzaladı. Buna göre iki liman üzerinden askeri olmayan malzemeler Afganistan’a gönderilecek. Hattın Hazar öncesi kısmında Azerbaycan ve Gürcistan kullanılacak; malzemeler Kazakistan topraklarından demiryolu ile geçerek Özbekistan’a ve oradan Afganistan’a ulaşmış olacak. Yani aslında sadece Orta Asya değil, Kuzey Kafkasya’ya da konuşlanabilecek bir ulaşım işbirliği gündemde. Üstelik bu yeni bir durum değil. 2013 yılında böyle bir öneri iletilmiş ve Aktau limanı üzerinden transit bir güzergah açılmasını planlamıştı. 2017 yılında da ABD’den bu talep gelmişti. Bu yolla hem Afganistan’a sevkiyat yapılabilecek hem de Kazakistan’ın ulaştırma alanında ciddi bir gelir kaynağı meydana gelecekti. Ancak Rusya dengesi sebebiyle proje sonuçsuz kalmıştı.
Avrasya’nın kalbinde
Bu ve beraberindeki çabaların bölgede etkileri olacaktır. Atlantik Konseyi Avrasya Direktörü John Herbst ’e göre bu gelişme Kazakistan’ın küresel güçler arasındaki denge siyasetine yönelik bir adım. 1995 yılından bu yana Rusya, Çin, Almanya, İran gibi ülkeler arasında çok değişkenli bir dış politika yürütüyordu Kazakistan...
Öncelikle bu durumdan rahatsızlık duyan Rusya ve İran, kendi bölgesindeki çevrelemeyi sıklaştırabilir ve/veya Hazar’ın çevresinde yeni bir silahlanma süreci başlayabilir. Rusya’dan bazı uzmanlar bir süre sonra Hazar çevresinde bir ABD üssünün ortaya çıkabileceğinden endişe ediyorlar. İran’ın da bu enerji sahasında eşit oranda payı bulunuyor. Fakat anlaşmanın askeri malzemeleri kapsamaması ve barışçıl bir hedefe yönelmesi sebebiyle Rusya’nın şimdilik belirgin bir tepki vermesi beklenmemeli. Kazaklar bu konudaki görüşlerini/niyetlerini net bir şekilde ortaya koydular. Bakıldığında Rusya il e her alanda ilişkiler söz konusu. Avrasya Ekonomik Birliği ile gümrüksüz alana sahipler. Ancak buna rağmen Kazakistan, ülkenin çıkarları söz konusu olduğunda komşu ülkelerden gelecek bu tür baskıları belirli seviyede görmezden geliyor. Örneğin ABD’li Chevron şirketinin 25 yılda Kazakistan’a yaklaşık 80 milya r dolar kazandırdığı söyleniyor.
Putin’in halk desteği
Levada Merkezinin yaptığı araştırmada Rus halkının Putin’i hangi sebeple onayladığı araştırılmış. Buna göre %47 ülkeye “büyük güç” statüsü kazandırması, %38’i “Kuzey Kafkasya’daki durumun istikrara kavuşması”, %27 oranında “Rusya’nın bütünlüğünü korumak” ve %18’i de “2008’deki ekonomik krizin aşılması” olarak değerlendirmiş. Yeni dönemde Putin’in Orta Asya ve Kafkaslara yönelik adımlarına şahit olabiliriz.