Moda dünyasının ‘sanal’ fenomeniyle tanışın
Her anımızı fotoğraflayıp paylaşmak, farklı stilleri keşfetmek ya da sadece ilham almak için kullandığımız sosyal paylaşım uygulamaları hayatımıza hükmediyor, artık eminiz. Zaman zaman hayatın gerçekliğini sorgulamamıza bile neden olan bu uygulamalara verilebilecek en güzel cevapsa gerçekliği sorgulanan birisinden geldi. Los Angeles’ta yaşayanMiquelaadlı bir Instagram kullanıcısı, gerek paylaştığı renkli yaşam stili gerekse kombinlerinde tercih ettiği lüks markalarla çok kısa süre içerisinde yüzbinlerce takipçi edindi. Her fotoğrafının altında binlerce yorum bulunan Miquela’nın bu yazıya konu olma sebebiyse kendisinin sanal bir karakter olması.
Evet, 19 yaşındaki Miquela, başarılı bir sanatçı tarafından yaratılmış. Karikatürize edilmeden tasarlanan bu karakter, aslında hepimizden çok daha gerçek bir hayat yaşıyor. Plajda gün batımını seyre dalıyor, çiçekçiden çiçek alırken Instagram fotoğrafı çektirmeyi ihmal etmiyor, arkadaşlarıyla buluşup sohbet ediyor. Tabii ki karakter sanal olunca, bir iki tıklama sayesinde en havalı markaların hiçbir yerde bulunmayan parçaları da Miquela’nın kombinlerinde yerini alıyor.
Karakterin hikayesi o kadar kafa karıştırıcı ki pek çok kullanıcı “Sen gerçek değil misin?” ya da “Gerçek olduğunu ispatla!” gibi yorumlarla paylaşımların altını işgal ediyor. En komiğiyse Türk bir kullanıcının Miquela’ya “Whatsapp ver, yazışalım” yorumu. Bütün bu yorumlar önümüzdeki günlerde giderek artacağa benziyor. Sanal fenomen Miquela, önemli dergilerin çekimlerinde ve büyük markaların reklam kampanyalarında yer almaya hazırlanıyor. Moda dünyasının gerçekliğini sorgulamamızı sağlayan bu sıra dışı karakterin maceralarını merakla bekliyorum.
Fazlası zarar
Son dönemin en popüler markalarından Vetements, moda dünyasının en büyük sorunlarından biri haline gelen ‘üretim fazlası kıyafetler’ konusunda sesini yükseltmeye karar vermişe benziyor. Londra’nın ikonik mağazalarından Harrods’a yolu düşenleri, Vetements tarafından hazırlanan ve içerisinde üste yığılmış binlerce tasarım bulunan vitrinler karşılıyor.
Markanın kurucularından Guram Gvasalia, Vetements ekibinin ‘sürdürülebilirlik’ kavramını diğer markalara göre daha farklı bir yerden ele aldığını düşünüyormuş. Çoğu marka daha önce giyilmiş kıyafetleri toplama yolunu seçerken Vetements üretim planlamasını talep tahminine göre yapıyormuş. Gvasalia’ya göre bir ürün indirime giriyorsa, o ürünün fazla üretildiği anlamına geliyormuş.
Kendisine katılmamak elde değil. Çünkü günümüzde pek çok marka belki de gereğinden fazla miktarda ürünü raflara sürerek modaseverlere farklı seçenekler sunduğuna inanıyor. Kimi zaman haftalar hatta aylar boyunca satılamayan ürünler sonunda geri dönüştürülüyor. Bu da aslında üretimin ilk aşamasındaki maliyetlerin üzerine bir de geri dönüşümle ilgili olanları ekliyor.
Tasarımların limitli sayıda üretilmesi elbette fiyatlara yansıyor. Bu noktada da sezonda milyon adet üretilen bir ürünü ucuza alıp kısa sürede yıpratmakla az sayıda üretilen kaliteli bir ürünü uzun süre kullanmak arasındaki ince çizgi karşımıza çıkıyor. Ben ikisini de zaman zaman tercih eden bir modasever olarak henüz orta yolu bulabilmiş değilim. Bakalım Harrods ile iş birliğine giden Vetements sayesinde bir şeylerin değişmesine şahit olabilecek miyim?