Şampiy10
Magazin
Gündem

Radikallerle savaşmak ılımlıları güçlendirmez

.

ABONE OL
Vatan Haber

ABD öncülüğündeki IŞİD’e karşı mücadele koalisyonu, dün Suriye’de düzenlediği saldırılarda IŞİD mevzilerinin yanı sıra El Nusra Cephesi’ne ait olduğu bildirilen bir karargâhı da vurdu. Hatırlayacak olursanız, daha önceki saldırılarda da yine El Nusra hedefleri bombalanmıştı. Yeni bir durum değil…

Ancak, ilk bakışta burada bir gariplik var gibi görünüyor. Bir defa koalisyon IŞİD’le mücadele için oluşturuldu. Söz konusu örgütün Palmira’yı da ele geçirdikten sonra Suriye’nin yarısından fazlası üzerinde kontrol sağlamış olduğu bugünlerde IŞİD mevzilerinin vurulması gayet anlaşılır bir karar. Ancak aynı zamanda IŞİD’le sahada kıran kırana çatışmakta olan bir örgütün hedef alınması Koalisyonunun önceliğinin IŞİD’in etkisizleştirilmesi olmadığı şeklinde bir algı doğmasına yol açabilir.

Elbette El Nusra Cephesi de ideolojik anlamda IŞİD’den farklı bir yapıya sahip değil. Nihayetinde El Kaide’nin Suriye kolundan bahsediyoruz. Ama IŞİD tehlikesinin aciliyeti dolayısıyla oluşturulan koalisyonun öncelikli hedefinin El Nusra olmaması gerektiği de düşünülebilir. Peki, Amerikalılar niçin böyle düşünmüyorlar? Çünkü IŞİD’in boşaltacağı arazide bilahare bir başka istenmeyen gücün kontrolü ele almasından endişe ediyorlar.

Peki, hem IŞİD’in hem de El Nusra’nın etkisiz hale getirilmesi durumunda sahaya hangi güç hâkim olacak? İşte burası bir parça karanlık nokta… Çünkü batılı ülkelerin “ılımlı muhalefet” diye destek verdikleri grupların silahlı gücü yetersiz. En başından beri bu böyle. Suriye rejim güçlerine karşı sürdürülen mücadelede ılımlı gruplardan ziyade radikal gruplar etkili sonuçlar aldılar. Ne de olsa savaşan kişilerin motivasyonu bağlı bulundukları ideolojinin “ılımlı” olması durumunda fazla güçlü olamaz. Daha sert ideolojik angajman içindeki kişiler daha sert bir mücadeleye atılabilirler.

İkinci bir nokta, gerek IŞİD’in gerekse El Nusra’nın insan malzemesi daha deneyimli. Afganistan’da, Çeçenistan’da, eski Yugoslavya’da ve başka yerlerde silahlı mücadele tecrübesi olan insanlar var bu örgütlerin içinde. Özellikle IŞİD’in komuta heyetinde ise düzenli ordu tecrübesine sahip kişiler olduğu da biliniyor.

Diğer yandan, Suriye’deki radikal grupları askeri operasyonlar yoluyla ortadan kaldırmak da kolay değil. Suriye’de baskıladığınız bir anlayışın başka bir coğrafyada gün yüzüne çıkması tehlikesi de var. Üzerlerine bomba yağdırdığınız grupların ideolojisini zayıflatamazsınız. Aksine “ABD İslami kimliği olan grupları bombalıyor” diyerek başka yerlerde yeni sempati halkaları oluşturmaları mümkün.

Oysa radikal grupların etkisiz hale getirilmesi için önce ılımlı zihniyetin güçlenmesi gerekir. Silah yardımıyla bir zihniyeti güçlendirmek de mümkün değil. Dolayısıyla Suriye’deki radikal grupların tasfiye edilmesi durumunda ılımlı güçlerin vaziyete hakim olmalarını beklememek lazım. İç savaş boyunca toplumda oluşan karşılıklı nefretin ve Suriye’yi laboratuvar alanı gibi gören dünya kamuoyuna karşı oluşan öfkenin bu ülkede ılımlı bir zihin evreni oluşturması imkânsız.

Ne var ki başta ABD olmak üzere batılı devletlerin meselesi bu değil.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Satrançta bir taş: Vezir
  2. PKK’nın yerinde siz olsaydınız
  3. Peki, PKK neyi amaçlıyor?
  4. Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın
  5. Felsefesiz ilahiyat: Kafalar ne rahat!
  6. Siyasete ‘illallah’ dedirten siyasetçi
  7. Suriye hamaseti
  8. Derdini anlatamayan devlet
  9. Avrupa uygarlığının Yunanistan’a borcu
  10. Fenike Kralının kızı, duy sesimizi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.