Şampiy10
Magazin
Gündem

Avrupa’nın zaafı

.

ABONE OL
Vatan Haber

Avrupa’nın öteden beri Yunanistan’a zaafı vardır. Mora İsyanı çıkınca kadın-çocuk demeden komşularını katletmeye girişen Olimpos’un çocuklarının yardımına elinde silahla koşacak kadar yunanperestliği abartmış olan şair Lord Byron’ın neslinden beri böyledir bu. Onun için geçen gün Yunan halkı AB’nin yardım planına hayır dediğinde “eyvah, ne olacak bu komşumuzun hali” diye hayıflananlara cevaben “Merak etmeyin, Yunanistan’a bir şey olmaz” dedim. Nasıl ki vaktiyle Kıbrıs Rumları AB’nin çağrısına rağmen Annan Planı’na hayır dedikten bir hafta sonra “ödül olarak” AB üyesi yapıldılarsa, Almanlara olan borçlarını ödemiyorlar diye Yunanlıları da ayağından vurduracak değiller.

Bir de Yunanistan’ın yerinde Türkiye’nin olduğunu bir düşünün. Kapımıza dikilen alacaklılarımıza karşı “Ödemiyoruz işte borcumuzu, canımızı mı alacaksınız” diye efelendiğimizi varsayın, canımızı almakta tereddüt etmezlerdi herhalde. Yunanlıların karşısında ise sadece öfkeden dişlerini sıkıyorlar. Son yirmi yıl boyunca Avrupa Birliği’nin cömert fonlarının oluşturduğu para bolluğu içinde har vurup harman savuran; Avrupa’nın hibe şeklindeki yardımlarını tüketip ucuz faizli kredilerine dadanan; en nihayet tüketince antikapitalizm ayağına yatıp “çoluk çocuğumuzun rızkını Alman bankerlerine yedirmeyeceğiz” edebiyatına başvuran Yunanlılara sadece “Ne yaptın be Yorgo” diye sitem edebiliyorlar.

Avrupa’nın Yunan zaafı bizim kolay anlayabileceğimiz bir konu değil. Çünkü akılla, mantıkla kavranabilecek bir durum değil. Adı üstünde zaaf... Aslına bakarsanız Yunanistan’ın Avrupa Birliği’ne üye olarak alınmasının da makul bir sebebi yoktu. Birlik fikrinin gerisindeki hiçbir hedefle, hiçbir amaçla uyuşmayan bir tercihle AB üyesi yapılmıştı komşumuz. Kendileri yetmiyormuş gibi allem edip, kallem edip sonunda küçük kardeşleri Kıbrıs Rumlarını da Birlik üyesi yaptırdılar hatta... Şimdi o karardan da pişman bazı Avrupalılar ama olan oldu artık.

(Ama genç nüfusu, dinamik ekonomisi ve hepsinden daha önemlisi Avrupa Birliği’nin Ortadoğu’da ve Kafkasya’da stratejik derinliğini oluşturabilecek kapasitedeki Türkiye hep dışarıda tutuldu. Bu tutumda Türkiye’nin dininin ve tarihinin payı yok diyenlere inanmayın. Ya Avrupa’yı Avrupa yapan zihniyetin ne olduğunu bilmeyen bir cahildir, ya da düpedüz yalancı...)

Öyle görünüyor ki Avrupa Birliği’nin sonunu da yine Yunanlılar getirecek. Çünkü Yunanistan’la ilgili problem çözülemezse sistemin sürdürülebilmesi zora girecek gibi görünüyor. Onun için AB kurucularının, özellikle de Almanların işi zor. Almanların işi özellikle zor. Çünkü Yunanistan gibi üyeleri sisteme dahil etmek için bugüne kadar harcanan ve yüz milyarlarla ifade edilen fonları çoğunlukla Alman ekonomisi finanse etti; bundan sonra da finansal zararların büyük bölümünü yine Alman ekonomisi finanse edecek.

Ama Almanlar için mesele bu olsa yine iyi. Ta en başından bu yana kurulup gelişmesi için bütün sosyal enerjilerini, bütün siyasi güçlerini, bütün ekonomik imkanlarını harcadıkları Avrupa Birliği projesinin bütünüyle çökmesi bile ihtimal dahilinde olabilir. Zira Yunanlıların şımarıklarını idare etmeye kalkışsalar bu sefer İspanya, Portekiz ve hatta İtalya gibi benzer sıkıntıları olan ülkelerin de aynı muameleyi isteme hakları doğacak. Yunanistan’a karşı daha fazla sertleşmenin ise somut bir sonuç getirmesi mümkün değil. Hatta bütün dünyada olduğu gibi Avrupa kamuoyunda da Yunanlıların mağduriyetine inanan kesimler mevcut olduğu için sert ekonomik tedbirler belki tepkiyle, çünkü acıma hissiyle karşılanacak; belki bir kere daha “Avrupa’nın Yunan zaafı”nın devreye girmesine şahit olacağız.

Bu bakımdan Avrupa elitinin “en temiz çözüm olarak” akıllarına gelen formülün “Yunanistan’ları olmayan bir Avrupa Birliği” modeline geçmek olabileceği düşünülebilir. Zaten yanlış genişleyen ve özellikle son genişlemede aldığı üyelerin entegrasyonunu başaramayan Birlik çevresinde bu düşüncenin öteden beri savunucuları olduğunu biliyoruz. Bu arada önümüzdeki yıl içinde İngiltere’nin de bir referandum sonucunda Avrupa Birliği’ne veda etmeye hazırlandığı düşünülürse bu hengame içinde eski yapının yenilenmesi için harekete geçme fırsatının oluşabileceği söylenebilir. Harekete geçmek zorundalar, yoksa son asrın en önemli politik projesi bu enkazın altında kalır.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Satrançta bir taş: Vezir
  2. PKK’nın yerinde siz olsaydınız
  3. Peki, PKK neyi amaçlıyor?
  4. Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın
  5. Felsefesiz ilahiyat: Kafalar ne rahat!
  6. Siyasete ‘illallah’ dedirten siyasetçi
  7. Suriye hamaseti
  8. Derdini anlatamayan devlet
  9. Avrupa uygarlığının Yunanistan’a borcu
  10. Fenike Kralının kızı, duy sesimizi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.