Şampiy10
Magazin
Gündem

Ak topraklarda kara bayram

.

ABONE OL
Vatan Haber

18 Mayıs Kırım Türklerinin “kara bayram” dedikleri matem günü... Yarımadada Kırım Türklerinden bir kişi bile bırakmayacak şekilde icra edilen o korkunç etnik temizliğin yıldönümü bugün. Kırım’ın bütün dünyanın gözü önünde Rusya tarafından tarihte ikinci defa ilhak edildiği bir dönemde büyük sürgünün yıldönümü bir kat daha öfkeyle karşılanıyor. Acıyı ve öfkeyi arttıran bir şey daha var: Ne dün ne de bugün Kırım’da yaşananlar hakkında dünyada ne lanet okuyan görüldü ne de “geçmişimizle yüzleşelim” edebiyatı yapan...

Daha da acısı, tarihte yaşanmış bu tür olaylar hakkında daima duyarlılık göstermeye çalışan kendi aydınlarımızın Kırım’da yaşananlar gündeme geldiğinde başka türlü bir tutuma girmeleri... Sadece Kırım için değil, son iki yüz yıl içinde Rumeli’de veya Kafkaslarda yaşanan hiçbir “ortak acı”mız için ses çıkarmamaları… Nedense bizim kendi başımıza gelen zulümler ve kendi yaşadığımız acılar karşısında beton duvar sessizliği içinde olmaları...

Hem kamuoyu şekillendirme imkânına sahip bu okuryazar sınıfımızın aktif ilgisizliği (veya ideolojik tercihleri) yüzünden hem de devletimizin geleneksel “acıları unutarak yok sayma” politikası neticesinde bugün ne Kırım’da, ne Balkanlarda ne de Kafkaslarda daha bir asır önce yaşanan facialardan habersiz bir toplumumuz var. Üstelik bugünkü Türk toplumunun demografik yapısı büyük ölçüde son asırdaki göçler neticesinde oluşmuş olduğu halde... Daha açık ifadesiyle, dedeleri Osmanlı’nın son döneminde yaşanan “büyük ricat” sırasında Rumeli’nden, Kafkaslardan veya Kırım’dan anavatan topraklarına geri dönmüş olan insanlar dedelerinin yaşadıklarından habersizler.

Uzun asırlardan beri Kıpçak Türkleri’nin yurdu olan Kırım yarımadası on sekizinci yüzyılda Rus yayılmasının neticesi olarak işgale uğramış ve o tarihten sonra yavaş yavaş Rus nüfusun yerleştirilmeye başlandığı yarımadada Türk nüfusun çeşitli yollarla eritilmesi için de harekete geçilmişti. Müslüman ahali din değiştirmeye zorlanıyor, toprakları ellerinden alınıp Rus göçmenlere dağıtılıyor, akla gelmeyecek mezalim görüyorlardı. Bu insanlık dışı baskılar karşısında Kırım Türkleri önce Rumeli topraklarına doğru göçe başladılar; aradan bir asır bile geçmeden orası da elden çıkınca bu sefer göç kafilelerinin yönü Türkiye’ye yöneldi. On dokuzuncu yüzyıl başından Cihan Harbi sonuna kadar “Ak topraklar” adını verdikleri Anadolu’ya göç eden Kırım Türkleri’nin toplam sayısının iki milyona yakın olduğu tahmin ediliyor.

Bütün bu yaşananlara rağmen İkinci Dünya Savaşı sırasında bile anavatanda hâlâ 200 bini aşkın Kırım Tatarı yaşıyordu. İşte bunların tamamı, çocuk-yaşlı veya erkek-kadın denilmeksizin tamamı, bir gece trenlerin yük vagonlarına istiflenerek Orta Asya ve Sibirya steplerine sürüldü. İnsanların birçoğu bu acımasız yolculuk şartlarına dayanamayarak hayatını kaybetti. Stalin idaresi, Kırım’ın işgali sırasında Almanlarla işbirliği yapmakla suçladığı bir halkı bu şekilde cezalandırıyordu.

1915’deki Ermeni Tehciri’ne benzetenler var bu olayı. Evet, bazı benzerlikler var. Ama farklar daha çok: Öncelikle Ermeni Tehciri, neticesi ne olursa olsun, bir cezalandırma olarak gündeme gelmedi. Ermenilerin tamamını kapsamıyordu. Sürekli değil, süreli bir tedbir olarak düşünülmüştü. Bunlar önemli farklar...

Şu da var: Vatanları kısa süre önce Rus işgaline uğramış bir halkın bir bölümünün topraklarını bu işgalden kurtarma ümidiyle silaha sarılmalarına mukabil daha büyük bölümü komünizme inançları dolayısıyla Kızıl Ordu’da Almanlara karşı savaştı... Bu da çok önemli bir fark... Diğer yandan, Almanlarla birlikte Ruslara karşı savaşan başka Sovyet halkları da vardı. Onların cezalandırılması söz konusu olmadığı halde Kırım Tatarları’nın tamamı “Almanlarla işbirliği” suçlamasıyla cezalandırıldı. Hatta Kızıl orduda savaşan askerler bile savaştan sonra kendi vatanlarına dönemedi.

Başka bir fark da şu: 1915’te gerçekleşen olay o günden bu yana bütün Hıristiyan dünyasında soykırım olarak nitelenip lanetleniyor. 1944 için öyle bir durum yok.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Satrançta bir taş: Vezir
  2. PKK’nın yerinde siz olsaydınız
  3. Peki, PKK neyi amaçlıyor?
  4. Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın
  5. Felsefesiz ilahiyat: Kafalar ne rahat!
  6. Siyasete ‘illallah’ dedirten siyasetçi
  7. Suriye hamaseti
  8. Derdini anlatamayan devlet
  9. Avrupa uygarlığının Yunanistan’a borcu
  10. Fenike Kralının kızı, duy sesimizi!

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.