Çatı ittifakı senaryosu ve olası sonuçları!
.
Devlet Bahçeli’nin Şükrü Küçükşahin‘le söyleşisi önemli. MHP’nin cumhurbaşkanlığı stratejisini ve olası senaryoyu ortaya koyuyor. MHP’nin stratejisinin ana fikrini sağ ve solun tek aday etrafında bir çatı koalisyon kurması oluşturuyor. Açıklamada adayın CHP’li olmayacağı net olarak anlaşılıyor. Bunun yanında olası sonuçları şöyle sıralayabiliriz:
Ortak aday muhalefete fayda sağlar mı? MHP ve CHP’nin ortak adayda birleşmesi teorik olarak zor görünse de velev ki gerçekleşse dahi beklenen faydayı sağlamayabilir. Öncelikle bu mühendislik ‘muhalefetin güçsüz, Erdoğan’ın güçlü olduğu’ algısına hizmet eder. Nereden biliyorsun diye sorarsanız yakın dönemin tarihine bakılabilir.
Çatı adayı CHP/MHP için potansiyel lider adayı olabilir mi? MHP ve CHP’nin ortak adayda birleşmesi son tahlilde genel başkanların işine gelmeyecek bir senaryo. Çünkü ortak adayın seçilmesi durumunda bir sonraki adımda bu partilerin birleşmesi gündeme gelecektir.
Adayın seçilemeyip yüksek oy alması durumunda ise bu defa genel başkanların varlığı sorgulamaya açılacaktır. Böylece ortak aday, MHP veya CHP genel başkanlığı için potansiyel isim olacaktır.
MHP-CHP tabanında birlik ve tek parti sendromu! MHP 2009 yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir’de yüzde 27 oy alırken bu oran 2014’te yüzde 7’ye düştü. MHP oyları CHP adayı M. Yavaş’a gitti. CHP ile MHP arasında 2009 seçimlerinde başlayan oy geçişkenliği artarak devam ediyor. İki parti tabanda birleşiyor. Bununla birlikte çatı isim konusunda Çankırı’daki MHP’li ile Muğla’daki MHP seçmeni arasında fark olduğunu gözden uzak tutmamak lazım.
Cepheleşme siyaseti paradoksu: Muhalefetin bir yandan yerel seçimlerde yaşanan kutuplaşmadan şikâyet ederken diğer yandan yeni bir blok inşa etmesi paradoks oluşturuyor. 1994 seçimlerinden bu yana girdiği tüm seçimleri ‘cephe siyaseti’ stratejisiyle kazanan Erdoğan için kurulacak yeni blok, onun köşke çıkmasını hızlandıran bir etki yapacaktır.
Muhalefet kendi adayını değil Erdoğan’ı tartıştırıyor: Muhalefetin köşk seçimini Erdoğan karşıtlığı üzerine inşa etmesi, sonuçları üzerinden bir okuma yapıldığında Erdoğan propagandasına dönüşüyor. Muhalefet farkına vararak veya varmayarak kendi tezlerini anlatma yerine, Erdoğan’ın argümanlarına cevap verme durumunda kalıyor.
Muhalefetin zaman sorunu: Muhalefetin adayını henüz belirleyememiş olması ve ‘Erdoğan köşke çıkamaz’ söylemi halkın bir kısmında ilan edilmemiş reaksiyona neden olurken zaman çatı bloğunun aleyhine işliyor.
Politik seçimde, apolitik aday arayışı: Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle köşkün ve seçimin doğası da değişti. Köşk seçimi siyasetin yeni bir meydan okumasına döndü. Bu bağlamda muhalefetin cumhurbaşkanı adayı için apolitik bir isim ve profil araması seçimin içeriğiyle çelişiyor.
2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi ve dejavu hâli: ‘Erdoğan köşke çıkmasın’ söylemi, 2007 seçimlerinde de yaşanmıştı. Muhalefetin bu stratejisi Erdoğan’ın seçimi kazanmasına ve Abdullah Gül’ün köşke çıkmasına yol açtı. Bugün de benzer bir denklem işliyor. Aynı söylem ve aynı denklemle aynı sonuç alınmayacak mı?
Çatı adayının Kürt sorunu, AB, Ermeni meselesiyle imtihanı: Çatı adayının kampanya sırasında temel sorulara ikna edici cevaplar vermesi gerekecek. Kürt sorunu, AB, Kıbrıs, Ermeni meselesi gibi sorunlarla yüzleşmesi icap edecek. Bu sorulara vereceği cevapların bir kısmı MHP, bir kısmı CHP tabanına ters gelecek ve tam bir kilitlenme durumu yaşanacak.
Tüm bu paradokslara rağmen bekleyip görmekte fayda var. Bakalım iki lider şapkadan yeni bir tavşan çıkartabilecek mi?