Taht kavgasında değiliz!
.
Türk devletlerinin tarihine baktığımız zaman çoğunun iç kavgalarla bölündüğünü veya tarih sahnesinden çekildiğini görürüz.
Tarihte kurulan ilk büyük Türk devleti olan Hun Devleti de böyle bölünmüştür, daha sonrakilerin çoğu da taht kavgaları veya anlaşmazlıklarla bölünmüştür.
Karahanlılar, Selçuklular da bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Batı ülkelerinde de krallıklarda taht kavgaları olmuştur ama bu devletler bugün geçmişten ders çıkararak demokratik kurallar içinde kavgasız, gürültüsüz bir şekilde ülke yönetimini başarıyorlar.
Seçimler demokratik-eşit şartlarda, hile endişesi olmadan yapılıyor.
Sandıktan üçlü, dörtlü koalisyonlar çıksa bile bu koalisyonlar yıllarca başarıyla sürüyor.
Devletin bekası
Türkiye’de ise her seçim, her referandum öncesi partiler arasında ciddi kavgalar, gerçek dışı suçlamalar, hakaretler bitmiyor.
Bir yanda “devletin bekası”ndan söz ederken, diğer tarafta saygılı, istikrarlı bir siyasi ortama kavuşamıyoruz.
Şu anda da yaklaşan seçimlerin aşırı gerginliği siyasete yansımış durumda. Cumhurbaşkanı adaylarının konuşmalarında polemikler, alaylar, hakaretler duyuluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 80 milyonun Cumhurbaşkanı’dır ancak “partili cumhurbaşkanlığı” sistemini getiren Anayasa değişikliğinden sonra aynı zamanda “parti başkanı” durumunda.
Adaylıkta rakibi olan Muharrem İnce’ye söylediği “gariban, kukla, sopanın ucundaki figür” gibi şaşırtıcı sözler onun sadece parti başkanı kimliğini öne çıkarıyor.
Siyasette küslük…
Her parti istediği bir kişiyi, parti dışından bile aday gösterebilir.
Bu aday iki-üç parti arasında “çatı aday” da olabilir, bu da gösterilen adayları “kukla” yapmaz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözlerden sonra “CHP’nin adayı İnce’yle görüşme konusunda bir sıkıntı olmadığını, kendisine partide randevu verebileceklerini” söyledi. Muharrem İnce “Erdoğan sizi partisine davet ederse gitmeyecek misiniz” sorusuna “Memleket işlerinde küslük olmaz” cevabını verdi.
Profesyonel bir siyasetçi cevabı olmakla ve doğru olmakla birlikte bu tür gerginlikler görüşmeleri zorlaştırır.
Türkiye’de artık tüm liderler ve siyasetçiler söylemlerini yumuşatmalı, kutuplaştırmadan uzak durmalıdırlar.
Diğer tarafta Muharrem İnce’nin “Politikacılar Kürt sorununu ahlaksızca kullandılar” sözü açıklama gerektirecek bir sözdür.
“PKK terörüyle mücadele sürecindeki hatalardan” söz ediyorsa ifade yanlıştır.
Akşener’e ziyaret!
Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Michael Roth bir heyetle birlikte Cumhurbaşkanı adayı ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret etti.
Roth, Akşener’e başarılar diledikten sonra “Gelişmiş ülkeler için demokrasinin vazgeçilmez olduğunu, Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve hukukun üstünlüğünün ancak seçimlerin demokratik bir ortamda gerçekleşmesiyle mümkün olduğunu” söyledi.
Kürt seçmenin Güneydoğu’da “HDP ve Ak Parti arasında sıkıştığını” vurguladı.
Bu sözler de ortadaki sorunun bir “Kürt sorunu” olmadığını anlatıyor.
Bence tartışılması gereken bir konudur.