Putin’in çelişkileri!
.
Rusya Devlet Başkanı Putin “23’üncü Dünya Enerji Kongresi” açılışına geldi ve ikili görüşmelerinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la beraber açıklama yaptılar.
Bu görüşme ve imzaladıkları “Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi”, Akkuyu Nükleer Santrali konusunda anlaşmak, Türkiye’de Savunma Sanayii’ni geliştirme konusunda işbirliği, Rusya’nın Türkiye’ye büyük gelir getiren “narenciye ithalatını tekrar başlatması”, bunların hepsi önemli kararlar.
Mesela, doğalgaz projesiyle Türkiye’nin doğalgazı doğrudan Rusya’dan ve indirimli fiyatla alacak olması önemli bir kazanç…
Dikkat çeken noktalar
Türkiye’nin tüm turistik kentleri 2016 yılında “en büyük gelir kaynaklarımızın başında gelen” turizm açısından büyük zarar gördüler, oteller-plajlar boş kaldı.
“İkili ilişkiler normalleşirse” belki bu zarar da biraz kapatılır.
Putin’in konuşmasında dikkat çeken bazı noktalar vardı.
Bunlardan ilki; “Son olarak bir darbe girişimi oldu. Biz de takip ediyorduk. Türk halkını tebrik ediyorum ki durum kontrol altına alındı” dediği konuşmada, aynı gün tüm medya manşetlerindeki “Şemdinli’de PKK’nın canlı bomba saldırısına” değinmemesiydi.
Rusya’da PYD bürosu
Ülkeyi yasa boğan, sabırları taşıran; gencecik 10 askerimizin şehit olduğu, 5 sivilin hayatını kaybettiği, 27 yaralının olduğu bir canlı bomba saldırısı “uluslar arası bir toplantıda, diplomatik bir konuşmada” en azından ev sahibi ülkeye saygı gereği unutulamazdı.
Bu olay akla hemen PYD-PKK’nın Rusya’da kısa süre önce açtığı temsilciliği ve (nedense son zamanlarda susan) HDP’lilerin de bu açılışa katıldığını getirdi.
Putin’in konuşmasından sonra bir TV programında gazeteci Metehan Demir “Bu Rusya Türkiye’yi IŞİD ile işbirliğiyle suçlamıştı” dedi.
Doğru, iki ülkenin gerginlik döneminde bunu yapmış ve hatta “ellerinde delil olduğunu” söylemişlerdi.
Gerginlik giderilince sustular.
Kendileri Türkiye’yi “bir terör örgütüyle işbirliği” yapmakla suçlarken” diğer tarafta “PKK-PYD’ye Rusya’da büro açma izni” verdiler.
Halep’i o bombalıyor
Putin’le “Suriye konusunda net olarak nelerin görüşüldüğü” de konuşmalardan anlaşılmadı. Yalnızca “Halep’e insani yardım, Suriye’de akan kanın durması” gibi yuvarlak deyimler kullanıldı.
Oysa Türkiye için Suriye sorunu Halep’ten ibaret değil.
Asıl sorun Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırında “ABD, Rusya ve Esad desteğiyle” geniş bir alan kazanan PYD-PKK… Rusya ve Esad güçleri tarafından bombalanan Türkmendağı’nda evleri köyleri yıkılan, canını kaybeden, Türkiye’ye göçe zorlanan Türkmenler…
Halep’e gelince… Putin “Halep’te akan kanın durdurulması için BM önerisi”nden söz ediyor.
Oysa “muhalifler var” diyerek Halep’i bombalayan da Esad ile Rusya. 11 Şubat 2016’da “BM uyarısına rağmen” Rus savaş uçakları Esad güçleriyle birlikte Halep’i bombalamış.
Bugüne kadar da devam ediyor. Durum bu iken kimi, neye inandırabilir?
Bakalım ekonomi-gaz-savunma sistemi gibi konularda anlaşmak, karşılıklı kazanç sağlamak “siyasi anlaşma”yı da beraberinde getirebilecek mi?