NATO’nun tartışılma zamanı!
.
Daha önceki yazılarımda da NATO’nun Afrin konusundaki sessizliğine ve eylemsizliğine değinmiş, bu konunun NATO ile açıkça tartışılması gerektiğini belirtmiştim.
Milli Savunma ve Adalet eski Bakanı Prof. Dr Hikmet Sami Türk’ten bu konuda bir açıklama aldım. Mektubun önemli bir kısmını sizinle paylaşacağım:
“Afrin’de yürütülen sınır ötesi askeri harekat Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. Maddesine göre ‘silahlı saldırıya uğrayan bir üye devlet olarak kullandığı bireysel meşru savunma hakkı’ çerçevesinde başlatılmıştır.
NATO adına ve müttefikimiz ABD tarafından yapılan açıklamalarda Türkiye’nin terör saldırılarına karşı meşru savunma hakkı kabul edilmekle birlikte, ölçülü davranma çağrısına yer verilmiş, müttefikimiz Almanya ise, konunun NATO’da tartışılmasını istemiştir”.
Yardımcı olmayı kabul…
“1949’da imzalanan NATO Antlaşması’nın 5. Maddesi, Antlaşma taraflarının, içlerinden biri veya birkaçının silahlı bir saldırıya uğraması durumunda Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. Maddesi çerçevesinde bireysel veya birlikte meşru savunma hakkını kullanmak suretiyle, silahlı kuvvet kullanılması dahil, gerekli bütün önlemleri alarak, saldırıya uğrayan Tarafa veya Taraflara yardımcı olmayı kabul ettiklerini belirtir. 1952’de Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya katılmasından sonra Antlaşma’nın kapsamı, 5. Maddede yapılan değişiklikle ‘Türkiye topraklarını da içine alacak şekilde genişletilmiştir.
Dolayısıyla NATO müttefiklerimizin Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51’inci, NATO Antlaşması’nın 5. Maddesi çerçevesinde bir meşru savunma harekatı olan ‘Zeytin Dalı’ hakkında eleştiri içeren çağrılar yapmak veya bu harekatı tartışmaya açmak yerine, Türkiye’ye yardımcı olmaları, Türkiye’nin karşısında değil yanında yer almaları gerekir.
Bu onların NATO Antlaşmasından doğan yükümlülükleridir”.
Girişimde bulunduk mu?
Deneyimli siyasetçi Hikmet Sami Türk burada “Türkiye, silahlı saldırıya uğrayan Taraf olarak NATO Antlaşması’nın 5.maddesi kapsamında müttefikleriyle “birlikte meşru savunma” hakkının kullanılması amacıyla NATO Konseyi ve Askeri Komitesi’nin gerekli kararları almak üzere toplanması için herhangi bir girişimde bulunmuş mudur” diye soruyor. Eğer böyle bir başvuru yapıldığı halde olumlu bir sonuç alınamamışsa bu, NATO müttefiklerimizin “birlikte meşru savunma” yükümlülüklerini yerine getirmemesi demektir. Böyle bir durumda “NATO’nun Türkiye için yararı tartışmaya açıktır” diyor.
AB ile ilişkilerimizin bozulması ve AB’ye girme imkanımızın büyük ölçüde zayıflaması sonunda Batı ile tek sağlam bağımızın NATO olarak kaldığı doğrudur. Ancak… Biz NATO’nun her çağrısına uyarak Afganistan dahil birçok ülkeye askerimizi göndermişsek ve NATO bizim çağrımıza olumsuz cevap veriyorsa Prof. Hikmet Sami Türk’ün “NATO’nun Türkiye için yararı tartışılır” sözlerini düşünmenin, en azından açıkça karşılıklı tartışmanın zamanı gelmiştir. Hükümet bu bilgileri ve uyarıyı dikkatle değerlendirmelidir.