Asıl kriz bu!
.
Devamlı olarak Türkiye ile ABD arasındaki krizin nedenleri aranıyor, maddeler sıralanıyor. Oysa…
Ortadoğu’da sadece iki değil, birçok ülkenin içinde olduğu bir kriz yaşanıyor ve bunun bir tek nedeni var; güvensizlik!
Herkes kendi çıkarına göre adımlar atıyor, kendi çıkarına göre her gün yön değiştirebiliyor ve her yalan da söyleniyor.
ABD ise Ortadoğu için yıllar öncesinden planladığı politikayı aslında hiç değiştirmiyor ama ülkeleri “Adil ve dürüst bir dünya lideri ülke” havasında o plana göre oynatıyor.
Kilis’e roketler…
Dün AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın “Suriye’nin Afrin kentinden Türkiye’ye 720 roket atıldı” açıklamasından söz etmiştim.
Biz bu (çoğu Hatay ve Kilis’e) roketli PKK saldırılarının hepsini duymuyoruz ama Perşembe günü Kilis’e yapılan saldırılar duyulmayacak gibi değildi.
PKK’nın attığı 2 roketin biri tarihi Çalık Camisi’ne, diğeri 100 m. Uzaklıktaki bir eve isabet etti, camide 2’si ağır 8 kişi yaralandı, evde 5 kişi dumandan boğulma tehlikesi geçirerek hastaneye kaldırıldı. Yaralı 2 vatandaşımız hayatını kaybetti.
Birkaç gün önce Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bir günde 11 roket atılmış, 1 kişi ölmüş, 47 kişi yaralanmıştı. Aynı gün Kilis’e atılan roketlerde şans eseri hayatını kaybeden olmadı.
ABD ve diğer ülkeler aynı lafları tekrarlayarak sınırımızın ötesinde kendi oyunlarını oynarken biz ağır bir fatura ödüyoruz. Hem askerlerimizden şehit veriyoruz, hem de Afrin’den atılan terörist roketleriyle vatandaşlarımız yaralanıyor, hayatını kaybediyor.
SDG-PKK yalanları
Birçok siyaset bilimcinin, terör uzmanının da vurguladığı gibi Türkiye “sınırında PKK koridoru oluşturulmasına müdahalede geç kaldı”.
Buna rağmen, eğer ABD ve Rusya “Türkiye’ye karşı tutumlarında” samimi olsalardı Türkiye yine de Suriye’ye girmek zorunda kalmazdı, ne Fırat Kalkanı olurdu, ne de Zeytin Dalı operasyonu.
Bakalım şimdi; ABD Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert’in Perşembe günkü açıklaması:
“Biz Afrin’de yokuz. SDG ile çalışıyoruz… Türkiye’nin PKK konusundaki meşru kaygılarını anlıyoruz ve bunu saygıyla karşılıyoruz. Türkleri diğer gruplarla değil, DEAŞ’la savaşmaya odaklanmaya teşvik ediyoruz. Türkiye gözünü DEAŞ’tan ayırdı, PKK’nın peşine düştü”.
Hem PKK ile ilgili kaygılarımızı anlıyor ve saygı duyuyor, hem de PKK ile değil DEAŞ’la savaşmamızı istiyor (ki Afrin’de DEAŞ da PKK ile birlikte TSK’nın karşısında).
SDG ile çalışıyor ama SDG de zaten PKK, aynı örgüt… “Diğer gruplar” dediği de PKK…
ABD, Türkiye’ye “siviller ölmesin, dikkat edin” diye uyarı yapıyor ama “müttefikim” dediği terör örgütü Afrin’de sivilleri canlı kalkan yaparken susuyor.
Hele Savunma Bakanlığı sözcüleri “Afrindeki ‘gruplara’ silah vermediklerini, Fırat’ın Kuzeydoğu’sundaki PYD-PKK’ya verdikleri silahları da takip ettiklerini” söylemiş ki 5000 TIR silahı nasıl takip ettiklerini merak ediyor insan.
ABD’ye öneri; kısa bir süre için DEAŞ’ı bırakıp PKK’nın Hatay ve Kilis’te, Afrin’de “sivillere” verdikleri zarara yoğunlaşsınlar.