Yangını ABD körüklüyor
.
Dünya, Obama’nın gidişini dört gözle beklerken; yerine gelen Trump’ın da ona paralel ve hatta ondan çok daha hızlı bir şekilde yangını körüklediğini görmenin şokunu yaşıyor. Evet; bütün nizamların altüst olduğu Birinci Dünya savaşını, ikincisi de bitiremedi. Çünkü pasta büyüktü ama kapanın elinde kalmıştı! Sahiplenmenin yegane ölçüsü aslan payı olduğu müddetçe; güç dengeleri değiştikçe mahut kapma, daha açık ifadesiyle aşırma yarışının süreceği aşikardır.
Cetvelle ve suni olarak çizilen Orta-Doğu haritaları, raflardan indirilmiş olup; onlara son şeklini vermenin kahpece oyunları oynanıyor.
Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinde, yanlarına Mısır’ı da alarak; tasarlanan yeni Orta-Doğu haritaları için düğmeye basıldı. Büyücü küresinin başında İsrail fiilen yoktu ama ruhen oradaydı; zira alınan her karar, İsrail’in güvenliği ve yayılmacılığına matftu.
Bölgenin yumuşak karnı olan mezhepçilik (Sunni-Şii), seneler senesi maden gibi işletilip kıvama getirilmişti. Bu denli tehlikeli gidişin de başını İran ile Suudi Arabistan ve bunların destekçileri olan bir kısım yandaş ülkelerle, bölgede cirit attırılan terör örgütleri çekmekteydi.
Hemen hepsinin ellerinde ABD menşeli silahlar vardı; ABD bir yandan mahut silahlarını Müslümanlar üzerinde denerken, bir yandan da milyar dolarları tahsil etmenin keyfini sürüyordu.
Dünün Saddam’ın Irak’ı yerine bugün Katar öne sürülüp tu-kaka edildi.
Hemen akabinde İran’ın sinir uçlarıyla oynandı; canlı bombaların hedef aldığı İran Meclisi ve Humeyni’nin mezarına saldırı düzenlendi. Eylemleri gerçekleştiren saldırganlar peş peşe intihar etti.
Mezhep temelli bu savaşın kazanı ve kaybedeni daha başından bellidir. Konuya muhatap İslam ülkeleri akıllarını başlarına devşirmez ve bu fitili ateşlerlerse, tüm bölgenin yangın yerine çevrilmesi an meselesidir.
Bunca acı tecrübelerden sonra da ibret alınmayıp bu oyuna gelinirse; yerlerinden oynayan taşların nerede duracağı belli olmaz.
Suriye ve Irak savaşlarıyla zaten istikrarsız olan bölgenin, şuursuz bir hareketle, bir anda alev topuna dönmesi işten bile değildir.
Akıl, şuur ve İz’an gibi değerlerin çoktan yırtıcı hayvanların inlerine çekildiği bölge, terör örgütlerinin cirit attığı bir alan olup; her an ve her türlü tehdide ve tehlikeye açıktır.
Üst akıl ve yandaşları yangına körükle giderken; yine iş, bölgenin en büyük ve en istikrarlı ülkesi olan Türkiye’ye düşüyor. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan; Katar’la ilgili açıklamanın ardından, bir kısım ülke liderleriyle telefon görüşmeleri yaptı ve itidal çağrısında bulundu.
Ama hemen akabinde İran’ı karıştırmak ve oyuna çekebilmek için bir dizi terör eylemine giriştiler. Belli ki, hedefe alınan İran’da terör eylemleri devam edecek.
İran, tarihi geçmişi olan ve devlet geleneği bulunan büyük bir ülkedir. Kendisinden, bu büyüklüğüne göre hareket etmesi ve provokasyonlara kapılmadan, teenni ile hareket etmesi beklenir. Şuursuzca hareket edip, 80’li yıllardaki aymazlığa düşerse; parçalanması mukadder olan Suriye ve Irak’ın yanında yer alır.İran’ın Suudi Arabistan’ı tefe koyup intikamı dillendirmesi, tehlike çanlarının ilk yankılarıdır.