Kepazelik!
.
Siyaset zor zenaattir. Devlet adamı kumaşına sahip olmayı gerektirir. Bundan dolayıdır ki, siyaset arenasında; kimileri siyasetçilik oynar, kimileri ise, gerçek siyaset sergiler.
Para, makam, şöhret, insanoğlu için turnusol gibidir; insanın foyasını anında ortaya koyar.
Zavallı insan! Kendini, tulum gibi ne kadar şişirirse şişirsin; onu patlatıp söndürecek yalnızca bir toplu iğnedir! İnsanın diğer mahlukattan farkı; bu durumu bilmesine rağmen, şişinip caka atmasıdır!
Mahut tipler, ne oldum delisidir; öne çıkmak ve parmakla gösterilmek için adeta yarışırlar. Televizyon ekranı, arayıp da bulamadıkları şeydir; lakin ondaki tehlikeyi bilmezler! Ekran, insanı vezir ettiği gibi rezil ve rüsva da eder.
Asaletten nasibi olmayan insan, ekranda mal bulmuş Mağribi gibi sevinir ve fırsatını bulduğunu zannederek, içindeki ufunetini kusar!
CHP Konya milletvekili de, ekranı bulduğunda; merd-i kıpti misali, şecaatini arz ederken, sirkatini söyleyivermiş! Yani, sözde kahramanlıklarını anlatırken, hırsızlıklarını sergilemiş!
Referandumda ‘evet’ oyu verecekleri İzmir’den denize dökeceklerini yavelemiş! Hatta, bunun için de önce Samsun’a çıkacaklarını, Amasya’ya, Sivas’a, Ankara’ya gideceklerini; İnönü’yü Dumlupınar’ı yaparak, önlerine kattıklarını İzmir’den denize dökeceklermiş!
Yani CHP’li bu milletvekili aklınca (hani nerde?!) ‘evet’ oyu veren Türkiye’nin yarıdan fazlasını; Yunan gibi düşman belleyip denize dökecekmiş. Bu, deli saçması sözleri de alkışlandı iyi mi?!
Bölücülük yapmak, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek suçtur; bunu basın-yayın yoluyla yapmak iki misli cezayı gerektirir. Bütün bu kepazelikleri önlemek için kurulan RTÜK ne yapmaktadır?! Kin ve nefret kusan bu ekranlara, gerekeni neden yapmıyor?
Daha vahimi ise; bu kişinin ait olduğu partinin Genel Başkanı’nın sergilediği vurdumduymaz tavrıdır. Bu kepazeliği tevile kalkışmasıdır. Dedik ya; siyaset adamı için devlet adamlığı kumaşı elzemdir. Hangi partide olursa olsun; böyle hastalıklı bir beynin; kesin ihraç talebi ile derhal disipline sevk edilmesi gerekir.
Bizim de; dilimizde tüy bitercesine anlatmaya çalıştığımız ve bir türlü anlatamadığımız gerçek budur. CHP, alışılagelmiş bir siyasi parti değildir; zira, siyasi partiler rakiplerini ekarte etmeye çalışırlar. CHP’nin siyaseti ise, rakibini imhaya yöneliktir. Ya ben; ya hiç diye siyaset mi olurmuş?
Kendisine oy vermeyenleri Yunan gibi düşman bilmek ve onları denize dökmekle tehdit etmek, siyasetçinin yapacağı iş midir? Halkını düşman belleyen bir siyasetçi için iktidar, hayal ötesidir.
Girdikleri her seçimde sandığa gömüldüler. Bu durumun sebeplerini kendilerinde değil de halkta arayanların; ebedi muhalefet psikozu içerisinde saçtıkları bu denli hezeyanların halktaki karşılığını hala görememişlerse, ebediyen göremeyecekler demektir!
Millet, bu kafayı ve bu köhnemiş zihniyeti halk gayet iyi biliyor ve yakinen tanıyor. Vaktiyle eski genel başkanlarının; seçimleri kaybetmeleri üzerine sarf ettiği; ‘...Bu milleti cezalandırmalıyız!’ hezeyanından biliyor ve tanıyor.
Peki; size oy vermiyor diye cezalandırmak istediğiniz ve düşman belleyip denize dökmekle tehdit ettiğiniz bu milletten ne bekliyorsunuz?
Milletin, sizi iktidara taşımadığına değil; tımarhaneye hademe yapmadığına dua edin!