CHP’yi Kurultay kurtarır mı?
.
Cumhuriyet Halk Partisi, isminde halk kelimesi olmasına rağmen; kurulduğu günden beri halka ters düşmüş, devamlı halka rağmen iş görmüş; kendini seçkin addedip halka sürekli tepeden bakmış ve hepsinden önemlisi halkın dertleriyle dertlenmemiş ve halkın değerleriyle oynamış ve hatta onlarla alay ederek değiştirmeye kalkmıştır.
Eskilerin tabiriyle; ismiyle müsemma olamayarak, samimiyetten uzaklaşmış ve hüviyetiyle tezat teşkil etmiştir. Bu yüzden olsa gerektir ki, çok partili siyasi hayata geçtiğimiz günden beri, CHP tek başına iktidar yüzü görmemiştir, görememiştir.
Ve yine bundan dolayıdır ki, sandıkta iktidara gelemeyeceğini anlayan CHP, iktidarı sürekli başka yerlerde, sokakta ve siyasi kumpaslarda aramış; kesintilere uğrayan demokrasimizin güdük kalmasına sebep olmuştur.
CHP’nin mazideki hal-i pürmelalini başka yazılara bırakarak; bugününe, bugünkü fokurdamakta olan haline bir göz atalım.
Son genel başkan, adeta kaset mahsulü; bu yüzden olsa gerektir ki, parti A’dan Z’ye dar ve şahsi bir görüşe göre dizayn edildi. İçeride oluşturulan bu denli dar bir kadrolaşmanın dışarısıyla olabilecek irtibatı da o denli dar ve kısıtlı olabiliyor.
Böylece kitle partisi olamadı ve kitleleri gerektiği gibi kucaklayamadı.
Şu anki genel başkan 7 yıldır o koltukta; bu müddet zarfında 7 seçim yapıldı ve hepsini kaybetti ve hala o koltukta… Elbette bu da bir başarıdır; üst üste 7 seçimi kaybedip liderlik makamında kalmak kolay olmasa gerektir. Bu da gösteriyor ki; bizdeki siyasi partiler yasası son derece yetersiz ve anti demokratiktir.
Rakibi olan AK Parti’nin kurulduğu günden bu güne sergilediği siyasi yaşamı nasıl tarihi bir başarısı ise, CHP’nin aynı sürede sergilediği başarısızlıklar da tarihi bir hezimet dizisidir.
Halka dönük olmayan, halkın özlem ve beklentilerine karşılık vermeyen bir CHP’yi, Kongreler kurtaramaz. Kurtarsaydı; adı Kurultaylar partisine dönen CHP, şimdiye kadar çoktan kurtulurdu.
Yönetimi eleştirenlerin suçlanarak kapıya konulduğu bir siyasi oluşuma demokratik denilebilir mi? Az olsun senim olsun zihniyeti ile parti, daha mı küçültmek isteniyor?
Muharrem İnce ‘ Cumhurbaşkanlığı Kurultayı’ yapalım çağrısında bulunarak; ‘hayır’ oylarıyla elde edilen yüzde 48.6’ya vurgu yaptı. Bu oylar CHP’nin olmadığına göre; İnce, yeni söyleme ve yeni bir açılıma gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.
CHP’nin tarihinde yeni söylem ve açılım sözüyle, partisini iktidara taşıyan tek lider Bülent Ecevit olmuştur. Partinin oylarını ilk defa yüzde 41’e çıkaran Bülent Ecevit de; CHP’ye yaranamamış ve ayrılıp DSP’yi kurmak zorunda kalmıştır.
Partinin kronik yapısı Ecevit’e adım attırmamış; yeni söylem ve vaatlerinin gerçekleştirmeye fırsat bulamayınca da kurtuluşu yeni parti kurmakta bulmuştu.
Kongreler gelir geçer; asıl olan, halkla barışmak bunun için de öncelikle; halktan özür dilemek ve bundan böyle; halkın tasasında ve sevincinde onunla, söylemden öte eylemde bütünleşmektir.
Zira halk, duyduklarından ziyade gördüklerine prim veriyor!