Türkiye’de bir ilk gerçekleşti. NurolBank, Şekerbank’ın 85 milyon dolarlık sermaye benzeri eurobond ihracına destek verdi. NurolBank Genel Müdürü Özgür Altuntaş, “Goldman Sachs’ın, Morgan Stanley’in yaptığını Türkiye’de gerçekleştirdik” dedi
World Business Capital’den OPIC garantili aldığı uzun vadeli, sermaye benzeri krediyi Türkiye ‘de ilk defa bir yatırım bankası, hatta ilk finans kuruluşu olarak orta ölçekli başka bir bankanın (Şekerbank) 85 milyon dolarlık sermaye benzeri eurobond ihracına kanalize eden NurolBank, bu anlamda Türkiye’de ilk kez yapılan bir işleme de imza atmış oldu.
Kurumsal müşterilerin tüm finansal sorun ve ihtiyaçlarını doğru tanımlayıp, çözüm önerileri sunmaya çalıştıklarını belirten NurolBank’ın Genel Müdürü Özgür Altuntaş, “Bağlı bulunduğumuz gruptan bağımsız şekilde kendi ayakları üzerinde durabilen niş bir banka olmak ana hedefimiz. Türkiye’nin Goldman Sachs’ı, Morgan Stanley’i olmak istiyoruz” dedi.
Küresel krizin ardından uluslararası büyük yatırım bankalarının Türkiye’deki faaliyetlerini sonlandırmasının ardından sektörde bir boşluk oluştuğuna işaret eden Altuntaş, şöyle konuştu:
“Biz küçük boyutlardaki işlemlerde bile terzi usulü yatırım bankacılığı yapıyoruz. Sermaye piyasaları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gelişmek zorunda. Türkiye’nin kredilerini menkulleştirebilmesi lazım. Piyasadaki boşluğu değerlendireceğiz. Konvansiyonel bankaların hızlı refleks gösteremediği ürünlerle, ürünleri sunarak rekabet gücümüzü artırmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki 5 senelik süreçte sektörün dünya standartlarında yatırım bankacılığı yapan en önemli oyuncularından biri olma hedefiyle çalışmalarımıza yön veriyoruz. Sermaye piyasalarına Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ürünleri kazandıran yatırım bankası olacağımıza inanıyorum.”
Altuntaş, NurolBank’ın ölçek olarak küçük olmasının da sorun olmadığını ifade ederek, “Sektörümüzde yapılan hatalardan bir tanesi bilanço büyüklüğü karşılaştırması. Yatırım bankalarında yaratılan aktifler ivedilikle diğer yatırımcılara satılmak üzere kurgulandıklarından dolayı, bilanço büyüklüğü en önemli kriter değil. Nurol Bank olarak biz sektörde niş ve butik bir oyuncuyuz. Standart ürünlerimiz yok. Bunun için piyasa volatilitesi veya faizlerin yüksekte ya da düşükte hareket etmesi bizim müşterilerimize sunduğumuz ürünlerde çok büyük bir etki oluşturmuyor. Yatırım bankacılığının sağladığı esnek köprü finansman ürünleri firmalara ciddi anlamda bilançolarını düzeltmede ve bazı dereleri aşmada yardımcı oluyor. Sonrasında konvansiyonel bankacılık alanındaki ürünlerle fonlanmaya devam etmelerini sağlıyor” diye konuştu.
Hissedarlarımız hayretle izliyor
Nurol Yatırım Bankası, Nurol Holding çatısı altında 1999 yılında yatırım bankacılığı alanında faaliyetlerine başladı. Hisselerinin yüzde 78’i Nurol Holding’e, yüzde 16’sı Nurol İnşaat’a ve kalan kısmı da Nurol Ailesi üyelerine ait. İstanbul’da Genel Müdürlük ve Ankara’daki şubelerinde toplamda 40 kişilik ekip ile faaliyetlerini sürdürüyor.
Nurol Bank, son 3 sene içinde, bilançosunu 5 kat büyüterek 1.8 milyar TL’ye, öz kaynaklarını 3 kattan fazla büyüterek 246 milyon TL’ye ulaştırdı. Bankacılık rasyosal kârlılık ölçümlerinde, NurolBank hem öz kaynak kârlılığı hem de ortalam aktif kârlılığında Türkiye ortalamasının çok üstünde yer alıyor. Sektörde yüzde 35 ile en yüksek sermaye getirisine sahip banka olarak dikkat çekiyor. Batık oranı sıfırlanmış olan temiz ve kârlı bilançosu ile de dikkat çekiyor. Son yıllardaki gelişmeleri ile bankadan fazlaca beklentisi olmayan Nurol Ailesi’ni bile şaşırtmış vaziyette.
Klasik banka egosu kırılırsa yükseliriz
Özgür Altuntaş yatırım bankacılığının yeteri kadar gelişmediğine dikkat çekiyor. Verdiği rakamlar ilginç:
“BDDK’nın verilerine baktığınızda yatırım bankalarını alt alta topladığımızda toplam bilanço büyüklüğü 40 milyar lira. Bu rakam bütün sektör içinde yüzde 1.3’lere, yüzde 1.2’lere denk gelir. Hatta TSKB’yi çıkarmamız gerekir. TSKB gerçek anlamda bir kalkınma bankası. O zaman yatırım bankacılığı için geriye 15 milyar kalıyor. Bu da bütün sistem içinde çok küçük bir orana denk geliyor. Sermaye piyasalarının gelişmesi ve yatırım bankalarının da bu paralelde gelişmesi Türkiye ekonomisi için çok önemli. Konvansiyonel bankacılığın egosundan kurtulup diğer yatırım ürünleri ve fonlama alternatiflerini geliştirip bir çeşitlilik yaratmamız gerekiyor. O zaman Türkiye sermaye piyasalarından yükselecektir. KOBİ’lere hizmet veren faktoring şirketlerini desteklemek için World Business Capital’den (WBC) OPIC garantili 10 milyon dolar kredi aldık.
Bu OPIC garantili Turkiye’deki ilk ve tek sermaye benzeri kredi olarak kayda geçti. Rakam her ne kadar çok büyük olmasa da OPIC garantisi için 1 dolar ile 1 milyar dolar arasında fark yok aslında. Aynı prosedür, denetim ve onay mekanizmaları çalışmaktadır. Bu kredi ile kobilerin rekabet gücünü arttırmayı hedefliyoruz.”