Kıdem’de herkes mutsuz
Hükümet kıdem tazminatı ile ilgili taslağa son halini verip görüşe açtı ancak hem işveren hem de işçi kesiminin bu taslağa evet demesi ve uzlaşılması im-kan-sız
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iyi niyetli bir yaklaşımla tüm çalışanların kıdem tazminatı alabileceği yeni bir sistem için harekete geçti ve taslağa son şeklini verdi. Verdi vermesine de görüşe açılan taslağın taraflar tarafından kabulü neredeyse imkansız görünüyor.
Şu an çalışanların yüzde 90’ından fazlası ne yazık ki kıdem tazminatı alamıyor. Hükümet bu gerçekten yola çıkarak çok uzun süredir yeni bir kıdem tazminatı sistemi üzerinde kafa patlatıyor. Ancak ekonomideki hassas dengeleri bozmamak adına da düşünülen tasarı yıllardır bir türlü hayata geçemiyor. Kıdem tazminatı ile ilgili son olarak Bakan Süleyman Soylu “Artık teknik olarak hazırız. Sıra taraflar arasındaki diyaloga geldi” dedi ama taraflardan gelen tepkiler, bu tasarının da bu haliyle yasalaşmasının imkansız olduğunu ortaya koyuyor. Yani kıdem tazminatı değişikliğinin bilmem kaçıncı kez rafa kalkması an meselesi.
Aslında iki taraf da haklı
Aslında objektif olarak bakıldığında her iki tarafın da yani hem işçi sendikalarının hem de işverenin haklı olduğu noktalar bulunduğu çok açık. İşte bu yüzden de diyorum ki kıdem tazminatı ile ilgili bir sistem değişikliği kolay kolay mümkün değil. Gelin tasarının kritik 2 maddesine ve tarafların bu maddelere yönelik yaklaşımına pencere açalım. Açalım ki hem getirilmek istenen sistemi anlayalım hem de neden uzlaşılamayacağını yorumlayalım.
16 günlük maaşa düşürülecek
Kıdem tazminatı her yıl için 30 günlük maaş kadar değil, 16 günlük maaş kadar belirlenecek.
İtiraz: Mevcut sistemde 3 bin lira net maaşı olan bir kişi, çalıştığı her yıl için 3 bin lira tazminata hak kazanıyor. Yeni sistem bu kazanımı 1.600 liraya düşürüyor. Zaten sadece bu maddeye bakınca bile işçi sendikaları tasarının kalanını okumaya gerek duymuyor, ayaklanıyor.
İşçilerin yüzde 90’ından fazlasının mevcut sistemde tazminat alamamasını umursamıyorlar. Kazanılmış 30 günlük haktan 1 gün bile feragat etmek istemiyorlar.
İşçinin her ayki çalışması karşılığı hakettiği kıdem tazminatı, SGK tahsilat ekranından işveren tarafından yatırılır. Kıdemle ilgili kısım ayrılarak işçi lehine açılan Fon’a yönlendirilir.
İtiraz: Kıdem miktarını 30 günden, 16 güne indiren tasarıya normalde işverenin evet demesi beklenir değil mi? Öyle değil işte. Şu an işveren SGK kesintisi olarak işçi adına yüzde 37.5 prim ödüyor. Kıdem tazminatı yasası gerçekleşirse ödemesi her ay için 4 puan daha artacak ve yüzde 41.5’e çıkacak. Yani işveren yıllara yaydığı kıdem tazminatını her ay peşin peşin ödemek zorunda kalacak. ‘Asgari ücret artışı ile zaten yüküm arttı’ diyor.
4 puanlık artışı istemiyor. Pek çok şirket için tazminat yükü muhasebeleştirilen ancak fiili ödeme yapılmadığı için günlük hayatta sorun yaratmayan bir yük. Oysa yeni sistemle aylık bir maliyet haline dönüşecek. İşverenin de en büyük itirazı bu noktada.
Ve diğer itiraz edilen noktalar
Sadece bu 2 maddeye bakınca bile kilidin açılmasının ne kadar imkansız olduğu ortada. Ancak itiraz edilen değişiklikler bu 2 maddeyle sınırlı da değil. Mesela işçi tarafı Fon’da biriken paraya işçinin 15 yıl boyunca dokunamayacak olmasını da kabul edilebilir bulmuyor. Mevcut durumda işçi ile işveren anlaştığında işçinin eline bir şekilde toplu para geçiyor. Getirilmek istenen sistemde ise işçi parasını kendi adına açılan Fon hesabında izleyebilecek görebilecek ama dokunamayacak. Fon’un nasıl çalışacağı, birikiminin sağlıklı bir şekilde değerlendirileceğine dair de kuşkuları var. Bireysel emeklilik sistemindeki fon performansları dikkate alındığında bu endişe de yersiz sayılmaz. İşveren tarafının itiraz ettiği bir diğer nokta ise şu: Ben işçi Ercan’ın hesabına her ay tazminat için para koyduğum zaman Ercan işyerine olan sadakatini kaybedecek. Mevcut durumda kendi rızasıyla işten ayrılırsa tazminat isteyemeyeceğini biliyor. Oysa para her ay Fon’a yatırılınca işyerine olan aidiyeti de kaybolacak. İstediği zaman çıkmakta bir çekince görmeyecek. Ayrıca işçiyi kıdem hakkından mahrum eden bazı maddeler var. Suça karışırsa, devamsızlık yaparsa, ahlak ve iyi niyet kuralları çerçevesinde çalışmazsa tazminatsız çıkarılma opsiyonu var. Biz şimdi her ay onun adına para yatırınca bu maddelerin bir anlamı da kalmayacak. Görüldüğü üzere iş karışık. Getirilecek model Avusturya modeliymiş, Kenya modeliymiş çok da önemi yok. Paranın Fon’da kişinin bireysel hesabında birikmesi de tefarruat. Önemli olan ve çözümü güçleştirenler yukarıdaki konular.