Antalya kadar turist çekiyor!
Louvre, Antalya kadar turist ağırladı
Paris’in dünyaca ünlü müzesi Louvre, neredeyse Türkiye’nin tatil merkezi Antalya kadar turist ağırladı. Antalya’yı 10 milyon turist ziyaret ederken Paris’te sadece Louvre Müzesi’ni 8.8 milyon kişi gezdi. İKVS Genel Müdürü Görgün Taner ve İstanbul Modern Şef Kuratörü Levent Çalıkoğlu, sanat etkinliklerinin şehirleri nasıl değiştirdiğini rakamlarla anlattı.
Ben bu başlığı şöyle değiştireyim: Paranız varsa sanata para ayırın ama paranız olmasa bile sanata zaman ayırın. Başlık İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Genel Müdürü Görgün Taner’den. Hatta kendisi bu sözü Marka 2012 Konferansı’nda Bülent Erkmen tasarımı, Mavi markalı tişortunda taşıyordu. Bu detayı sanat, tasarımcı ve marka buluşmasına dikkat çekmek için yazdım.
Bu yılın en keyif aldığım etkinliklerden biriydi Marka 2012 Konferansı. Konferansın marka-sanat ilişkisini masaya yatıran konuşmacıları ise en ilgimi çekenler oldu. 2012’nin en keyifli saatleri benim için de müzelerde, sergilerde geçti. Yaratıcı kimlikleri tanıma dışında, müzelerde yapılan etkinlikler her şeye rağmen İstanbul’da yaşamanın cazip olduğunu hissettirdi.
İstanbul Modern Şef Kuratörü Levent Çalıkoğlu bakın müzeler için ne diyor: “Eskiden soğuk bir bilgi deposuydular şimdi ise hayatın tam merkezinde farklı sosyal grupları kapsayan bir çekim merkezi oluşturdular.” Gerçekten de tam da öyle oldu. Bu yıl İstanbul Modern, Pera Müzesi, Sabancı Müzesi’nde ne çok etkinlik ve buluşma oldu. Müzeler restoranlarıyla, hafta sonuna özel etkinlikleriyle, müze mağazalarıyla çekim merkezi oldular. Bu müzelere olan ilgi yeni girişimcileri de hareketlendirdi. Yakında İstanbul’un hayatına yeni müzeler de girecek.
Evet İstanbul hızla büyüyor. Çoğu zaman çarpık yapılaşması, her yana dikilen plazaları, duvarların ardına saklanan siteleri ve trafiğiyle insana ‘Bu şehirde ne yapıyorum? İstanbul’a yazık oluyor’ dedirtiyor ama bir yandan da İstanbul dünya kentleri arasında cazibesini artırıyor. Bu arada İstanbul’daki tüm çarpıklığın en iyi özetini de Tasarım Bienali’nde ünlü mimar Emre Arolat’ın küratörlüğünde hazırlanan Musibet sergisinde gördük.
Müze şehri etkiler mi?
Müzeler ve sanat etkinlikleri şehrin iklimini nasıl değiştirir? Sanatın güçlü olması ülkenin markalarını nasıl etkiler? Bu soruları üzerine kafa yorarken Levent Çalıkoğlu’ndan aldığım bilgilerle aktaracağım: “2012’de dünyanın en çok gezilen müzesi Louvre’u 8.800.000 kişi, Londra’da National Museum’u ise 5.253.216 kişi gezdi. Müzecilik tarihini değiştiren modern müzeciliğin ilk adımı New York’taki MOMA’yı tam 2.814.746 kişi gezdi. (Bu arada aynı şehirdeki Metropolitan Museum ise (MET) 6.004.254 ziyaretçi ile Louvre’un ardından 2. oldu.” İstanbul’u New York, Paris ve Londra ile karşılaştırmak ne kadar doğru diyebilirsiniz? Haklısınız ama bir örnek daha vereceğim: Bilboa.
Bilboa efekti
Bakın Levent Çalıkoğlu Bilboa’daki değişimi nasıl anlatıyor: “80’lerde ağır bir ekonomik krizin ardından Bilbao ekonomisinin belkemiğini sorgulamaya girişti. Ağır sanayi şehri terk ederken ardında birçok çöküntü alanı, işsizlik ve gri bir ruh hali bıraktı. Şehir küllerinden doğmak için kendine yeni bir rota çizdi. Bu rotanın baş aktörleri sanat, mimarlık ve servis sektörü olacaktı. Sir Norman Foster’ın elinden çıkan yeni metro ağı, Calatrava’nın beyaz köprüsü ve elbette Frank Gehry’nin eseri Guggenheim müzesi. Her biri alanında marka olmuş isimlerin elinde şekillenen şehrin çehresi değişti. Üstelik dünyada müzecilik denince adı ilk anılan Guggenheim markasını da 1997 yılında portföyüne katarak şehircilik a raştırmalarında ‘Bilbao efekti’ olarak anılan bir başarıya imza attı. Dünün terkedilmiş paslı tersanesi bugün Bilbao’ya gelenlerin yüzde 82’inin ziyaret nedeni oldu. Müzenin açılmasının ardından ilk beş yılda müze içinde ziyaretçilerin harcadığı 8.9 milyon Euro’ya ilave olarak şehri ziyaret edenler Bilbao’da konaklama k için 43 milyon euro, yem eğe 35 milyon euro, alışverişe 13 milyon euro, ulaşıma 9.5 milyon Euro ve eğlenceye 6.6 milyon euro harcadılar. Bilbao’nun ekonomik rönesansına müzenin etkisi rakamlarla ortada.’
Sanat uzak değil artık çok yakın herkese. Görsel sanatlar birçok olayın analizini ve sonucunu çok hızlı sunuyor. Bunlar gündelik yaşamımızdan kopuk değil. Ve bu yüzden de çağdaş sanat hiçbir zaman olmadığı kadar popüler. İstanbul’un daha çok sanata, Türkiye’nin daha çok yaratıcı kimliğe, sanatçıya, tasarımcıya ihtiyacı var. 2013’de kendinize ve sanata zaman ayırın.