Sahte sigortalı tuzağına düşmeyin!
Sahte sigortalılık 2012 yılına kadar sadece emeklilik için değil sağlık yardımlarına hak kazanmak için de çok başvurulan bir yöntemdi.
Geçen haftaki yazımızda sahte müfettiş olgusuna değinmiştik. Bugün de sahte sigortalılığı işlemek istedik. Hemen sigortalının da sahtesi olur mu demeyin. Oluyor. Hem de çok yaygın. Sizi daha fazla merakta bırakmadan konumuzun ayrıntılarına girelim.
Sahte sigortalı 4/a’lı olarak adlandırdığımız sigortalılıkta karşımıza çıkıyor. Bir kişinin 4/a kapsamında sigortalı olabilmesi için bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılması gerekmektedir. Daha doğru bir ifadeyle fiilen çalıştırılması gerekmektedir. Fiili çalışma olmadan kişinin işe giriş giriş bildirgesinin Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) verilmesi, primlerinin ödenmesi ona sigortalı statüsünü kazandırmaz. Kısaca herhangi bir kişinin, fiili çalışma olmaksızın, SGK’nın sağladığı hakları elde etmek için sigortalı gösterilmesine sahte sigortalılık, bu kişiye de sahte sigortalı denilmektedir.
Konuya ilişkin örneklere en masumundan başlayalım. Eşinizin, çocuğunuzun sigortasını bir an önce başlatmak, ileride oluşabilecek hak kayıplarına engel olmak isteyebilirsiniz. Bu işlemi, fiilen çalışmadan kendinize, eşinize, dostunuza ait bir işyerinden yapmanız halinde sahte sigortalı bildiriyorsunuz ve suç işliyorsunuz demektir. Önemle belirtelim ki, amacınızın masumane olması, aşağıda ayrıntılarıyla belirteceğimiz yaptırımların derecesini etkilemeyecektir.
Gariptir ama bazen kanunlar kişileri sahte sigortalılığa itiyor. Örneğin, isteğe bağlı sigortalılığın 4/b statüsünde kabul edilmesi ve emeklilikte fiilen çalışılan son üç buçuk senenin hangi statüden emekli olunacağını belirlemesi nedeniyle, genellikle emeklilik aşamasına gelen isteğe bağlı sigortalılar, 4/a statüsünden emekli olmak için çoğu zaman bile bile sahte sigortalı olmayı göze alıyorlar.
Sahte sigortalılığın en uç örneği ise ticari sahte sigortalılıktır. Özellikle kayıtdışı çalışıp da sigorta prim ödeme gün sayısına ihtiyacı olan kişileri bulup isteğe bağlı sigortanın yarı maliyetine 30 gün sigortalı gösterecekleri vaadinde bulunan sahtekârlar bu işi yürütmektedir. Genelde herhangi bir mal varlığı bulunmayan kimsesiz vatandaşların üzerine açtıkları 15-20 metrekare, herhangi bir faaliyeti bulunmayan işyeri adreslerinden yüzlerce kişiyi 5-6 ay sigortalı gösterilip SGK’ya bildirilen sigorta primlerini ödemezler. SGK prim borçlarını takibe geçtiği andan itibaren de o adresi boşaltıp başka bir şirket üzerinden yeni av peşine düşerler. İlk başta sigorta günleri hizmet cetveline yansıyan sahte sigortalı mutludur. Yarı maliyetle sigortalı olmuştur. Ancak bu durum uzun sürmez. Denetim elemanları tarafından tespit edilen sahte sigortalılıklar iptal edilir. Sigorta yaptırmak için ödenen paralar uçup gider. Üstelik bununla kalsa iyi!
Sahte sigortalılık 2012 yılına kadar sadece emeklilik için değil sağlık yardımlarına hak kazanmak için de çok başvurulan bir yöntemdi. Kanser ya da böbrek hastalığı gibi kronik ve yüksek maliyetli hastalığa tutulan kişiler bir yakınının işyerinden sigortalı yapılıyor, tedavi masrafları SGK’nın üzerine yıkılıyordu. SGK bu nedenle sigortalı olduktan kısa bir süre sonra pahalı tedavi gerektiren hastalığa tutulan sigortalıları ve bunların işverenlerini incelemeye alıyor, sahte sigortalılık halinde tedavi masrafları sahte sigortalı bildiriminde bulunan işverenlere rücu ediliyordu. 2012 yılında Genel Sağlık Sigortası (GSS) uygulamasına geçilmesiyle hastalığa bağlı sahte sigortalılık neredeyse kalmamıştır. Zorunlu sigortalı kapsamında olmayıp da aylık brüt asgari ücretin % 3’ü tutarında GSS primi ödeyen herkes sigortalı sayılmakta olup bakmakla yükümlü olunan aile üyeleriyle birlikte sağlık sigortasından yararlanabilmektedir.
Çevremizde de görürüz. Çocukları 18 yaşına giren ebeveynler çocuklarının sigortasını başlatmak üzere yer arayışına girerler. Bu günkü mevzuata göre kız veya erkek 18 yaşına giren çocukların 65 yaşından önce emekli olmaları mümkün değildir. Bu nedenle hiçbir faydası olmayacak bir çaba uğruna ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalmayın. Çocuklarınızı sahte sigortalılığa bulaştırmayın.
Yine 4/b’den emekli olmak istemeyen kişiler son 3,5 seneyi eşine dostuna ait bir işyerinde 4/a kapsamında çalışıyor olarak görünmek suretiyle geçirirler. Hatta karşılıklı olarak birbirlerinin işyerinden sigortalı bildirilen, böylece maliyetleri de eşitleyen, çözüm yaratmada sınır tanımayan işverenlerimiz vardır. Bu işverenlerimize/sigortalılarımıza müşavirleri bu işlemin sahte sigortalılık olduğunu acaba bildirmişler midir?
Sahte sigortalılığın yaptırımları çok ağırdır. Üstelik sahte sigortalılığın yaptırımlarından sadece sahte sigortalı olan kişiler değil onları sigortalı gösteren işverenler de ciddi şekilde etkilenmektedir.
Sahte sigortalılık olgusu, ihbar ya da şikayetlere bağlı olarak ya da SGK’nın risk analizlerine dayalı genel denetimlerinde, SGK denetim elemanları tarafından titizlikle araştırılmakta ve bu sigortalı bildirimleri fiili çalışmaya dayanmadığından iptal edilmektedir.
Tabi bu hizmetlerin iptal edilmesi tek başına uygulanan bir yaptırım değildir. Bunun yanı sıra SGK’ya ödenen primler irat kaydedilmekte, ilgililerine geri verilmemektedir. Yine sahte sigortalılık sırasında yersiz olarak yararlanılan SGK tedavi ve ilaç giderleri faiziyle ilgililerinden geri alınmaktadır.
Bazen sahte sigortalılar, sahte sigortalı olarak edindikleri gün sayısıyla emekli olurlar. Bu durumda olan kişilerin gün sayılarının iptaliyle birlikte emeklilikleri de iptal edilmekte, ödenen emekli aylıkları faiziyle geri alınmaktadır.
Bu konuda son olarak sahte sigortalı gösterilen kişiler ve bunları sigortalı gösteren işverenler hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmaktadır.Sahte sigortalılığın engellenmesi konusunda da öncelikle kamuya, sonrasında da vatandaşlarımıza önemli görevler düşmektedir. Kurum mevzuatında yapılacak basit bazı düzenlemeler kişileri sahte sigortalı olmaya yöneltmeyecektir. Örneğin isteyen kişinin istediği statüden prim ödenmesinin yolu açılırsa 4/b’den 4/a’ya sahte sigortalı geçişleri azalacaktır. İsteğe bağlı sigortanın 4/b sayılması 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Kanuna dayanır. Eskiden isteğe bağlı sigorta 4/a statüsünde sayılırdı. Kanımızca aktüeryal düşüncelerle isteğe bağlı sigorta 4/b’ye statüsüne alınmıştır. Bu kaygıyı kısmen anlamak mümkündür. Ancak ülkemizde prim oranları zaten yüksektir. Gerekirse aktüeryal dengenin sağlanması açısından biraz daha yükseltilebilir. Yeter ki vatandaşa yasal zeminde kalma fırsatı sağlansın.
Kamu spotları bu konuda da işe yarayacaktır. Hele hele sonunda Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulması ihtimali olan bir yola birçok vatandaşımız tevessül etmeyecektir.
Son olarak vatandaşlarımızın şunu çok iyi bilmesi gerekir: Sosyal Güvenlik Kurumu bu ülke vatandaşlarının bu günü ve yarınıdır. Bu kurumun kaynaklarının yersiz kullanılmasına, amiyane tabirle kurumun dolandırılmasına karşı herkesin duyarlı olması bir vatandaşlık görevidir. SGK’ya sahip çıkmak geleceğine sahip çıkmaktır.