Uzaktan sevişme cihazı
.
Bilim adamlarının son buluşu da bu:
Uzaktan sevişme cihazı...
Çok iyi olmuş bunun üzerine çalıştıkları...
Daha sinüzitin bile çaresini bulamadılar ama uzaktan sevişme aleti tamam!
Neymiş bu alet, ne işe yararmış bir bakalım...
“Ayrı düşmüş çiftlerin özlemlerini tensel olarak da gidermelerini sağlayacak” bir
cihazmış...
Hayır, anlamadım; öyle bir özlem mi varmış?
Bizde ayrı düşmüş çiftler hiç de öyle birbirlerine tensel özlem falan duymazlar ki!
Bir tensel özlem duyabilirler tabii ama genelde eşininkine değil başka bir tene karşı olabilir. Ki onun için de bir cihaza gerek yoktur.
Ha, en fazla mavi bir hapa ihtiyaç duyulabilir!!!
Var ya, böyle bir cihaz gerçekten de yapılsa Türkiye’de isyan çıkar.
Düşünsene adam seyahate çıkacak, bir heves bir heves!!! Karısı valizini hazırlıyor; “Hayatım, cihazını ön göze koyuyorum... Akşam otele gidince açarsın...”
Heh heh hee...
Bir adam için en acısı da bu herhalde...
Otel odasında hem tek başına hem karısıyla...
Yani ne yalnızlığının ne de onun keyfini sürebiliyor...
Yani yalnız olsa tamam, ille de birini bulup bilmem ne yapmaz ama en azından hayallerini suiistimal etme zevki vardır.
E şimdi ne onu yapabilecek ne de...
Ne yapacak?
Alet yardımıyla, eşiyle...
Okuyayım bakayım neymiş bu alet?
“Ayrı düşmüş çiftlerin birbirlerinin vücutlarında ışık hüzmesi gezindirmelerini sağlayan” Mutsugoto adlı bir cihazmış.
Eşler kilometlerce uzakta yatakta uzanırken her birinin tepesine yerleştirilen bir kameranın gördüğü dokunma hassasiyetli bir yüzük takıyorlarmış. Uzaktan sevişme hedefini güden bilgisayarlı görme sistemi kullanıcının vücudunda gezdirdiği yüzüğün hareketlerini izliyor ve cihaz aynı anda uzaktaki eşin vücuduna ışık hüzmeleri veriyormuş.
Ohooo...
Kim uğraşacak bununla?
Otele in, kamerayı kur, yüzüğü tak...
O da evde yatağa uzansın (evdeki kurulu
düzen vardır zaten) sonra...
Sonrasını ben anlatayım:
- Aloo Nermin.
- Efendim Tahsin.
- Taktın mı yüzüğü...
- Taktım taktım. Sen?
- Hıh ben de taktım. Yap bakiiim, geliyor mu buraya?
- Ne yapiiimm?
- Üf yaa kadın yaaa... İlk defa mı yapacan?
- Aman Tahsin, sanki ben
yapıyorum hep.
- İyi aman, gezdir elini şimdi...
- Gezdiriyorum, geliyor mu oraya?
- Yok, iyice gezdir bakim... Ayrıca bağırma, ne bağırıyorsun ki?
- Aman ne biliiim... Tahsiiinn, gezdirmesem. Bu bi tuhaf oluyor...
- Ya ne tuhaf olacak, farzet ki ben varım yanında...
- E bu hiç sen gibi değil Tahsin..
- Nasıl değilim yaa...
- .....
- Aloo...
- .....
- Alooo....
- .......
- Nermin delirtme adamı cevap versene be!
- Tahsin, duyuyor musun beni,
sesin kesik kesik geliyor. Bu da öyle kesik kesik...
- Hey Allahım. Yapsan şaşardım zaten. Çıkart yüzüğü... Kapat telefonu, yat uyu. Başkası gibiymiş! Tıh tıh tıh...
Böyle bir şey olur herhalde...
Sonra adam açar telefonu, başka bir numara çevirir, “Üzerinde ne var?”la başlar konuşmaya, gerisi gelir zaten.
Öyle ışık hüzmesine falan gerek
kalmaz. Süre yetmez zaten!!!