Kapanmayan kapılar
.
Hani eninde sonunda evine girer kapını kaparsın ya... Bir “Oh!” çekersin. Bütün sıkıntıları, başkalarının dertlerini, memleket sorunlarını hatta felaketleri bile o kapının arkasında bırakmışsındır.
Ertesi gün kapıyı açıp dışarı çıkana kadar bir mola verirsin kendine. Belki de biraz güç toplarsın. Orası senin mahremindir, senindir, evindir.
Ama bazen böyle kapılarını kapayıp başını yastığına koyduğunda kapı zili acı acı çalmaya başlar...
Bazen de bir telefon...
Fırlarsın ya yerinden; “hayırdır inşallah” diye korkarak! Belli ki kötü bir şey olmuştur. Daha kapıya, telefona giderken içine bir yangın düşer.
Ama bazen de...
Başka birinin kapısı çalınır...
Hiç tanımadığın, senden çok uzaklarda yaşayan birilerinin kapı zilini sen de duyarsın.
Senin de içine o yangın düşer. Sen de kapını açarsın.
“Kimsiniz siz?”, “Ne yapıyorsunuz?” diye sorarsın. İsyan eder, üzülür hatta ağlarsın.
“Ben ne yapabilirim?” diye sıra beklersin.
Bazen de bekleyemeyip kendin gidersin. Senin gibilerin yanına...
Bir meydana, bir hapishaneye, bir cenazeye...
Bizim kapılarımız yıllardır açık!
Bazen gece yarısı çaldı, bazen sabaha karşı, bazen hiç beklemediğimiz bir anda, bazen de başında beklerken...
Bir ölüm haberiyle, bir kelepçeyle, bir sedyeyle...
Arada sırada iyi haberler de gelir.
Salıverildiklerinde mesela... Hem seviniriz hem de üzülürüz. Tıpkı onlar gibi! Onların akılları vicdanları nasıl hâlâ içerideki arkadaşlarında kaldıysa bizimki de kalır.
Haksızlığın, adaletsizliğin parmakları hepimizin kapı zilinin üzerinde dururken... Ha seninkini çalmış, ha hiç tanımadığın bininin evini...
O kapıyı açacaksın.
Bugün bizim kapımızın önünde Berkin’in ayakkabıları duruyor.
Zaten o daha 269 gün önce bizim evimizden ekmek almaya çıkmıştı. Bir polisin onu biber gazı fişeğiyle vurduğu haberi de bizim eve gelmişti.
Oğlumuzla, kardeşimizle, yeğenimizle kahvaltı ederken bizim de içimize o ateş düşmüştü.
Biz ona ağlarken...
Meydanlarda başsağlığı bile dileyemeyen, oy peşinde Alevi Sünni, Yahudi, Ermeni diye ayırımlar yaparak para sayanların...
Onların kapısının önünde bugün ne duruyor?